3

372 51 31
                                    

Chanyeol, Baekhyun'a yan gözle baktı. "Senin neyin var? Tanrı aşkına doğru düzgün otursana, neredeyse kanepenin ucunda oturuyorsun."

Baekhyun kendisini daha rahat oturmaya zorladı. Chanyeol otel odasındaki kanepede üzerinde gömlek ve kravatla ölümcül derecede yakışıklı görünürken, odaklanması çok zordu. Başka biri olsa bu giysiler içinde sıradan görünürdü ama Chanyeol, yunan heykellerine benziyordu.

"Baekhyun?"

" Affedersin?" Başını kaldırıp Chanyeol'ün yüzüne baktı.

Chanyeol iç çekti. "Sorun nedir?"

Baekhyun başını salladı. "Uzun bir gün oldu."

Chanyeol dudaklarını büzdü ve içkisinden bir yudum aldı. "İşi sana vermem için beni ikna et."

Baekhyun evrak çantasını bulmak için ayağa kalktı ve içinden bir dosya çıkardı. "Bu sürede beş adet taslak hazırladım," Dedi ve dosyaları Chanyeol'e uzattı.
"Seni temin ederim ki şarabın için olağanüstü bir kampanya hazırlayacağım."

Chanyeol dosyanın sayfalarını çevirdi. "Çok etkileyici."

"öyleyse kararım ver."

Dosyayı masanın üzerine koydu ve arkasına yaslandı. Hareketi Baekhyun'un dikkatini güçlü kaslarına çekti. O kadar muhteşemdiler ki bakışlarını çekmek neredeyse imkansızdı.

"Seninle çalışmanın doğru bir seçim olduğuna karar versem bile hala aramızdaki diğer sorunu halletmek zorundayız." Dedi düz bir sesle.

"Hangi diğer sorunu?"

"Şu problem."

Baekhyun kaşlarını çattı. "Neden bahsettiğini anlamıyorum."

Chanyeol tek kaşını kaldırdı. "Bana bunun arzu dolu bir bakış olmadığını söyleme."

" Arzu dolu değildi. Sadece... " Baekhyun bedenini ona doğru çevirdi ve gözlerinin içine baktı.

"Odaya geldiğimiz andan beri gerginsin ve ikimizde bunun neden olduğunu biliyoruz. Luhan ve Sehun'un bahçesindeki şu öpücük gerçekleşmiş olsaydı nasıl olurdu diye merak ediyorsun. Ben de öyle."

"Ah." Havada kalan öpücük, ne kadar uğraşırsa uğraşsın kafasından atamadığı bir olaydı. Biraz çakır keyifti, ağaçtan sarkan fenerlerin altındaki taburede oturuyordu. Kardeşinin yaza merhaba partisindeki bütün konuklar gittikten sonra Chanyeol ona bakmaya gelmişti. Chanyeol'ün gelişine hazırlıksız yakalanmıştı. Neredeyse tabureden düşecekti.
Chanyeol onu belinden yakaladı ve yere doğru eğdi. Chanyeol'ün onu öpmek üzere olduğu gerçeği onda ayakkabıların alıp kaçma isteği uyandırmıştı.

Baekhyun, Chanyeol'ü tersledi.
" Dört saatlik uykuyla ayakta duruyorum. O yüzden gerginim. Belki de bir an önce sözleşmeyi yapmalıyız böylece biraz dinlenebilirim ve... "
kendisine yaklaşan Chanyeol'e baktı. "Ne yapıyorsun"

Elini kaldırdı ve parmaklarını Baekhyun'un yüzünün etrafında gezdirmeye başladı. "Kararımı vermeden önce bu problemin ne kadar büyük olduğunu anlamaya çalışıyorum."

" Bir problem yok." Dedi boğuk bir sesle.
"Eğer birlikte çalışacaksak, ben-"

" Henüz evet demedim." Diye lafını kesti Chanyeol. Bakışları anlamlıydı. "Şu anda herhangi bir iş ilişkimiz yok."

Aralarında bir çekim vardı. Kesinlikle güçlü bir çekim vardı. Baekhyun güçlükle yutkundu, nabzı hızla atıyordu. "Eğer gerçekten kötü olursa, evet diyecek misin?"

Chanyeol'ün bakışları gölgelendi. "Kötü olmayacak."

Hayır, olmayacaktı diye itiraf etti kendine. Dili ile kurumuş dudaklarını ıslatırken kalbi hızla atmaya başladı. Tek ihtiyacı olanın kendini kontrol etmek olduğunu düşünüyordu. İkisinin arasındaki bu çekimin tamamen önemsiz olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. Fakat Chanyeol başparmağı ile Baekhyun'un dudaklarını araladığında, kendisini bugüne kadar tecrübe ettiği en tutkulu öpücüğü yaşamıştı. Yıkılan tuğlalar gibi kendini bıraktı.

Park Chanyeol'ün tadı bugüne kadar hayal ettiğinin bile ötesindeydi. Ilık, yumuşak ve tamamen kontrollüydü. Dudakları onun dudakları üzerinde telaşsızca geziniyor, her bir kıvrımını yavaşça keyfini çıkarıyordu. Bu Baekhyun'da ellerini onun göğsüne yaslayıp daha fazlası için yalvarma istediği uyandırıyordu. Ama kalan son gücü ile kendine hakim oldu ama bu yüzlerce metrelik yükseklikteki bir köprüde asılı kalmaya benziyordu. Eninde sonunda düşeceğini bildiği halde dayanması söyleniyordu.

Chanyeol'ün bu konuda çok iyi olduğunu tahmin ediyordu. Sadece bu kadar iyi olabileceğini düşünmemişti. Bir dakikalığına, sadece görkemli kısa bir an için Chanyeol'ün güçlü cazibesine kapılarak, zihnini boşalttı ve kendini çok uzun zamandır istediği bu anın tadını çıkarmaya bıraktı.

Chanyeol, Baekhyun'un gevşediğini hissetti. Elini onun sırtına götürdü ve onu daha tutkulu bir şekilde, bitmek bilmeyecekmiş gibi hararetlerini on üzerinden ona çıkararak arzulu bir biçimde öpmeye devam etti. Baekhyun, kontrolünü kullanmakta zorlanıyordu. Elini tişörtünün içine sokmamak için dayanıyordu.
"Baek " Diye mırıldandı dudaklarını, Baekhyun'un dudaklarının kenarlarında gezdirirken.
" Bana daha fazlasını ver."

Beş saniye içinde buna bir son verecekti. Chanyeol yeniden dudaklarını araladı ve Baekhyun ona izin verdi. Dilinin onunkiyle buluşması içinde fırtınalar koparıyordu. Bu bir öpücükten daha fazlasıydı. Bu tam anlamıyla bir taarruzdu ve işe yarıyordu.

Kendisini Chanyeol'ün kollarından kurtardı. Kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu. Beş saniye dolmuştu, çoktan geçmişti bile. "Bu adil değil."

" Çözmen gereken bir problem olduğunu kabul etmelisin."Diye mırıldandı Chanyeol.

"Artık biliyoruz. Aynı zaman da kontrol altına alabileceğimizi de biliyoruz." Diye ekledi Baekhyun.
" Bak, çabucak oldu bitti." Dedi elini ona doğru salladı.
"Bir daha tekrarlanmayacak. Merakımızı giderdik."

Chanyeol, dosyayı aldı ve ayağa kalktı. "Yarın sabah on da ofisimde ol."

Baekhyun ona inanmaz gözlerle baktı. "Beni böyle mi bırakıyorsun"

Chanyeol elindeki dosyayı salladı. "Bunu okumam gerek."

" O öpücük bir anlam ifade etmiyordu Chanyeol."

" Ne olduğunu göreceğiz. "

Baekhyun, Chanyeol'ün tişörtünü düzeltmesini izledi. Aşağılanma hissi iliklerine kadar işledi. Neden bunun olmasına izin vermişti. Ona profesyonel olduğunu göstermesi gerekiyordu, oynaşma konusundaki becerilerini değil.
Chanyeol'e kapıya kadar eşlik etti. "Eğer işi bana verirsen pişman olmayacaksın."

Baekhyun'a uzun uzun baktı.
" Che resta da vedere."

Baekhyun yüzünü buruşturdu. "Bu ne demek?"

"Bunu göreceğiz." Dedi ve gitti.

Baekhyun ayakkabısının tekini aldı ve kapıya fırlattı. Kapının diğer tarafından Chanyeol'ün yumuşak kahkahası duyuldu.
"Kapı sürgüsünü kullan Baek."

Son derece yorgun hissetmesine rağmen, duş alması ve uyuması için bir saat geçmesi gerekti. Chanyeol onunla oynuyordu hem de çok iyi oynuyordu. İşi ona vermemek için bahane yaratıyordu. İradesine hakim olamayıp onun cazibesine kapılmakla aptallık etmişti. Bu kadar yıl yalnız yürüdükten sonra, bu olay onda jetlag etkisi yaratmıştı. Kafasını yastığa gömdü ve gözlerin kapadı. Eğer yarın ikinci bir şans elde ederse, eğer Chanyeol işi ona verirse aynı hatayı tekrarlamayacaktı.

time bomp-ChanbaekWhere stories live. Discover now