~16~

67 12 1
                                    


Sabah erkenden uyandım. İğrenç bir baş ağrısıyla. Tabi 22:00'da uyursan sabahın 5'indede kalkarsın.

Çok erken olduğu için biraz daha uyumak istedim ama ne mümkün bir gram uykum kalmamıştı. Oda servisini arayıp bir kahve söyledim. 

Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Aynada ki yansımamdan korkup bir adım geriledim.
Gözlerim o kadar şişmiş ve kızarmış ki göz bebeklerim görünüyor sanki.

Bu tiple dışarı çıkarsam özellikle Arya tarafından soru yağmuruna tutulurum. Ve inan bu kafayla hiç çekemem.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra biraz makyajla kapatmaya çalıştım ama pek kapanmadılar. Bu gün bütün gün gözlükle gezsem iyi olur.

Odamın kapısı çaldığında banyodan çıkıp kapıyı açtım.  Garson kahvemi bırakıp çıktı. Bir tane ağrı kesici içtikten sonra kahvemi içmeye başladım. Saat 06 ya geliyordu. Güneş yine tüm ihtişamıyla doğmuştu.

Kahvem bittikten sonra uzun zamandır koşmadığım için dolaptan krem taytımı ve yine krem rengi yarım atleti mi çıkartıp giydim. Saçlarımı topuz yaptıktan sonra. Oda kartımı kılıfımın arkasına koydum. Kulaklığımıda telefonuma taktım. Ahh unutmadan gözlüğümü de gözüme taktıktan sonra odadan çıktım.

Asansör yerine ısınmak amacıyla merdivenlerden indim. Otelden çıktıktan sonra dün gittiğim ormana doğru koşmaya başladım. Git gide hızımı artırdım.

1 saate yakın koştuktan sonra biraz durup soluklandım. Sonra devam ettim. İçimdeki sıkıntıyı aylar hatta yıllarca koşsam bile atlatamayakmışım gibi hissediyorum.

1 saat daha koştuktan sonra çalan telefonum durmamı sağladı. Eğer bu telefon çalmasaydı daha çok koşardım ben.

Arayan tabikide Aryaydı.
"Alo efendim Arya."

"Ohh be sonunda neredesin kızım sen? Kaç saattir seni arıyorum neden ulaşılamıyor telefonuna?"

"Ormandayım koşuyordum. Çekmemiştir telefon."

"Ne koşması kızım görevliye sordum sen çıkalı 2 saat olmuş. 2 saattir koşuyormusun sen?"

"Evet Arya koşuyorum izin verirsen 2 saat daha koşmak istiyorum."

"Saçalama kendini öldürmeyemi çalışıyorsun. Farkında mısın bilmiyorum ama sen bir insansın robot değil. O yüzden şimdi her neredeysen hemen otele dön. Hasan beylerle kahvaltı edicez daha."

"Off Arya. Keşke robot olsaydım. Belki o zaman rahat ederdim. Neyse kapat geliyorum."

2 gündür ortada olmayan Hasan beyler ne hikmetse bu gün ortaya çıkıyor. Geldiğim gibi yine hızla otele koştum.

Kapıda Arya bekliyordu.
"Sonunda, hoş geldin. Hadi git üstünü değiştir sonra lokantaya in. Biz orda olucaz."

Arkamı dönmüş giderken Arya kolumdan çekip durdurdu.
"Yaa noluyor bırakta gidiyim bir duş alıyım üstümü değiştiriyim."

"Sen gözlükle mi koştun?"

"Evet noldu?" Elini gözlüğüme atıp gözümden çıkardı.
Sonra küçük bir çığlık atıp bana bakmaya devam etti.

"Senin gözlerinin bu hali ne. Ağladın mı sen? Yazgı neler oluyor çabuk anlat."

Elinden gözlüğü alıp tekrar taktım.
"Birşey olduğu yok. Dün gece başım çok ağrıdı. Bende erkenden uyudum sonra böyle oldu. Biliyorsun çok uyumak bana iyi gelmiyor."

"Buna inanmamı mı bekliyorsun? Hadi diyelim şişlik çok uyudun diye. Peki bu kızarıklık o nasıl oldu. Ağlamışsın işte anlat bana noldu, Rüzgar yüzünden mi?"

BENİM YAZGI'M Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu