time bomp-Chanbaek

12

Baekhyun bir şeyler söylemeye çalıştı, herhangi bir şey ama ağzından tek bir kelime çıkmadı.

"Bunu bir düşün. Beni nerede bulacağını biliyorsun."

Baekhyun Chanyeol'ün havuz kenarından eve doğru yürüyüşünü izledi. Suyun bir dakika önceki pürüzsüz cam gibi halinden eser kalmamıştı. Onu arzulamadığı tek bir an bile hatırlamıyordu -bilinçli ya da bilinçsiz olarak. Ama bu akşam, onu öperken kendi kendini yıkıma götürecek kayalık yolda sağlam adımlar atmıştı. Şimdiye kadar çalışıp elde ettiği her şeyi kaybetme riskiyle karşı karşıyaydı.

Bundan kurtulabilmek için tek bir gece. Chanyeol'ün sözleri uzun zaman önce iyileştiğini zannettiği yaralarını bıçak gibi tekrar kesmişti. Jihoon'un onu, eşinin eve geldiği o akşam kullanılmış bir eşya gibi yollayışı.  Sonunda hayatına giren birinin onu incitmeyeceğini kendine inandırmıştı. Birinin sonunda gerçek Baekhyun'u görüp, onu bütün hatalarıyla isteyeceğine inanmıştı.

Bir şekilde geçmişinden kaçabileceği rüyasının gerçek olabileceğine inanmıştı. Ama bir nedenden Chanyeol'ün onun için daha fazlasını düşüneceğini ummuştu. Aralarındaki bu karşı konulamaz çekimin şehvetten daha büyük bir şey olduğunu ummuştu. Ama görünüşe göre, bir kez daha kendini doğru olmayacak bir şeylere inandırmaya çalışıyordu. Eğer onun önerisini dikkate alacaksa, ne hissettiği ile ilgili kendisine dürüst davranması gerekecekti.

Her ikisi de birbirinin ateşini söndürebilirdi. Ne daha fazlası ne de daha azı.
Chanyeol ile geçireceği bir gece dikkate alınacak bir şey miydi? Sonunda hissettiği bu yükten kurtulup asıl onun için önemli olan işine odaklanabilecek miydi?
Ya da şimdiye kadar aldığı birçok yanlış karardan biri mi olacaktı?

*

Baekhyun'u gelecek hafta ile ilgili alıkoyan tek şey sonunun nereye varacağının açıkça ortada olmasıydı. Napa olayı. New York ta ki tanıtım ve Napa arasındaki bir hafta, rahat bir nefes almasına ve daha da önemlisi kaybettiği dengesini geri kazanmasına olanak sağlayabilirdi. Onun için şu an gerçekten eksik olan buydu.

Chanyeol'ün teklifini, VlP medya tur takvimini oturtana kadar görmezden gelmeyi seçmişti  Ama sonsuza dek bundan kaçamazdı. Bu etkinlikten bir an önce kurtulmalı Chanyeol'e büyük bir sürpriz yaparak ve sonra da kafasını toplayıp ne yapacağına karar vermesi gerekiyordu. Onu görmezden gelmek dört yıldır hiçbir işe yaramamıştı. Müşterisi olduğu gerçeğini bir kenara bıraksa bile eğer onunla yatarsa zaten iyi olmayan aile ilişkileri daha iyiye gitmeyecekti.

Chanyeol bu kadar iyi olabilir miydi? Şu an bunları düşünmeyi bırakıp kafasını tamamen işine odaklaması gerekiyordu. Onun insanüstü verimliliği anlamına geliyordu.
O ve takımı, partiden bir önceki akşam saat dokuzda son kontrollerini yaptıklarında küçük bir mucize gibi her şeyi bitirmiş görünüyorlardı. Büyük bir esnemeyle ve ağrılar içindeki bedeniyle aklından tek bir şey geçiyordu: Jakuzi. PW'de en sevdiği yer burası olabilirdi. Geceleri muazzam görünen ve bağlara bakan tepenin üzerine yerleştirilmişti. Ve yatağa gömülmeden önce oraya gidiyordu.

Mutfakta kendine bir kadeh soğutulmuş beyaz şarap koydu, boxerını ve bornozunu giydi. Ağzına biraz kraker ve peynir attı. Chanyeol'ün çalışma odasının oradan geçerken ışığının açık olduğunu fark etti. Kapıya belli belirsiz bir bakış attı. Ve onu rahatsız etmemeye karar verdi. Son zamanlarda şu gizli şarabını mükemmelleştirmek için huysuz şirin e dönmüştü, büyük bir işe benziyordu ve işlerin çokta iyi gitmediğini tahmin ediyordu.

Batı kanadına giderken, Fransız kapılarını itti ve olduğu yerde kaldı. Jakuzi işgal edilmişti. Hem de 1.90 cm boyunda muhteşem Huysuz Şirin tarafından....
Ah. Kalbi deli gibi atmaya başladı. Chanyeol'ün gözleri kapalıydı, koyu renk saçlarını yüzünden geriye doğru yatırmıştı. Son birkaç haftadır ağzının kenarında ve göz çevresinde oluşan yorgunluk çizgilerinden kurtulmuş gibi görünüyordu. Bronzlaşmış, kaslı bedeni lacivert şortu ile bütünleşince ağız sulandıncı olmuştu. Lanet olsun, o kadar seksi görünüyordu ki.
Erkek anatomisinin en lezzetli haliydi.  Elleri. Ağzı. Dili... O, senin olabilir.