Cam Kırıkları

172 11 0
                                    

Başımda hissettiğim acıyla gözlerimi araladım. Görüşümün neden bulanık olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Kalkmak için hareketlendim ama yerimde kıpırdanmaktan öteye gidemedim. Acı sadece başımda değil vücudumun her yerindeydi. Ürkütücü mavi gözlerin sahibi tarafından dövülmüş müydüm? Gerçekten bu kadar ileri gidebilmiş miydi? Uzandığım yerden belime batan çakıl taşlarının acısı tüm vücudumu saran acının yanında hiçti. Nihayet kafamı biraz hareket ettirdiğimde kendimi asfalt bir yolun ortasında uzanırken buldum. Elimle altımdaki sert zeminden destek alarak kalkmaya çalıştım. Oturur bir pozisyon aldığımda gözüme ilk takılan şey kollarımdaki cam parçaları olmuştu. Derek ne çeşit bir psikopattı? Üstümde cam şişe falan kırmış olabilir miydi? Tamamen ayağa kalkıp arkama döndüğümde aslında bunun olmadığını anladım. Bana zarar veren o değildi. Yani aslında oydu ama tam olarak değildi. Derek'in arabasının bir hurdaya dönüşmüş olduğunu gördüğümde aslında neler olduğunun farkına vardım. Trafik kazası yapmıştık. Bu her tarafıma batan cam kırıklarını ve bacağımdaki kanamayı açıklardı. Arabaya olan mesafeme bakılırsa oldukça uzağa fırlamış olmalıydım. Peki Derek nerdeydi? Onu aramalı mıydım yoksa bacağımdaki derin yaraya aldırmadan burdan hemen koşarak uzaklaşmalı mıydım? Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Nerde olduğumu bilseydim, Blackwood'a ne kadar uzaklıkta olduğumu bilseydim belki kaçabilirdim. Kimi kandırıyordum ki? Yine de kaçamazdım. Çünkü Derek'in nasıl olduğunu merak ediyordum. Ölmüş müydü? Gerçekten ölmüş olabilir miydi? Ayağıma dokunan cam kırıklarına ve sol bacağımdaki acıya aldırmadan arabaya doğru yürüdüm. Arabada değildi. Fırlamış olabileceğini düşünerek etraftaki her yere baktım. Ama yoktu. Şimdi ölmüş olabileceği düşüncesinden değil beni burada bu şekilde bırakmış olmasından korkuyordum. Vicdansız olabilirdi. Peki ya beni öldürmekten de mi vazgeçmişti? Nasıl olmuştu da benden, intikamından vazgeçmişti? Belki de öldüğümü düşünüp de gitmişti. Bu bile canlı olduğumu bilerek bırakması fikrinden daha iyiydi. "İşte buradasın" dedi tanıdık ses. "Bıraktığım yerde olursun sanmıştım." Büyük bir şaşkınlıkla arkama döndüğümde mavi gözler karşıladı beni. Hayır bu sefer kesinlikle ürkütücü değildi. Korkutucu değildi. Sadece..farklıydı. Garipti. Bana yaptıklarını hatırlamasam benim için endişelendiğini sanabilirdim. "Ben de bıraktın sanmıştım." dedim henüz şaşkınlıktan kurtulamadığımı belli eden ses tonuyla. "Ama bırakmamışsın." "Bırakmam mı gerekirdi?" diye sordu pürüzsüz ses. "Seni burda ölüme mi terketmeliydim?" "Keşke terketseydin." dedim. "Senin elinden ölmektense bunu tercih ederdim." Sonra büyük bir sessizlik oldu. Hiçbir şey söylemedi. Bana biraz daha yaklaştıktan sonra kolumu tuttu ve batan birkaç cam kırığını hızlı bir şekilde çıkarttı. Her çıkartışında zifiri karanlık geceye bir çığlık daha hediye ediyordum. "Keşke ben de seni hayatımdan bu kadar hızlı bir şekilde çıkartabilseydim. O zaman her şey çok daha iyi olurdu." Dedim olabileceklere aldırmadan. Şu an yaşadıklarımdan daha kötüsü ne olabilirdi ki? "Ama çıkarken canını acıtıyor" dedi. "Ne pahasına olursa olsun hayatından beni çıkartır mıydın?" "Evet." Cevabını verdim hiç tereddüt etmeden. "Hayatımdan çıkman için her şeyi yapardım." "İyi" dedi hiç beklemediğim kısık bir ses tonuyla. Birkaç saniye süren ama bana bir yüzyıl gibi gelen sessizlik yine benim acı çığlıklarımla bozulmuştu. Derek az önce kolumdan çıkardığı cam kırığını tekrar koluma batırmıştı. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Diye bağırdım. "Hayatından çıkartsan bile geri girebileceğimi anlatıyorum. O yüzden ben boşuna uğraşma derim Darcy." O an fark ettim ki Derek gerçekten de bir cam kırığı gibiydi. Hayatıma girse de hayatımdan çıksa da canımı acıtmaya devam edecekti.

DARCYWhere stories live. Discover now