7

8.1K 710 158
                                    

Taehyung 'Jisoo' yazısına tıklarken oldukça gergindi, muhtemelen birazdan Jeon'ların evine doğru yola çıkacaktı ve o sikik alfayı yeniden görecekti.

Telefon birkaç çalışın ardından açıldığında Taehyung güzel sesli kızın "Omega!" diye bağırdığını duyup hafifçe kıkırdadı.

"Selam Jisoo. Şey, arayabileceğimi söylemiştin, umarım rahatsız etmiyorumdur."

Kızın kıkırtısı kulaklarına dolunca kocaman sırıtmaya başladı.

"Rahatsız etmek diyor ya, gerçekten yiyeceğim seni! Tabii ki rahatsız etmiyorsun, annem ve Yugyeom'la boş boş oturuyoruz- ah! Bak ne diyeceğim, sen de gelsene! Beraber boş boş otururuz."

Taehyung dudaklarını dişlemeye başlayıp gergince yerinde kıpırdandı. Alfanın orada olmadığını duymak rahatlamasına neden olmuştu fakat Yugyeom denen kişiliğin o küçük beta olduğuna emindi ve onu görmek istemiyordu. Deli gibi itiraz etmek istese de annesinin delici bakışlarıyla karşılaşıp yutkundu.

"Ben de bunun için aramıştım. Ehm, şey, yarın akşam eğer uygunsanız annem sizi yemeğe bekliyor. Anneni özlemiş de. Ama uygun değilseniz de hiç sıkıntı değil yani- ah!"

Annesi tarafından ayağına yediği tekme yüzünden acıyla inlediğinde Jisoo'nun neşeli sesi yeniden telefona dönmesine sebep oldu.

"Annem annenle konuşmak istiyormuş, telefonu hoparlöre alabilir misin lütfen?"

Jisoo'nun onu göremeyeceğinin farkında olmayarak başını aşağı yukarı salladı ve telefonu hoparlöre aldı.

"Taehee, merhaba! Ben Minseo!"

"Merhaba Minseo! Tanrı'm, sesini duymayalı yıllar olmuş... Nasılsın?"

Taehyung annesinin abartılı tepkilerine göz devirirken bir şey dememek için dudaklarını birbirine bastırdı. Evleri o kadar da uzak değildi, istedikleri zaman gidip birbirlerini görebilirlerdi.

"İyiyim tatlım, çok iyiyim. Yemek işini duydum ve yarın akşam siz bize gelmeye ne dersiniz? ilk biz misafir edelim sizi, hm?"

Minseo'nun yumuşak sesi kulaklarına dolduğunda Taehyung başını hızlı hızlı iki yana sallamaya başladı. Jungkook'un evine tekrar gitmek mi? Asla!

"Olur tatlım, tabii ki olur. O zaman yarın akşam sizdeyiz, kendine iyi bak!"

Annesi Taehyung'u takmayarak konuştuğunda Taehyung hemen içinden bahaneler üretmeye başlamıştı.

Karnım ağrıyor? Kızışma dönemindeyim? Kalbim durdu? Beynim patladı?

"Hiç boşuna güzel beynini yorma oğlum, yarın o yemeğe geliyorsun. Hatta git şimdi üzerine giyecek güzel bir şeyler seç."

*******

Taehyung, tedirgin bir şekilde, karşısında oturan betayı umursamamaya çalışarak çatalında duran domatesi ağzına tıktı. Betanın yan tarafında oturan alfanın da bakışlarını ara ara üzerinde hissetse de aldırmamaya çalışıyordu. Zaten farkettiği kadarıyla alfa genel olarak eşi olacak betayı izliyordu.

Jungkook gergince yerinde kıpırdanmaya başladığında Taehyung aklına gelen şeyin olmamasını dileyerek çaktırmadan masanın altına baktı. Ve tabii ki de hiç bakmamış olmayı diledi çünkü Yugyeom'un eli alfanın pantolonunun içine girmiş, yüksek ihtimalle penisinde ileri geri hareket ediyordu. Taehyung yüzünü buruşturarak yemeğine döndüğünde alfa elini betanın koluna atıp onu durdurdu ve uyarıcı bakışlarını kahverengi gözlerle buluşturdu.

Taehyung gözlerini devirmemek için kendini zor tutup yemeğine döndü, fakat tüm iştahı kaçmıştı. Elindeki çatalı masaya geri bırakmak istediğinde parmakları bollaştı ve o daha ne olduğunu anlayamadan salça soslu çatal beyaz kazağına düştü.

"Yaa."

Üzüntüyle kazağına bakarken Jisoo eliyle onun sırtını sıvazladı. "Jungkook'un odasından bir şeyler alabilirsin, değil mi Jungkook?"

Taehyung elindeki peçeteyle kazağındaki salçayı hızlı hızlı temizlemeye çalışırken "Gerek yok." diye mırıldandı. Alfanın sweatshirtünü yanında getirmişti ve onu bir an önce sahibine geri vermek istiyordu, başka kıyafet almak değil.

"Hadi Tae, uzatma."

Taehyung başını ısrarla iki yana salladı. "Gerek yok, gerçekten."

Jisoo Taehyung'un ısrarcı tavrının farkına varıp daha fazla üstelememeye karar verdi ve başını sallayıp yemeğine döndü.

"Jungkook ve ben de en yakın zamanda mühürlenmeyi düşünüyoruz. Değil mi hayatım?"

Yugyeom, Jungkook'un elini sımsıkı tutup söylendiğinde Jungkook da ona bakıp gülümsedi ve başını aşağı yukarı salladı. "Aynen."

Mühürleyecek olsa çoktan mühürlerdi, diye düşünmeden edemedi Taehyung. Fakat daha sonra saçmaladığını farkedip başını iki yana salladı. Eşi olacak adam kendisini bulmadığı için başkalarını kıskanamazdı, bu hiç doğru değildi.

"Taehyung, tatlım, lütfen şu üzerindeki kazağı çıkarır mısın? Bembeyaz şeyin üzerinde duran o kırmızı leke çok dikkatimi dağıtıyor."

Minseo gülümseyerek konuştuğunda Taehyung konunun nasıl yeniden kazağına geldiğini anlayamadı, fakat itiraz etmek için her zaman hazırdı.

"Bence buna hiç gerek-"

"Taehyung, oğlum hadi." Babasının otoriter sesi kulaklarına dolduğunda omuzlarını düşürerek ayağa kalktı.

"Jungkook tatlım, Taehyung'a bir şeyler ödünç verebilir misin, lütfen?"

Jisoo yüzünde imalı bir gülümsemeyle Jungkook'a bakarken Jungkook gözlerini devirerek ayağa kalktı ve önden önden yürümeye başladı. Taehyung da çekingen bir şekilde onu takip etmeye başladı.

Jungkook'un odasına girdiklerinde Taehyung burnuna dolan tanıdık kokuyla afalladı, fakat kendini zorlayarak o anları düşünmemeye çalıştı.

"Bir şey vermene gerek yok, senin sweatshirtünü yanımda getirmiştim zaten. Yine geri veremeyeceğim gibi duruyor."

Mahcup bir ifadeyle Jungkook'a bakarken Jungkook kaşlarını çatıp ona döndü. "Geri getirmemeni söylediğimi hatırlıyorum?"

Duyduğu sert ses güçlükle yutkunmasına neden olurken "Üzgünüm." diye mırıldandı Taehyung. Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki kendisi bile duymakta zorlanmıştı, fakat saniyeler içinde dibinde biten alfa duyan tek kişinin kendisi olmadığını gösteriyordu.

Alfanın büyük parmakları Taehyung'un çenesini kavrayıp başını nazikçe yukarı kaldırdı. "Şimdi bu odadan çıkacağım, sen de o sweatshirtü minik bedenine geçirip arkamdan aşağı ineceksin. Ve bir daha asla ama asla bana geri vermeye çalışmayacaksın. Anlaştık mı?"

Taehyung, bir kez daha güçlükle yutkunarak başını aşağı yukarı salladı ve bakışlarını ürkekçe alfanın koyulaşmış yeşilleriyle birleştirdi.

Yeşilleriyle.

Yeşilleriyle

Anlamlandıramadıkları bir duygu ikisinin de etrafını sardığında alfa hızla geri çekildi ve odadan çıktı. Taehyung dudakları aralık bir şekilde ayakta dikilmeye devam ederken beynini susturmaya çalışıyordu, fakat o kelime aklına girmişti bir kere.

Ne kadar çabalarsa çabalasın olmadı. O gece o kelime belki de binlerce defa beyninde yankılandı.

Yeşilleriyle.

𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin