"Ses"

1.5K 68 3
                                    

"Darcy benim beyaz yüzlü meleğim sana ihtiyacım var!"

Sesin geldiği noktayı bulmak için kendimi zorladım. Ama bu acı dolu ses ne uzaktan bağırıyordu ne de yakından fısıldıyordu. Ses sadece kafamdaydı.Hiçbir şey göremiyordum.Sadece karanlık vardı.Korkuyordum. Hiçbir şeyden korkmadığım kadar çok korkuyordum.Kafamdaki acı dolu sesten ürküyordum. Ses içime işliyor, kanımı donduruyordu. Kulağım alışamamıştı. Her duyduğumda sanki ilk defa duyuyormuş gibi ayaklarım yerdeki siyah toprağa daha fazla kenetleniyordu. Biraz sonra ses kesilmişti ve korkum azalmak yerine daha da artmıştı.Sesin sahibini hâla merak ediyordum."Kimsin?" diye bağırabildim. Dudaklarımdan dökülen tek kelime bu olmuştu. Sorumun cevabını her alamadığımda içimi daha büyük bir korku kaplıyordu. "Cevap ver" diye bağırdım yeniden. "Ben Darcy değilim!"

Etraftaki karanlık dağılmıştı. Şimdi her yanı saran loş bir ışık vardı. Issız bir ormanda olduğumu fark ettim.  Işığın kaynağını merak ediyordum. Çaresizce etrafıma baktım. Işığın bir kaynağı yoktu. Her ne kadar görmesem de dehşetle bakan siyah gözlerimi hayal edebiliyordum. Onlar da benim gibi korkudan titriyordu. Etrafıma bakmaktan vazgeçtim ve toprağa sımsıkı kenetlenmiş çıplak ayaklarıma baktım. Üşüyorlardı. Ayaklarımı hareket ettiremememin sebebi buydu. Üstümdeki beyaz elbisenin kuyruğu ayaklarıma değiyor ve ben hiçbir şey hissetmiyordum. Karanlık, belirsizlik ve hissizlik. Bu üç kelime beni mahvediyordu. Loş ışığın altında etrafımı rahatça görebiliyordum. Ama bana bakan bir çift mavi gözün az önce burada olmadığına adım gibi emindim. Evet adımdan emindim. Adımın Darcy olmadığından emindim.

Mavi gözlerin donuk, beyaz yüzü gözlerime odaklandı. Az önce duyduğum seslerin sahibi olmalıydı. Karanlık ormanda ikimizden başka hiçbir canlı yoktu çünkü. Yüzü çok güzeldi. Bir an melek olduğunu düşündüm.Ama bakışları gözleri kadar güzel değildi. Bakışlarında acı vardı. Üzüntü vardı. Mutsuzluk vardı. Heykel gibi duruyordu karşımda. Tekrar konuşmayacak gibiydi. Susuyordu. Ama beni yanılttı ve az öncekinden çok daha alçak bir sesle "Darcy, meleğim işte buradasın."dedi.Yüzüne bakakaldım. Çünkü sıradanlıktan uzak bir yüzü vardı.Gözleri okyanusun derinliklerini andırıyordu adeta. Ama bakışları...Kuzey Kutbunun en soğuk buzları gibiydi. Hâla yüzüme bakıyordu."Ben Darcy değilim."dedim fısıltıyla.Ondan daha alçak bir sesle konuştuğumun farkındaydım. Çünkü korkuyordum. "Ahh...Darcy" dedi benimle aynı ses tonuyla. "Sen benim güzel yüzlü meleğimsin!." Donuk beyaz yüz gitmiş, yerine bana umutla bakan mavi gözler gelmişti.

Ne korku ne de dehşet...Uyandığımda bakışlarımın şaşkın olduğuna emindim.Kabus gördüğümü sanıyordum ama bir rüyadan uyanmıştım. En azından ben bunun bir rüya olduğunu düşünüyordum. Kabus olması için mavi gözlerin bir canavara dönüşüp beni öldürmesi gerekirdi öyle değil mi? Beynim kabus mu yoksa rüyamı diye sorgularken uykum çoktan kaçmıştı. Yatağımdan kalktım ve ahşap pencerenin kenarına doğru yürüdüm.Her yer karanlıktı. Yağan yağmur damlaları karanlığın üstüne bir bir damlıyor, yağmurun sesi beynimi rahatlatıyordu.Pencerenin önünde bir süre boş boş dikildikten sonra çalışma masama yöneldim. Laptopu açtım ve içimdeki merakı gidermek umuduyla arama motoruna "Darcy" yazdım. Ne anlama geldiğini merak ediyordum.Evet belki her rüyası çıkan bir insan değildim ama yaşamın rüyalarla bağlantılı olduğuna inanıyordum.Önüme gelen ilk linke tıkladım.Bir sürü saçma sapan anlam çıktı karşıma.En anlamlısını bulmaya çalışıyordum. "Darcy" ismi hâla kulaklarımda çınlıyordu.Saçmaydı belki ama sanki bana bir şeyler anlatıyor gibiydi.Belki bir uyarı,belki bir mesaj...Ne bileyim işte herhangi bir anlam... Bir amacı olmalıydı bu rüyanın.Ya da ben sadece gecenin bu saatinde saçmalıyordum.Beynimdeki düşünceleri bir kenara bırakıp önümdeki internet sayfasına odaklandım.Sonunda anlamlı bir şeyler bulabilmiştim.Ama yeterli değildi. Yalnızca Darcy'nin hem kız hem erkek ismi olarak kullanıldığını öğrenebildim. Bir an Darcy adında erkek düşündüm de gerçekten çok itici geliyordu.Bilmiyorum belki de rüyamdaki ses nedeninden kaynaklıydı.Darcy'nin anlamı bana bir melek gibi geliyordu. "Güzel yüzlü bembeyaz bir melek..."

En acı veren gözyaşını, en içten, en kocaman kahkahanı paylaşmak için her zaman yanında olan dost. En büyük zevklerini daha zevkli, en unutulmaz eğlenceleri daha eğlenceli kılan insan. Susmadan, durmadan, bitmeden saatlerce konuşulası, dinlenilesi dert ortağı. Bazen şarap gibi gittikçe lezzetlenen, bazen sıcacık bir kahvenin tazeliğiyle etrafınıza saran bir dostluğu paylaşabileceğiniz sarhoş edici kişi. "DARCY"

Darcy buydu. Dost. Anlamı o kadar güzel gelmişti ki bir an hayatımda böyle bir kişinin olduğunu hayal ettim. Evet dostlarım vardı. Ama Darcy başka bir dünyadandı sanki. Çoktan kafamda kurmuştum onu. Beyazın saflığını temsil eden birisi. Sudan daha berrak, her rengin en güzel tonunun bileşkesi. Her insanın yanında istediği herkesin ihtiyaç duyduğu kişi. "DARCY"

Peki bir çift mavi göz bana neden Darcy diye seslenmişti? Adımın Darcy olmadığını söylediğimde beni duymamıştı bile. "Ahh...Darcy sen benim beyaz yüzlü meleğimsin..."Hâla kulağımı çınlatıyordu bu sözler. Mavi gözlerin sahibini hatırladım. Donuk, beyaz bir yüzü vardı. Bakışları acıyı, üzüntüyü, çaresizliği anlatıyordu.

Laptopu kapattıktan sonra tekrar yatağıma uzandım ve gözlerimi yumdum.Uyuyamıyordum! Bu şaşırdığım bir şey değildi. Uykudan uyandıktan sonra tekrar uyumak benim için hiçbir zaman kolay olmamıştı. Zihnimi boşaltıp rahatlamayı denedim. Ama mavi gözler buna izin vermiyordu...

DARCYWhere stories live. Discover now