35.Bölüm

30.3K 1.3K 199
                                    

Yere çökmüş bir şekilde ağlıyordum. Sıcaklığı iliklerime kadar hissediyor, nefes almakta güçlük çekiyordum. Dışarıdan Karahanın bağırışlarını duyabiliyordum en son dört kişi tutmaya çalışıyordu.

Ambulansın sesini duyduğumda güçlükle ayağa kalktım. Dumandan etrafı artık göremiyordum, başımın dönmesiyle birlikte artık nefes bile alamaz hale geldim.

Arka tarafta ki perdenin ucu tutştuğunda zorlukla yutkundum. Biraz daha burada durursam ya dumandan zehirlenecektim ya da yanarak ölecektim.

Etrafima bakındım, ben ne yapabilirdim ki. Üzerime kapı kitlenmiş, etrafını ateşler sarmış bir kulübenin içindeydim. Perde tamamen yanmaya başladığında kapıya doğru hızla yürüdüm. Kapıyı hem yumrukluyor hem de bağırıyordum.

Gözlerimden akan yaşların kurumasına fırsat vermeyip, yerine yenisini ekliyordum.

Kolumda hissettiğim acıyla inledim. Ateş kapıya kadar gelmişti, ne zamandır burayı açmaya çalışıyordum bilmiyorum ama ateş hızla içeri yayılmaya devam ediyordu. Kapıya biraz daha yaklaştım.

Kapıya daha şiddetli yumruklamaya başladım.

"Yardım edin! Lütfen lütfen." Sırtımda ki sıcaklık git gide artıyordu. "Ölmek istemiyorum."diye bağırdım. "Bu şekilde değil. Daha değil. Çok sıcak, lütfen yardım edin." Hıçkırıklarımın arasında konuşmaya çalışıyordum.

"Karahan yardım et! Hatırladım seni, sonunda hatırladım seni."diye mırıldandım kendi kendime sanki beni duyabilecekmiş gibi. "Sende bil istiyorum, hatırladığımı öğren istiyorum. Seni sevdiğimi bilmeni istiyorum." Bağırdım. "Şimdi ölmek istemiyorum!"

Cama çarpan suyu gördüğümde, kapıdan ayrılıp cama geçtim. Birşey yapmalıydım, beni buradan çıkaracak birşey. Görüşüm bulanıklaştığında derin nefes aldım, aldığımda öksürmem bir oldu.

Arkamı döndüğümde arka tarafa duran sandalyeyi fark ettim. Alevlerin onu da içine almasına çok az kalmıştı.

Bir ihtimal sandalyeye doğru yürüdüm. Etrafı bulanık görüyordum, bunu çok umursamadı. Şimdi bayılmanın sırası değildi. Burası Karahanın yanı değildi. Kendimi rahatlıkla bırakacağım, güvenle gözlerimi kapatacağım bir yer değildi. Oturup burada onu istediğim için ağlayabilirdim. O kadar çok istiyordum ki ona kavuşmak.

Eğer buradan çıkarsam, hiç beklemeden Karahana, onu sevdiğimi söyleyecektim. O bunu çoktan hak etmişti. Tabi buradan çıkabilirsek.

Ateş sandalyeyi sardığında umursamadım. Sıcaktan bütün bedenim yanıyordu. Elimi ateşin içine daldırdım ve sandalyeyi çıkardım.

Çığlıklarımla sandalyeyi kuvvetli bir şekilde cama fırlattım. Cam kırıklarının üzerime gelmesiyle birlikte bir iki adım geriledim. Duyduğum sesler artık kulübenin yıkılacağını anlamıştım. Ellerim açıdan titrerken kendimi camdan dışarı attım.

Tam o anda bir ses duyuldu, ben çıktığım anda kulübe tamamen yıkıldı.

Sadece iki adım, Karahana gidebilmek için sadece iki adım atabilmiştim. Göğüsüm daraldığını hissettiğimde dizlerimin üzerine çöktüm nefes almaya çalıştım.

Kafamı kaldırdığımda Karahanın yanıma geldiğini fark ettim. Kollarıyla beni sarıp kendine çekti. Bütün bedenim tamamen uyuşmuştu. Ellerimi bile hissetmiyordum.

"Miray!"diye bağırdı Karahan.

"Ben..."dedim güçlükle, kulağımda tiz bir çınlama duymaya başladım. Nefes alamadığımı, kalbimin sıkıştığını hissettim. Yandan ellerimle kalbimi tuttum. Yakamı çekiştirmeye başladığımda, öksürük krizine girmiştim. Asla nefes alamıyordum.

MAHKÚMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin