1

1.1K 67 53
                                    

Baekhyun için köpüren baloncuklardan ibaret olan şampanyanın yapıldığı üzümler Park Wine için bir tutkuydu. Park Chanyeol, PW grubunun dünyaca ünlü şaraplarının arkasındaki vizyoner ismin var olma sebebiydi.
Baekhyun balkonun bulunduğu asma katta dikilirken onu izliyordu. Etkinliğin düzenlendiği Pasifik Tepelerine bakarken akimda tek bir şey vardı, o çok sevdiği bol adrenalinli anlarından birini yaşamak.

Park Chanyeol'ü son on yıldır en önemli şarabı için yapılacak iki büyük etkinliğinde onun Halka İlişkiler ajansıyla çalışmaya ikna etmek. Bu onun dünyaca ünlü, uluslararası şarap üreticilerinin iletişim listesinde olma şansıydı ve kaybetmeye hiç niyeti yoktu. California şarap endüstrisinde anahtar rolü üstlenen herkesle uzun uzun sohbet etmişti. Kimin kim olduğunu ve Park ile öğle yemeği ayarlayabilmek için ne yapması gerektiğini çözmeye çalışırken, bir saatten fazladır elinde tuttuğu kadehten bir yudum aldı. Birden bir ürperti bedenini yılan gibi sardı. Bu işe kalkışmak delilik miydi?

Her şey sıkılmaya fırsat kalmadan çabucak olmuştu. Dün akşam Manhattan daki  gecesinde çok hızla martini içmişti. İçkilerin etkisiyle sızmıştı ki; sabah altıda Kyungsoo'dan gelen bir telefonla uyandı. Sesi panik içindeydi. Kyungsoo; PW Grubun pazarlama bölümünün müdürü ve eski iş arkadaşıydı. Her zaman son derece serinkanlı olan sesi şaşırtıcı derece telaşlı çıkmıştı. Tanıtım projesini yürüten ajansı, Napa ve New York taki eş zamanlı tanıtım etkinliklerine sadece üç hafta kala fikirleri iğrenç olduğu için kovmuştu.

" Sana ihtiyacım var." Kyungsoo inledi. "Ve sana şimdi ihtiyacım var." Eğer bu hafta için üç milyon dolarlık elmas müşterisini rakip firmaya kaptırmamış olsaydı, erkek kardeşinin kayınbiraderi için üzgün bedenini yataktan kaldırmaya zahmet bile etmezdi.

Baekhyun'un beşinci caddede kendine henüz yer edinmiş küçük ajansında büyük bir şeye sebep olmuştu. Eğer yakın zamanda bir başka büyük müşteri bulamazsa kapılarını daha başlamadan kapatmak zorunda kalacaktı. Böylece dağınık saçlarını düzeltti, randevularını iptal etti ve bu fırsatı bir partiye çevirmek için San Francisco ya giden ilk uçağa atladı. Senaryoda sadece bir tek sorun vardı. Kyungsoo, Baekhyun'un Chanyeol ile olan bağını bilmiyordu.

Ayrıca aile ile çalışmama konusundaki katı prensibini ve bu kuralı Baekhyun, PW işini ona vermesi için ne kadar ısrar ederse etsin hiçbir zaman esnetmediğini de bilmiyordu. Onun ve Chanyeol'ün su ve yağ gibi olduğunu da bilmiyordu. Baekhyun'un ak dediğine Chanyeol kara diyordu. Bu her zaman böyleydi. Gerçi o zaman da şimdi de bunun üzerinde bir etkisi yoktu, diye düşündü kendi kendine. Omuzlarını kaldırdı ve asma kata açılan merdivenlerden inmeye başladı. Chanyeol ile olan öfkeli ilişkisi iki milyon dolar ve geleceği söz konusu olduğunda önemsiz bir durumdu.

Maun ağacından yapılmış korkuluğu kavradı ve derin bir nefes aldı. Dikkat çekmemek için dikkatli ve yavaş adımlarla iniyordu. Chanyeol yerel çiftlik çalışanları birliği üyelerinin oluşturduğu kalabalığın tam ortasında başkanlarıyla konuşuyordu. Her zaman olduğu gibi konuya iyice odaklanmıştı. Tek bir konuya yoğunlaşmak onun en belirgin özelliğiydi. Ama Baekhyun inmeye devam ederken, havada tanıdık bir elektriklenme oldu. Chanyeol başını kaldırdı. O anda bakışları dondu ve gözleri kocaman açıldı. Sanki onu gördüğüne şaşırmış gibiydi.

Ah hayır. Kyungsoo ona kendisini işe aldığını söylemişti. Değil mi?
İkinci kata geldiğinde, eski iş arkadaşının bir şekilde bu önemli bilgiyi vermeyi es geçtiği hissine kapıldı. Basamakları ardı ardına inerken kalbi hızla atıyordu. Chanyeol kaim siyah kaşını kaldırmıştı. Bakışları Baekhyun'un yüzünden ayrılmıyordu. Şaşkındı. Kesinlikle şaşırmıştı. Bu hiç iyi değildi hem de hiç. Ya da belki olabilirdi.

time bomp-ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin