30/Final

5.3K 391 64
                                    

Hobierella ithaf edilmiştir. Keyifli okumalar dilerim ~

...

Jungkook salıncakta iki yanına yatmış olan çocukların saçlarını okşarken bahçenin büyük kapısı açıldı ve Jimin elinde tuttuğu poşetle birlikte içeri girdi. Yakıcı Güneş ışıkları yüzünden gözlerini iyice kısmıştı, etrafı net görmeye çalışıyordu.

Bakışları sonunda büyük salıncakta uzanmakta olan üçlüyü bulunca gülümseyerek onların yanına doğru yürüdü, Jungkook'a ufak bir selam verdikten sonra kucağına atlayan çocuklar yüzünden dengesini kaybederek yere düştü. Elindeki poşeti de son anda salıncağın üzerine bırakabilmişti.

Çocuklar çok sevdikleri Jimin'in yanaklarını öpmeye başlayınca Jungkook gülerek başını iki yana salladı ve poşeti de eline alarak yerinden kalkıp eve doğru yürümeye başladı. Birkaç adım attıktan sonra arkasını dönme zahmetine bile girmeyip "Ben içeri giriyorum!" diye bağırdı, bu söylediği o anda çocuklarla boğuşmakta olan Jimin'inse hiç umurumda olmamıştı.

Jungkook içeri girer girmez mutfaktan tıkırtılar duyduğunda hemen o tarafa doğru yöneldi, yürürken göz ucuyla lavaboya da bakmıştı ve ışığının yanık olmadığını görmüştü.

Mutfağa girince ocağın altını kapatmakta olan eşini görür görmez başını iki yana sallayarak yanına gitti ve bir elini onun beline, diğerini de şişkin karnına atıp yüzünü kendisine çevirmesini sağladı.

"Tae, kaç kere söyleyeceğim ben sana mutfağa girmek yok diye? Bak Jimin de istediğin gibi sana limonlu cheesecake getirmiş. Gel onları ye hadi, bırak şu çorbayı da. Yeni yemek yedik zaten."

Eşinin karnında duran elini çırpıcıya attığında Taehyung oflayarak geri çekildi ve çekmeceden bir çatal alıp cheesecake dolu poşeti de tutarak salona geçti. Jungkook da çorbanın altının kapalı olduğundan emin olduktan hemen sonra onun peşinden içeri girdi.

Taehyung iki kişilik koltuğa boylu boyunca uzanmış, sırtını da büyük yastıklardan birine yaslamıştı. Plastik cheesecake tabağı şişkin karnının üzerindeydi, tatlının yarısını çoktan mideye indirmişti.

Jungkook onun yanına varınca iki yana ayırdığı bacaklarının arasına girdi ve başını ağırlığını çok az vererek onun karnına yasladı, Taehyung da onun saçlarının tatlıya bulanmasını istemediği için tabağı biraz daha sola kaydırdı.

Biri erkek, biri kız iki çocukları olmuştu. Oğullarının ismi olan Ryan'ı Taehyung, kızlarının ismi olan Sadie'yi de Jungkook koymuştu. Birinin anlamı 'kral', diğerininse 'prenses'ti. Kızlarının bir omega olduğu kesindi, fakat Taehyung henüz Ryan'ın türünü tahmin edemiyordu. Jungkook her ne kadar oğlunun bir alfa olduğundan emin olsa da Taehyung kararsızdı, ama onun da kafasında oğlunun alfa olduğu düşüncesi ağırlıktaydı.

Omega, şimdiyse 3. çocuklarına hamileydi ve karnında şimdi de bir omega vardı. Kesinlikle, kesinlikle erkek bir omega vardı. Hem Jungkook, hem de Taehyung bundan emindi. Bu seferki hamileliği geçen seferkine göre o kadar sakin geçiyordu ki Taehyung sonunda Dünya'ya uslu bir çocuk getireceği için çok mutluydu.

Alfa onun karnına birkaç tane öpücük bırakınca omega kıkırdayarak cheesecaketen bir çatal aldı ve eşinin ağzına doğru götürdü. Jungkook çatalın üzerindeki tatlıyı hiç beklemeden midesine indirdikten sonra yerinden doğruldu ve tabağı eşinin elinden alıp yan taraflarında kalan sehpaya bıraktı.

Taehyung ne olduğunu anlayamadan Jungkook onun üzerindeki sweatshirtü havaya kaldırdı ve açığa çıkan karnını birkaç kez daha öptü. Ardından omegasının üşümemesi için sweatshirtü yeniden aşağı indirdi, yerinden doğrulup Taehyung'un ince dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı.

𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔Where stories live. Discover now