4

427 50 26
                                    

Anayolda sabah trafiği milim milim ilerliyordu. Kuzey Kaliforniyalı bütün sürücüler sinirli bir şekilde San Francisco' ya doğru yol almaya çalışıyordu. Bu durum toplantıya on dakika geciktiklerini söylüyordu ve sabırsızlıkları da Chanyeol'ün moralini yerine getirmiyordu. Aslında tamamen başka bir boyuta taşıyordu. Önündeki tıkanmış trafiğe bakıp sövdü. Aynı derecede tıkalı olan sol şeride geçti. Ama bu hareket en azından bir şey yapmaya çalıştığını düşünüp daha iyi hissetmesine sebep oldu. "Maledizione" Diye mırıldandı. Keşke dün akşam şehirde kalsaydım.

"San Francisco nun en gözde bekarlarından birinin perşembe gecesi bir randevusu yok muydu?"
Erkek kardeşi Sehun'un alaycı sesi hoparlörden yankılanıyordu.

"Sektör partisindeydim."
Telefonun ucundaki kardeşine çattı. "Bir kez daha bekar olmakla ilgili bir şey söylersen boş boş havaya konuşursun."

Kardeşi yutkundu. "Sadece kıskanıyorum. Hiçbir zaman o listeye giremedim." Sehun birinin payına düşenden beş kat daha fazla kisiyle çıkmıştı. Manhattan adasına yerleşen stil sahibi, pembe tenli oglanlarla  olan maceraları Luhan ile tanışınca sona ermişti.

Dudağını büktü. "Muhtemelen genç nüfusuna iyilik yaptıklarını fark etmişlerdir. "

" Lanet olsun  Belki de öyledir." Diye şakayla karşılık verdi kardeşi. "Bundan söz etmişken, son zamanlarda Jongdae ile konuştun mu?"

" Hayır." Chanyeol birden garipsedi düşününce Dae ve o yakınlardı haftada bir kez konuşurlardı.
"Mesele ne?"

" Biri var sanırım. Bu konuda konuşmuyor onu aramalısın."

Chanyeol alaycı tavrının küçük kardeşine yardımcı olacağından emin değildi. Dae kendi neslinin Don Juan'ıydı. Dünyanın aşk için döndüğüne inanıyordu. Chanyeol kendi ailelerinden bu düşüncede birinin nasıl çıktığını anlamıyordu. Ama bu onun sorunu değildi. Dae' nin problemi onca seçenek arasında içlerinden hangisini seçeceğine karar verememesiydi.
" Diğer adama ne oldu?"

" Bilmiyorum. Esnekliğinin yatakta işe yarayıp yaramadığım sorduğumda telefonu kapattı."

" Yok artık!"

Kardeşinin sesi iş ciddiyetine büründü. "Etkinlikler nasıl gidiyor? Bana Napa da ihtiyacın var mı? Yoksa New York ta kalmaya devam mı edeyim?"

Chanyeol direksiyonu sıkıca kavradı. "Hallediyorlar. Sadece birkaç değişiklikle uğraşıyoruz." Dikiz aynasını kontrol etti ve tekrar orta şeride geçti. "Sen New York ta kal. Napa'yı ben hallederim. "

"Güzel. Doktor, önümüzdeki birkaç hafta Han'a çok dikkat etmemiz gerektiğini söyledi."

" Orada kalmalısın." Diye mırıldandı Chanyeol.
Dikkati dağınıktı.Aklı üç hafta boyunca üzüm bağlarındaki beş yüz işçideydi.
" Mark bir erkek kardeşi olacağı haberini nasıl karşıladı?"

" Heyecanlı. Şimdiden kardeşinin hangi oyuncaklar ile oynayıp hangilerine dokunamayacağını hesaplıyor."

Chanyeol gülümsedi. "Şimdiden bize benziyor."

" Şüphen mi vardı?" Dedi Sehun.

Mark çok hareketli ve yaramaz bir çocuktu. Tıpkı babası diğer kardeşler gibi. Mark'ı izlemek sanki içlerinden birinin çocukluğunu seyretmek gibiydi. Chanyeol bu küçük adamın bir erkek kardeşi olacağına seviniyordu çünkü onun için babasının Montalcino da hüküm süren katı rejimde hayatta kalmaya çalışması, annesinin çocuklarına karşı ilgisizliği arasında kardeşleri cankurtaran simidi olmuştu. İki önemli aile arasındaki iş anlaşması bu tarz bir aile yapısına sebep olmuştu.

time bomp-ChanbaekМесто, где живут истории. Откройте их для себя