16.Bölüm

42.8K 1.5K 212
                                    

Karahanın yere yığılmasıyla bende yere çöktüm. Hala bana bir şeyler söylüyordu, ama ben ağlmakatan ve korkudan sadece etrafıma bakınıyordum. Uzay ve Ozanın gelmesini bekliyordum.

Karahan sıklıkla öksürüyor ve her öksürdüğünde ağızından kanlar çıkıyordu. Kurşun karnına gelmişti. Oraya bakamıyordum bile. Karahan da eliyle karnını tutuyordu. Etrafıma bakındım, üstünü kapatabileceğim bir şey aradım. Kanın durması için karnına bastırmak için. Ama etrafta hiçbir şey yoktu.

Karahanın yanına oturdum sırtını duvara yaslamış, derin derin soluklar alıyordu.

"Karahan."ağlamaktan konuşamıyordum.

"Sana, bana bağırmaman gerektiğini hep söylüyorum-"öksürdü."Ama sen yine de bağırıyorsun."rahat görünmeye çalışsada yüzünde ki acı anlaşılıyordu.

"Konuş konuş. Konuşmazsan öldün sanıcam."hıçkırıklarım arasında konuşmaya çalışıyordum.

"Ozan gelene kadar seninle konuşacağım, tek kalmayacaksın."dedi.

Ona cevap vermedim, cebinden telefonunu aldım. Ozanı aradım. İlk çalışta açtı.

"Geldik Karahan."dedi. Panikle telefonu kapattım ve kapıya koştum. Karahanın dediği gibi kilitliydi. Sağa doğru çevirdim ve kapı açıldı. İki tane siyah araba durdu kapının önünde. İçinden Uzay ve Ozan indi. Yanlarına koştum.

"Miray Karahan ner-"

"Vuruldu o vuruldu. Ölecek."son kelimeyi söylerken fısıldamıştım. İkiside beni geride bırakıp depoya koştular. Ben sadece arabanın orada dikilmiş onların çıkmasını bekliyordum.

Karahanı kollarından tutmuşlardı. Depodan çıkardılar, karahan bakışlarını yerden çekip bana baktı. Göz kapakları kapanmak istiyormuş gibi çökmüştü ama Karahan ısrarla açık tutmaya çalışıyordu.

"Mirayı evine bırakın."dedi. Gözlerim büyüdü, ağlamayı bıraktım.

"Hayır."diye bağırdım. Ozanın işaretiyle bir adam beni tuttu ve arabaya bindirdi. Kurtulmaya çalışsam da adam beni bırakmadı.

Yarım saat sonra araba evin orada durdu. Ağlamaktan gözlerim kızarmıştı. Şimdi ben evdekilere ne diyecektim. Arzuya, abisinin vurulduğunu öğrendiğinde evde kalmak istemeyecek. Arabadan inmek için hareketlendiğim sırada adam beni durdurdu.

"Abi, kimsenin haberi olmamasını istedi. Kimseye söylemeyin."bir tane kuru çıkardı ve bana uzattı. Tatlı kutusuydu." Tatlı almaya gittiğinizi söylersiniz."dedi. Kutuyu elime aldım boş boş bir süre baktım.

"Bu kadar saat bir tatlı aldığımıza mı inanacaklar."dedim.

"Lütfen onları inandırın. Karahan beyin kesin emri."onu kafamla onayladım. Arabadan indim, evin önünde iki tane koruma bekliyordu. Bu adam hangi ara bunları ayarlamıştı. Yavaş adımlarla korumaların yanından geçtim. Başarıyla beni selamladılar.

Kapının önüne geldiğimde bir süre bekledim. Karahanın yanında durduğum için üstüm kan olmuştu. Kan olan kısmı pantolonumun içine soktum, kapıyı çaldım. Ablam kapıyı açtı.

"Nerdesiniz siz- Miray ne oldu?"dedi. Ağlamamak için dişlerimi sıkıyordum. Sakin olmalıydım, eğer Arzu öğrenirse her şey daha da kötü olur. "Karahan iyi olacak."umarım bu sefer de haklı olursun iç ses.

"Yok birşey. Tatlı almaya gitmiştik."dedim.

İçeri geçtiğimde Arzu her şeyden habersiz telefonuyla ilgileniyordu. Oldukça mutlu ve keyfi yerindeydi. Zaten söylemek istesem bile o bu şekildeyken söyleyemezdim. Benim geldiğimi fark edince bana çevirdi kafasını.

MAHKÚMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin