17

7.2K 561 39
                                    

"Hazır mısın?"

Jungkook, elini Taehyung'un omzuna koymuş, bakışlarını dikkatlice onun suratında gezdiriyorken sordu. Ses tonu yumuşak, dokunuşu naifti; sanki sert dokunsa kırılabilecek bir eşyaya dokunuyor gibiydi.

Taehyung derin bir nefes aldı ve elleri arasında tuttuğu kilidi sıktı. Bunca zaman yüz verdiği, aynı yatağa girdiği ve hatta eşlenmeyi düşündüğü bir adamın kendi babasını nasıl öldürdüğünü dinleyebilecek miydi? Buna hazır mıydı kendisi de bilmiyordu.

Onun kararsızlığını fark etmiş olan Jungkook, elini onun omzundan beline indirdi ve küçük bedenini nazikçe kendisine yapıştırdı. Ardından güven veren bir şekilde gülümsedi.

Ondan cesaret alan Taehyung dişlerini birbirine bastırarak anahtarı kilide geçirdi ve Bogum'u kilitledikleri kafesin kapısını açmış oldu.

İçeri doğru bir adım attığında Jungkook onu bıraktı, ardından Taehyung arkasına döndü.

"Belki ben girmesem daha iyi." diye mırıldandı Jungkook. Bu söylediği Taehyung'u gülümsetti, çünkü alfa hâlâ ikisinin özeline saygı gösteriyordu. Her ne kadar ortada bir özel veya saygı kalmamış olsa da...

Jungkook'un varlığı Taehyung'u rahatlatıyordu, hem de hatırı sayılır derecede fazla. Bu yüzden sesinin kısık çıkmamasını umarak "Arkamda kal." dedi, bir alfaya emir kipiyle konuştuğunu fark bile etmeden.

Alfa başını salladı, ardından Taehyung derin bir nefes alarak yeniden Bogum'a döndü. "Anlat."

Bogum yerinden doğrulup hızla Taehyung'a doğru adımlamaya başlayınca Jungkook hiç beklemeden omegayı kendi arkasına aldı ve kırmızıya dönmüş gözlerini Bogum'un şaşkın suratıyla buluşturdu. Ardından bir hırıltı çıktı boğazından dudakları hâlâ kapalıyken.

Taehyung diliyle dudaklarını ıslatıp yutkundu ve elini Jungkook'un omzuna koydu, öne doğru bir adım atıp Jungkook'un yanına, Bogum'un karşısına geçti. "Ne anlatacaksan olduğun yerden anlat."

Bogum çaresizlik içinde başını aşağı yukarı salladı, ardından boğazını yalancı bir öksürükle temizledi.

"İlk önce babanla tanıştım, sürü toplantılarından birinde. Oğlunun bir omega olduğunu ve eşlenmeyi beklediğini söyledi. Ben de seninle tanışmaya karar verdim, baban ve annenle bir plan yapıp sürekli ikimiz için ortamlar ayarlamaya çalıştık."

Taehyung sesli bir şekilde yutkundu. Babasının kendi katiliyle iş birliği yapmış olması, bünyesine biraz ağır gelmişti.

"Devam et."

"Seninle yakındık. Senden etkileniyordum ama Jungkook her seferinde karşıma çıkıyordu. Ne zaman yardıma ihtiyacın olsa, benden önce yardıma o koşmuş oluyordu. Ben de dayanamayıp Yugyeom'la konuşmaya gittim."

"Sen-Siktir, ne?!"

Jungkook sinirlenmişti, yumruk haline getirdiği elini sıkı sıkı sıktığını görünce anlamıştı Taehyung bunu.

"Yugyeom'a seninle daha çok vakit geçirmesini, yoksa Taehyung'un seni onun elinden alacağını söyledim. İkiniz arasındaki aptal çekimi bir tek ben fark edebiliyordum tabii. Yugyeom'un umurunda bile olmadı, Jungkook. Senin asla böyle bir şey yapmayacağını falan zırvaladı. Aptal."

Jungkook bir adım öne attı, sıktığı dişleri arasından "Düzgün konuş." diye tısladı. Taehyung da bir kaza çıkmaması için elini onun göğsüne atıp geri çekilmesini sağladı.

"Devam et Bogum, ve hızlıca sadede gel. Gereksiz kısımları duymak istemiyorum."

Taehyung çattığı kaşları arasından konuştuğunda Jungkook'un şaşkın suratı kendisine döndü; fakat ne Yugyeom'un sevgilisine olan güveni, ne Jungkook'un betasını koruması, ne de başka bir şey şu an Taehyung'un umurunda değildi. Tek istediği Bogum'un suçunu itiraf etmesiydi.

𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔Where stories live. Discover now