Bölüm 14

190 21 15
                                    

Bölüme başlamadan önce şu yıldıza bir dokunursanız sevinirim. Keyifli okumalar... 

🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃

Yazardan;

 Şafak sökerken herkes toplanmış, Lilith'i bekliyordu. O da geldiğinde beraber ormana yürümeye başlamışlardı. Herkesin içinde merak ve tedirginlik duygusu kol geziyordu. Lilith, Lara, Isobel ve Karmen en önde ilerlemeye devam ederken, çocuklar merakla nereye gidecekleri hakkında fikirler üretiyordu.

-"Sence nereye gideceğiz Ada?"

-"Bilmiyorum Berk, ama sabahın bu saatinde kalktıysak yol uzun" diyerek esnemeye başlamıştı. Berk'se bu cevabına tebessüm ederek karşılık vermişti. Arda sinirle Berk'e bakarken sevgilisiyle olan bu samimiyeti, onu sadece rahatsız ediyordu. Jack ve Elijah hararetle bir konu hakkında konuşurken, güneşin ilk ışıkları karanlık ormanı aydınlatıyordu. Sık ağaçların arasında yürümeye devam ettikleri sırada karşılarına yıkık, eski ve yosunlarla kaplanmış bir köşk çıkmıştı. Yıllar bu köşkü yıpratsa da, zamanında soylular tarafından kullanıldığını bağıran işlemeli duvarlar, tanrıları sembolize eden heykellerle dikkat çekiyordu. Lilith durduğunda gençler merakla ona bakmaya başlamıştı. Herkesin kafasında belli bir soru vardı. Sabahın köründe, onların uykusundan olma sebebi ve o çok önemli yer, yıkık dökük bir köşk müydü?

-"Ne yani geldik mi, burası mıydı haftalardır beklediğimiz yer?" Ege hayal kırıklığına uğramış bir şekilde Lilith'e bakıyordu. O ise tavrını hiç bozmadan gülümsemişti ona.

-"Sabret küçüğüm, ayrıca burası benim asırlar önce yaşadığım yer" Herkes şaşkınlıkla ona bakarken, bu ıssız yerde kaderine terk edilmiş köşk kim bilir zamanında kimleri ağırladı diye düşünüyorlardı. Birden köşkün içinden gelen ayak sesiyle herkes oraya yönelmişti. Simsiyah pelerinden yüzü görünmeyen adam yavaş adımlarla merdivenden inmeye başlamıştı. Herkes temkinli ve dikkatli şekilde adamı izlerken o, Lilith'in yanına kadar gelmişti. Adam kapşonunu çıkardığında herkesin ağzı şaşkınlıkla açılmıştı.

-"Andrew!?" Andrew'un Karmen'e dönmesiyle Berin'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Çünkü Andrew onun üvey babasıydı. Andrew yüzünde sinsi ve alaycı bir tavır takınmıştı.

-"Oh, benim güzel kızım Berin'de buradaymış. Seni görmek ne güzel tatlım, babanı özlemedin mi?"

-"Senin burada ne işin var!?" Berin öfkeyle Andrew'a bağırırken Can elini omzuna koyup onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Andrew hain bakışlarını Can'a çevirmişti.

-"Demek güzel kızımın sevgilisi sensin, ama bir sorun var" Elini havaya kaldırdı ve sinsice gülmeye başladı. "Onun seninle sevgili olmasına izin vermiyorum" Elini yumruk yapmasıyla arkadan gelen bir ok Can'ın tam göğsüne saplanmıştı. Herkes bir anda adeta savaş pozisyonuna geçerken okun nereden geldiğini anlamaya çalışıyorlardı. Berin Can'ın yanına eğilerek ona yardım etmeye çalışıyordu ama ok büyülüydü ve Berin dokunamıyordu. Can yerde acıyla kıvranırken Andrew gibi siyah pelerinli iki kişi daha onun yanına geldi ve Lilith'e döndü.

-"Güzel kızıma babasının bir avcı olduğunu söylememek ne kadar da ironik" Herkes bir Can'a bir Andrew'a bakarken Klaus öfkeyle Andrew'a döndü.

-"Ne istiyorsun Tanrı'nın cezası"

-"Çok açık değil mi? Avcılar olarak iblisleri öldürmek bizim görevimiz. Ha bu arada arkadaşlarınıza çok teşekkür ederiz, sayelerinde Frank ve Hector'u uyandırabildik. Aaa doğru ya, o ölmüştü" Ada öfkeden adeta deliye dönerken tıslarcasına Andrew'a yöneldi.

KANLI AY: UYANIŞ [TAMAMLADI]Where stories live. Discover now