14

310 42 16
                                    

Baekhyun uykusundan alarmın sesiyle, sanki çok ağır bir yolculuktan yeni dönmüş gibi uyandı. Oturur pozisyona gelebilmek için kendini zorladı. Alarmı kapatmak için uzandı ve kafasındaki bulanıklıktan kurtulmak için birkaç defa göz kırptı. Omzu zonkluyordu. Tuhaf diye düşündü. Dün herhangi bir ağırlık kaldırma işi olmamıştı. Kolunu hareket ettirmek istediğinde, sanki kolundan bıçaklanmış gibi bir acıyla irkildi. Neler oluyordu?

Ağrısı ve sızısı için endişelenecek zamanı olmadan, yataktan çıkıp duşa yöneldi. Bugün onun günüydü. Bugün herkesin hatırlayacağı inanılmaz partiyi vereceği gündü.
Pencereye doğru gidip dışarı baktı. Güneşli.
Mükemmel, tam tahmin ettikleri gibi...
Duşa girdi, ağrıyan omzuna panzehir gibi gelmesi için suyun sıcaklığını arttırdı. Adrenalin damarlarında dolaşmaya başlamıştı. Gün kişisel bir hale gelmişti. Bu sadece iş değildi artık.

Chanyeol'ün şarabı harikaydı. Baekhyun onun için kazanmak istiyordu. T-shirt ve kot pantolon günün üniformasıydı. Zonklayan kolu yüzünden tekrar irkildi. Sonra kahve bulabilmek için aşağıya indi. Chanyeol espresso ve gazetesiyle kahvaltı barında oturuyordu. Ona dikkatli bir bakış attı. Jakuzideki karşılaşmaları zihninde canlandı.

Chanyeol ona baktı. "Buongiomo."

" Günaydın. Uykusuz mu kaldın?" diye sordu kaygısızca, kahve demliğine uzanırken.

Chanyeol bardağını masaya bırakıp ona odaklandı. Yüzü gerildi. "Biraz."

" Teşekkürler. Sanırım mükemmel olacak."

"İyi."

Baekhyun, Chanyeol'ün delici bakışları altında ne yapacağından emin olamadan, dolap çekmecesine uzanıp bir kahve bardağı aldı.

"Baekhyun."

Chanyeol'ün alçak sesi tüylerini diken diken etti. "Dün gece ne olduğunu hatırlıyor musun?"

Baekhyub ona doğru döndü, vücudundaki her hücrenin gerildiğini hissederek, "Biz, Ben yatmaya gittim."

" Ben daha sonra olanlardan bahsediyorum."

" Daha sonra mı?"

Chanyeol yüzünü buruşturdu. "Hatırlamıyorsun değil mi?"

Baekhyun kasıldı. "Neyi?"

" Uykunda yürüdüğünü, Baekhyun."

Ah. Başındaki ağrı, kolundaki zonklama. Kaşlarını çattı. "Düştüm mü? "

"Sanırım, seni merdivenlerin dibinde kolunu tutarken buldum."

Baekhyun'un midesi kasıldı. "Uyandım mı? "

Chanyeol'ün yüzü sertleşti. "Hayır."

Baekhyun elindeki kupasını geri bıraktı. "İyi miydi yoksa kötü mü?"

" Kötüydü."

Baekhyun yüzündeki kanın çekildiğini hissetti. Döndü, kahve makinesini aldı ve kupasını doldururken yarısını tezgaha dökünce bir küfür savurdu. "Buna tanık olduğun için özür dilerim. "

Chanyeol sandalyesini geriye itti. Baekhyun ayak seslerini hemen arkasında duydu. Chanyeol kahve makinesine alıp, geri yerleştirdi. "Bana ne olduğunu anlat."

Baekhyun kafasını hayır anlamında salladı. Chanyeol onu omuzlarından tutup çevirdi. Onun gözlerindeki endişe ve karışıklık içini acıttı. "Kendini kaybetmiştin. Çılgın gibiydin."

Baekhyun onun elini itip, "Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."

Chanyeol'ün yüzü sertleşti. "Baekhyun, Hayır. "

Baekhyun dudağını ısırdı ve ellerini birleştirdi. "Bunun hakkında  konuşamam. Şimdi değil. Bugün değil. Gidip, gelenler için hazırlık yapmalıyım."

Chanyeol'ün elleri iki yanına düştü. "Kimdi o? Senin canını yakıp yakmadığını bilmem gerek. " Chanyeol'ün sesindeki titreme Baekhyun'u durdurdu. Dönüp ona baktı. Yüzündeki bitkinlik, gözlerinin altındaki halkalar hep onun yüzündendi.

Chanyeol'e sarılma isteğini zorlukla bastırdı. Başını kaldırdı. "Canımı yakmadı, " dedi boğuk bir sesle. "Onu baya korkuttum. "

Chanyeol ona baktı. Baekhyun, onun soru sormamak için girdiği mücadelenin farkındaydı ki bu iyi bir şeydi, çünkü buradan çıkmak zorundaydı. "Garsonlar her an binada olabilir, oraya gitmem gerek."

Chanyeol başını salladı. Avucuyla alnını ovuşturdu, "iyi, ama eğer sen Aman Tanrım. " Baekhyun onun kolundaki kızarmış tırnak izlerine baktı. "Lütfen bunu benim yapmadığımı söyle."

"Farkında olmadan dün gece yatağıma başka birini almadıysam, evet" dedi sertçe.

Baekhyun sözlerindeki mizahı fark etmedi. Bakışı, kızgın ve derin görünüyordu, "Onları temizledin mi?"

Chanyeol başını eğerek, "Sorun değil. En azından bu gece kapanmış olurlar." Diye mırıldandı. Chanyeol ağzını alaycı bir şekilde kıvırarak, "Herkes vahşi bir seks gecesi geçirdiğimi düşünecek."

Bunun yerine Baekhyun vahşi bir hayvan olmuştu. Kahvesini alıp, kaçtı.
Çok mahcup hissediyordu.

*

Normalde etkinlik günlerinde Baekhyun, soğukkanlı, tamamen odaklanmış ve kendinden emin olurdu. Bugün ise alışılmadık bir şekilde kararsız ve oyun dışı bırakılmış gibi hissediyordu. Dün gece uykusunda yürüdüğü için böyle olmalıydı. Ve tabi ki Chanyeol'ün bu olanlara tanık olması. Şu an kendi çok savunmasız hissediyordu. Bu gece ekibiyle birlikte en iyisi olmalıydı.

Partiye katılan her VIP, gazeteci ve sosyete üyesini etkilemek zorundaydı. Saat onda Devil s Peak in büyük başarısını ortaya çıkarmış olmalıydı. Heıkesi Park Wine'ın Napa da başarıya ulaştığına ikna etmesi gerekiyordu. Herkesin bunun ilgili konuşacak olması da aynı derece de önemliydi. Hem yüz yüze hem de sosyal medya da. Bunlar katılımı etkileyen şeylerdi.Ve Baekhyun'un da onlara ihtiyacı vardı.

Hazırlıkların bittiğinden emin olduktan sonra hızlıca kasabayı inip saçlarini ve kıyafetini halletmeliydi. Ve LA de ki tasarımcı arkadaşı ona bu gece için çok özel bir kıyafet hazırlamıştı. Saat altı da, konukların gelmesinden yarım saat önce, her bardak, her meşale ve her bir görevli olması gerektiği yerdeydi. Baekhyun memnunlukla başını sallayıp giyinmek için odasına çıktı. Arkadaşının hazırladığı yüksek fiyatlı takım elbise vücudunu sarıyordu. Binlerce yıl çalışsa bile asla karşılayamayacağı bu takımı arkadaşı ona bu akşam olanları anlatması karşılığı vermişti.

Baekhyun masallara inanan biri asla olmamıştı. Ama bu kıyafetin içinde yüzünde günün ilk gerçek gülümsemesi oluştu. Şimdi gerçekten hazırdı. Oyun başlayabilirdi.
Saate baktı. Altı çeyrek. Chanyeol'ün yanına gidip her şeyin mükemmel olduğundan emin olma vaktiydi.  Merdivenlerden aşağı inerken bacaklarının hafifçe titrediğini hissetti. Chanyeol'ün yanına gidiyor olması da buna neden olmuş olabilirdi. Acaba onu beğenecek miydi? Ya da dün geceden sonra berbat biri mi olduğunu düşünecekti? Yanlış da olmazdı.

Kapısına gelince bir an durakladı. Masasında oturmuş bazı kağıtları gözden geçiriyordu. Smokini içerisinde müthiş görünüyordu. Baekhyun kapıda durup onu izledi. Ve onunla ilgili istemediği hiçbir şeyin olmadığına karar verdi. Onu her şeyiyle istiyordu. O anda, gün boyunca neden gergin olduğunu anlamıştı. Kararını vermişti.

Chanyeol onun varlığını hissedip bakışlarını kaldırdı. Geniş omuzları, üstüne tam oturan ceketi altında gerildi. Bakışlarını Baekhyun'un üzerinde sabitledi. Ayağa kalktı. Masasının etrafından dolandı. "Bazı kalpleri bu gece kırmak için azimliyiz galiba?"

" Kimsenin kalbimin kınlmasına neden olacak kadar yakınlaşmasına izin vermem."

Chanyeol Baekhyun'un yanına geldi. "Sanırım, teklifim için karar verme süresinin bu gece biteceğini söyleyeceğim."

Baekhyun bir kaşını kaldırdı. "Bir zaman limiti mi koyacaksın?"

" Si. "

"Neden?"

"Çünkü" Chanyeol sertçe devam etti, "Artık buna dayanamıyorum."

time bomp-ChanbaekWhere stories live. Discover now