11

283 41 23
                                    

Chanyeol dudaklarının arasından bir küfür savurdu. Baekhyun neler olduğunu algılamaya çalışıyordu. "Arkasından git." Dedi.

"Baek-"

"Git!"
Tuvaletinin kapısını arkasından kapatan Baekhyun'un bacakları titriyordu. Jihoon' dan ayrıldığından beri asla başka birinin sevgilisi ile flört etmemişti. Gerçekten bekar olduğundan, sır saklamadığından emin olmadan birine bakmamıştı bile. Ama kalabalık bir restoranda hem de başkası ile birlikteyken onu öpmüştü. Deri koltuğa kendini bıraktı. Ellerini dizlerine koydu ve derin derin nefes almaya başladı.

Jihoon'un dairesinde ikisini yatakta gördüğü gün aklına gelmişti. Kabus gibiydi. Jihoon muzip bir şekilde daha fazla şarap almak için yataktan çıkmakta ısrar ediyordu. Koridorda yabancı birinin sesi duyuldu. Daha sonra Jihoon'un kızıl saçlı eşi yatak odasında belirdi. Baekhyun'un kafası karışmış ve çok şaşırmıştı. Kıpırdayamamıştı bile. Bir eş? Jihoon' un bir eşi mi vardı? Boşanmış olmaları gerekiyordu.
Daha sonra her şey bulanıklaştı. Eşi kendini kaybetmişti, odayı yerle bir etmişti. Öyle ki Jihoon onu zorla çıkarmak zorunda kalmıştı. Altı ay boyunca aşık olduğu adamla olan ilişkisi ertesi gün ofise gelen bir buket çiçek ve bir teşekkür notuyla son bulmuştu.

Keşke böyle bitseydi. Her ne kadar bu olayı geçmişe gömüp, yaralarını sarmak istese de, şirketinin onun da dahil olduğu otuz milyon dolarlık bir boşanma davası vardı. Hasar kontrolü yapmak gerekti. Korkunçtu Baekhyun ergenlik yıllarından sonra yeniden problem çocuk olmuştu. Patronunun bağlantıları sayesinde olay magazin basınına yansımamış, kariyeri mahvolmamıştı. Ama şimdi yeniden böyle düşüncesiz bir davranış sergiliyordu. Bir Park olabilecek en son adamdı. Geçmişi aileye büyük bir yük getirirdi. O halde neden kendini aptal durumuna düşürmek pahasına ona karşı koyamıyordu?

Chanyeol ile arasında ne olduğunu bir önemi yoktu. Bu yanlıştı. Hem de çok yanlış. Kendini topladı ve restorana geri döndü Felix bembeyaz olmuş yüzüne baktı ve konuşmak isteyip istemediğini sordu. Baekhyun "hayır" diye cevap verince söz verdiği gibi onu arabaya bindirdi ve eve bıraktı. İşte bu nedenle duygularının hayatını yönetmesine izin vermemesi gerektiğini söyledi kendi kendine.

Felix onu bağ evine geri götürüyordu. Çünkü bu Baekhyun'un insanların hayatlarını mahvetme yöntemiydi. Chanyeol ile ne olursa olsun -nasıl kendine, onun için bir şeyler hissetme izni veriyorsa - durdurmak zorundaydı.
Chanyeol tehlikeliydi, Baekhyun için ölümcüldü. Bu işte kalmak istiyorsa Chanyeol ile olanları bitirmeliydi. Hayatını yolunda tutabilmesi için bunu yapmak zorundaydı.

*

İm Yoona önce Chanyeol'ün onu eve bırakma teklifini reddetti. Çantasını göğsüne yaslamış restoranın dışında öylece duruyordu. Chanyeol ona bu saatte taksi bulmanın zor olduğundan, bulsa bile küçük bir servete mal olacağını söyledikten sonra ikna oldu. Arabada sağır edici bir sessizlik hakimdi, özür dilemenin bir anlamı yoktu. Nasıl olabilirdi ki? Ne diyecekti? Ona doğruyu söyleyecek değildi. Orada öptüğü adamı ne kadar arzuladığını, ne yaparsa yapsın onu aklından çıkaramadığını söylemezdi. Pişman olduğunu söyleyebilirdi ve bu doğruydu. Hayatındaki hiçbir insana böyle davranmamıştı. Ama Yoona restoranın kapısında elini beline koyup Baekhyun'un onun için ne ifade ettiğini sorduğunda, duymazdan gelmişti. Belki de verecek bir cevabı yoktu.

Hiçbir şey söylemedi ve sessizlik uzayıp gitti. Yoona'nın Presidio Heights daki pahalı evine geldiklerinde kapı suratına kapandı. Tamam, bunu hak etmişti. Ama tanrı aşkına hayatında hiç şimdiki kadar karanlık sularda yüzmemişti. Ne yapıyordu böyle? Kendine Baekhyun'u unutup, bütün ilgisini Yoona'ya vereceğini söylemişti. Ama ne zaman Baekhyun o yakışıklı barmenin söylediği bir şeye gülse, içinden adamın yüzünü dağıtma isteği geçmişti.

Arabasına geri döndü. İçinde ürkütücü bir his vardı. Her ikisi içinde ilerlemenin tek yolu birbirlerine duyduklari bu çekimi kabul etmekti. Bunun son derece uygunsuz bir durum olmasının da bir önemi yoktu artık. Kuralları da, Baekhyun'dan uzak durmak da işe yaramıyordu. Kontağı kapattı ve kaldırımda yürümeye başladı. Baekhyun bir buzdağı gibiydi. Altında yüzeyde gördüğünden çok daha fazlası vardı. Aklı başında bir adam ondan uzak dururdu. Ama Byun Baekhyun geldiği günden beri Sehun ve Dae'nin zorlu müşterilerle arayı bulması için çağırdıkları o sağduyulu, mantıklı kişi gitmişti. Önünde hayatının en önemli işi vardı ve buna odaklanması gerekiyordu.

Baekhyun, daha görmeden Chanyeol'ün varlığını hissetti. Ayakları Park Wine bahçelerinin en güzel özelliklerinden biri olan geniş havuzun içindeydi. Ay ışığı omuzları üzerinden yere vuruyordu. "Anladığım kadarıyla randevun iyi geçmedi."
Bunu söylerken neredeyse gülecekti oysaki bu gece ile ilgili gülünecek bir durum yoktu.

Chanyeol ayakkabılarını çıkarıp Baekhyun'un yanına oturdu. "Çok sinirlendi." Dedi. Baekhyun'a bu kadar yakın olmak rahatsız ediciydi ama o anda sadece sohbet eden iki kişiydiler.
" Onu suçlamıyorum.".

" Ben de öyle." Dedi Baekhyun. 'Özür dilerim ne düşünüyordum bilmiyorum. " Chanyeol'e bakmak yerine gözlerini ay ışığının aydınlattığı havuzdan ayırmıyordu.

" Muhtemelen benim o gün ofisimde düşündüğüm şeyin aynısını. Başından beri bir sorunumuz olduğunu biliyorduk Baek."

" Olanları unutabiliriz."

" Artık böyle bir seçenek olduğunu düşünmüyorum."

Baekhyun'un kalbi tekledi. "Hayatımızın en önemli olayına bir hafta kaldı. Bunun çok iyi bir seçenek olduğunu söyleyebilirim."

Chanyeol onunla yüzleşmek için döndü. "Bu gece olan bir seçenek değildi. Ofisimde olan da bir seçenek değildi."

Bunun üzerine Baekhyun ona doğru döndü ve hemen bu hareketinden pişman oldu. Çünkü Chanyeol kot pantolonu ve kollarını sıyırdığı gömleği içinde gerçekten çok yakışıklı görünüyordu. Onun güçlü sert profili ay ışığı altında nefes kesiciydi.
"Bizim bir iş anlaşmamız var." dedi tersçe.
"Bu işe ihtiyacım var ve kaybetmeyi göze alamam."

Chanyeol içini çekti. "Esas kuralı bozduk. Aramızda olanı görmezden gelebileceğimize inanmak ikimiz içinde aptallıktı."

"Hayır değildi! " Baekhyun, ondan biraz daha uzaklaşmaya çalıştı. "Bence bunu kontrol altında tutmaya çalışmak daha mantıklı olacak."

"Bu gecenin kontrol altında olduğunu mu düşünüyorsun?"

"Daha iyisini yapmalıyız. "

Chanyeol dişlerinin arasından tısladı. "Sehun ve Luhan'ın nişanında bana ilk hakaretinden beri seni arzuluyorum, Baekhyun. Bu daha iyiye gitmeyecek. Bu, ikimizi de uçuruma götürecek."

"Chanyeol-"

Chanyeol elini kaldırarak sözünü kesti. "Aramızdakini görmezden gelmeye çalışmak daha yıkıcı olacak."

Baekhyun derin bir nefes aldı. "Peki, tam olarak ne öneriyorsun?"

Chanyeol bakışlarını onun yüzüne sabitledi. "Bundan kurtulabilmek için tek bir gece."

Bir uğultu Baekhyun'ub kafasının içini doldurdu. "Tek gecelik bir ilişki yaşamamızı mı öneriyorsun?"

" Ya bu ya da ikimizin de iyiliği için iş anlaşmamızı bitiririz. Tercih senin."

time bomp-ChanbaekWhere stories live. Discover now