14- (~ TAKAS ~)

20.2K 422 28
                                    

Pars kapıyı açtığında,korumaların zar zor tuttuğu Azra'yla göz göze geldi. Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleriyle Pars'a bakarak korumaların tuttuğu kollarını serbest bıraktı.

"Tek geldim. Konuşmak istiyorum!" dediğinde sesi boğuk çıkmıştı. Pars soğuk kanlılıkla karşısında yaptıklarının sonucu çeken Azra'ya bakarken içinde öfkeden başka hiç bir duygu kırıntısı yoktu.

"Demek haberi aldın."

" Mert nasıl Pars?"

" Şuanlık iyi."

"Ne istiyorsun?" Pars yavaş ve kendinden emin adımlarla Azra'ya doğru yürüdü. Kulağına eğildiğinde Pars'ın nefesi Azra'nın ürpermesine neden oldu.

"Üstüme attığın cinayeti itiraf edeceksin. Seni ve kardeşini öldürmediğim içinde her geceyi dua ederek geçireceksin."

Azra boyun eğerek, İtiraf edeceğim. Ama öncesinde
Mert'i görmek istiyorum." dediğinde Pars Emre'ye bakarak;

"İlk Mert'in yanına sonra karakola." diye emir verdi.

"Mert'i ne zaman bırakacaksın?" Pars Azra'ya arkasını dönerek;

"Nöbetçi mahkemeye sevk edilip özgürlüğümü geri alınca."

Azra sessizliğini koruyarak Emre'yi takip etmeye başladı. Mert için herşeyi yapmaya hazırdı bu kendi hayatını feda etmek dahi olsa. Mert'i kendisi büyütmüştü. Bu yüzden ona zarar gelme ihtimalini bile aklından geçirmek istemiyordu. Pars salona doğru yürürken sinirden kaskatı kesilmişti. Azra'nın bu kadar basit ve haince kurduğu planı ilk başlarda çözememesi hatta cinayetin üstüne kalana kadar ki süreçte hiç bir şey anlayamamış olmamasının tek bir nedeni olduğunu düşündü. İçlerinde kendisine yakın Azra'ya çalışan bir hain. Çöplüğünde kendisine hainlik yapan tilkiyi bulup vahşi romanıyla tanışmasını sağlayacaktı. Merdivenlere yönelmeden önce masadaki viski şişesini ve bardağı alarak Sara'nın yanına çıktığında Sara'yı yatakta uyuya kaldığını gördü. Viskiyi bardağa dökerek yatağın yanındaki tekli koltuğa oturdu. Sara'yı uyurken izlemeye başladı.

İlk defa pişman olduğunu hissetti. Sara'yı bu karanlığın içine çektiği için kendisini asla affetmeyecekti. O masumdu. Sadece bedel ödüyordu. Başka çaresi olmadığını bilsede kızıyordu kendine. Abisinden kurtulabilmek için Sara paha biçilmez bir kaftan olsada Sara'yla hiç tanışmamayı isterdi. Bu karanlık dünya için oldukça masumdu. Bardakta ki son damlayı da yudumladıktan sonra dirseklerini bacağına koyarak saçlarını karıştırdı. Son bir kez Sara'ya baktıktan sonra Sara'nın yanına uzandı.

***

Sara günün ilk ışıklarıyla yeni güne gözlerini açtığında Pars'ın yanında yattığını gördü. Dehşet içinde geriye çekilirken zonklayan başını tuttu. Dün olanlar yavaş yavaş aklına gelince hızla kıyafetlerini yokladı. Giyinik olduğunu anlayınca rahat bir nefes aldı. Yataktan kalkarken Pars'ı uyandırmamak için parmak uçlarında yürüyerek odadan çıktı. Kendi kaldığı odasına koşarak girdiğinde sırtını kapıya yasladı. Buram buram aldığı içki korkusundan miğdesi bulandı. Zonklayan başı için bir tane ağrı kesici alarak duşa girdi. Soğuk su tenine değdikçe ayılıyordu. Dün yaptıklarını tamamen hatırlayınca utancından kolunu cimcikledi. Nasıl bu kadar rezil olabildiğini düşünmeye başladı.

"Ah lanet olsun." Adamın kafasına bocaladığı sahne gözünün önüne gelince sessiz bir çığlık atarak olduğu yerde tepinmeye başladı. Tüm gün odadan çıkmamayı planlayarak duştan çıktı. Yatağına uzandığında Pars'ın kapıyı çalmadan içeriye girmesi korku içinde yataktan firlamasına neden oldu.

"Kapıyı çalmadan niye giriyorsun?" dedi bornozunun boyun kısmını kapatarak. Pars bunun üzerine odadan çıkarak kapıyı kapattı. Çalarak tekrar girdi.

"Oldu mu avukat." dedi Sara'yı baştan aşağı süzerek. Sara bakışlarından rahatsız olduğunu belli ederek,

"Gir dedim mi ki giriyorsun çık çabuk hadi!" dedi.

Pars Sara'ya yaklaşarak, "Huyum kurusun izin almayı sevmiyorum." dedi.

" Belli oluyor merak etme." dedi sinirli bakışlarını Pars'a doğrultarak bir adım geri gitti. Sara geri gittikçe Pars yaklaştı. En son Sara'nın sırtı duvara değene kadar.

Sara yutkunarak, "Neden bu kadar yakınımdasın?" dedi.

"Sen neden bu kadar uzaksın?" dedi Sara'nın ıslak saçını parmağına dolayarak. Sara kasılmıştı.

" Eğer dün gece olanlar içinse bu hareketlerin, çok sarhoştum ve ne yaptığımı bilmiyordum." dedi.

"Peki."

"Sadece peki mi?"

"Evet." diyerek parmağına doladığı saçını bıraktı.
hafifçe öksürerek ellerini cebine koydu.

"Azra teslim oldu. Bugün karakola giderek itiraf edecek. Büyük ihtimalle nöbetçi mahkemede serbest kalırım."

Sara bir an afalladı. "Nasıl teslim oldu?"

"Mert'in elimizde olduğunu biliyor. Onun canına karşı itiraf etmeye mecbur kaldı."

"Azra teklifi kabul etmeseydi. Mert'i öldürecekmiydin?" Sara'nın sorduğu soruyla içi ürperdi. Pars Sara'nın gözlerinin içine derince baktı.

"Sara beni tanıdığından daha fazlasıyım. Ben bu karanlık dünyada doğdum. Büyüdüm ve öleceğim. Bu demek oluyor ki ölmem gerekirse öleceğim. Öldürmem gerekirse öldüreceğim."

Pars'ın sözleri Sara'nın kalbine bir ok gibi saplanmıştı. Dediği herşey doğruydu. Sara kabul etmekte zorluk çeksede o bir mafyaydı. Yaptığı ve yapacağı şeyler korkunç olsada bunlar Pars'ın değişmeyen gerçeğiydi. Sara bunları bilsede Pars'tan duymak tokat etkisi yaratmıştı. Hızla kendisini toparlayarak güçlü görünmeye çalıştı.

"O zaman avukatın olmama gerek yok değil mi?"

"Hayır. Hala avukatımsın. Bu davadan yırtsamda abin yine peşimde olacak. Ondan kurtuluşun tek yolu sensin."

"Pars..." Pars konuşmasına müsade etmeyerek;

"İşin sana kadar vardığını anlayınca zarar görmemen için duracak."

Pars'ın bu sözüyle Sara'nın istemsizce gözleri doldu. İçine tanımlayamayacağı bir acı yerleşti. Kalbinin ağrıdığı hissedince tek sözüyle kendisini yerle bir eden adama baktı. Bakışları soğuk ve anlamsızdı.
İçinden, "Bana zarar gelmemesi için." diye tekrarladı. Onca yaşanan şeyden sonra Pars'ın gerçekten kendisine zarar verebileceğini düşünmemişti oysa. Bakışlarını hızla Pars'tan uzaklaştırdı.

"Bu akşam nöbetçi mahkemeye çıkarılırım.Dava günü görüşürüz avukat."dedi Sara hiç bir şey demeden. Bir süre Pars'ın odadan çıkışını izledi. Pars odadan çıkınca üstünü değiştirdi. Eşyalarını alarak aşağı indi.

KARANLIK +18 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin