6

8.5K 726 48
                                    

Dudaklarını örten kalın dudaklar ve üzerine uzanan yapılı beden, sırtının çimlerle buluşmasını sağladı. Alfanın elleri eşinin bel kıvrımlarında gezinirken eşi de onun yanaklarını avuçladı ve yeni yeni çıkmaya başlayan sakalları parmaklarının ucuyla hafif hafif okşadı.

Alfa çevik bir hareketle omegayı kavradı ve kucağına yerleştirdi. Omega hiç beklemeden bacaklarını eşinin beline doladı, dudaklarını yeniden dolgun dudaklara bastırdı. Her zaman eşinin yüzünü kapatan Güneş ışıkları yüzünden hiçbir şey göremiyor olsa da o dudakların yerini hiçbir zaman karıştırmıyordu.

Alfa ellerini onun belinde birleştirdi, öpüşmeyi derinleştirmek adına dilini küçük ağzın içine gönderdi.

Nefessiz kalan omega istemeye istemeye geri çekildi, alfanın ensesindeki saç tutamlarıyla oynamaya başlayıp alnını eşinin alnına yasladı. Göz yaşları istemsiz olarak gözlerinden süzülmeye başladığında alfanın tutuşunun sıkılaştığını hissetti. Konuşmuyor ama her seferinde hareketleriyle varlığını hissettiriyordu. Zaten bugüne kadar söylediği tek şey "Güneşim." olmuştu.

"Alfa... Çok istiyorum, lütfen. İzin ver göreyim yüzünü, gerçek hayatta da çık karşıma. Sadece bu huzuru gerçekte de yaşamak istiyorum."

Elini eşinin kalbinin üzerine koyduğunda alfa, büyük elini omeganın küçük elinin üzerine koymakta gecikmedi. Omeganın hissettiği tüm duyguları oldukça net bir şekilde hissediyordu: Korku, aşk, huzur, özlem... En çok özlem. Omeganın ağzından kaçan küçük bir hıçkırık içini titretirken gözlerini sımsıkı kapattı, ardından eşinin saçlarını okşamaya başladı.

Omega minik elleriyle onun yanaklarını avuçladığında suratları aynı hizaya geldi ve yeşiller çok net bir şekilde mavilere odaklandı. Mavilerin sahibi gözlerine kilitlenen gözlerle olduğu yerde titredi; yeşilin sımsıcak, şefkatli bir tonuydu bu gördüğü.

Taehyung uyandığında hiç şaşırmadı, ya da yataktan sıçramak gibi saçma bir tepki vermedi. Rüyalara alışmıştı, kesinlikle alışmıştı. Alışamadığı tek şey uyandığında karnına sert bir tekme yemiş gibi hissetmekti, bunu da artık sorun etmiyordu.

Sabah rutin işlerini hallettikten sonra dün gece annesi uyuduğu için yiyemediği azarı yemek üzere aşağı indi. Bütün gün yine evden çıkmayacağı için üzerinde yalnızca siyah baksırı ve kalçalarını rahatça örten o büyük sweatshirt vardı. Dün gece her ne kadar üzerinden çıkarmak istese de burnuna dolan koku bunu yapmasına izin vermemişti. Sweatshirt üzerindeyken oldukça rahat hissediyordu, 'Muhtemelen kokusu bir alfaya ait olduğu için.' diye düşünmüştü kendi kendine.

Merdivenleri korka korka indiğinde salona şöyle bir göz attı. Annesi ve Jennie solgun suratlarla karşılarında oturan kişiyle konuşuyorlardı. Taehyung bu kişinin yalnızca saçlarını görüyor olsa da kim olduğunu hemen anlamıştı. Gözleri kocaman açılırken tekrardan merdivenlere yöneldi, fakat çok geç kalmıştı.

"Tae!"

Jennie'nin sesi kulaklarına dolduğunda yavaşça arkasına döndü. Üç çift göz ilginç bakışlarla kendisini izlerken ortadan kaybolmak istemeye başladı çünkü Tanrı aşkına, altında baksırı dışında hiçbir şey olmadığı için pürüzsüz bacakları gözler önündeydi ve Bogum onlara büyük bir açlıkla bakarak yutkunmuştu!

"Oğlum!"

Taehee yerinden hızla kalkıp kollarını onun boynuna dolandığında Taehyung ilk başta neye uğradığını şaşırsa da annesine geri sarılmakta gecikmedi. Beklediği muamele kesinlikle bu değildi.

"Oğlum, neredeydin sen?! Kaç gündür ne kadar merak ettik haberin var mı?! Baban her yerde seni aratıyor!"

Gözleri mahcup bir ifadeyle bakmaya başlarken başını aşağı eğerek sweatshirtün kollarıyla oynamaya başladı. Bu hareketi dün gece de sürekli olarak yapmıştı ve farkında bile değildi.

𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin