18

7.2K 598 78
                                    

Taehyung her zamanki gibi kendisine uzun gelen hoodiesinin kollarıyla oynarken başı aşağı eğikti. Jungkook'la beraber içinde oturdukları araba sallanıp duruyordu, fakat Taehyung bir an olsun başını kaldırıp etrafa bakmıyordu.

İçten içe hâlâ az önce yaptığı şeyin utancını yaşıyordu. Resmen Jungkook'u öpmek istemişti ve alfa onu reddetmişti. Bunu düşündüğü her an ağlayası geliyordu fakat daha sonra aklına hâlâ kilit altında duran Bogum'u getirip utancının üzerini sinirle kapatıyordu.

Yutkunarak başını sol tarafa çevirdiğinde Jungkook'un arabayı sürerken dikkatli bir şekilde yolu incelediğini gördü. Yolcu koltuğunda çaktırmamaya çalışarak hafifçe Jungkook'a doğru döndü ve sırtını kapıya yaslayarak alfayı izlemeye başladı.

Daha birkaç ay önce bu arabanın içinde alfayla ne durumda oldukları aklına gelince hafifçe güldü. Gerçi şu an çok daha kötü bir durumdaydı ama...

"Neye bakıyorsun?" Jungkook gülerek anahtarı kontaktan çıkardı. "Geldik hadi, in arabadan."

Taehyung kendine gelmek ister gibi başını hızlı hızlı iki yana salladı ve arabadan indi. Kapıyı kapatır kapatmaz başını kaldırıp etrafa baktı.

Arabanın üzerinde durduğu yolun iki yanı neredeyse omeganın boyu kadar olan ayçiçekleriyle doluydu. Güneş batmak üzere, yeryüzüne biraz daha yakında duruyordu. Ufuk mor ve mavi renklere bürünmüştü. Çiçekler öyle güzel kokuyordu ki Taehyung içine derin bir nefes çekmeden edemedi. Ardından hemen gözleri doldu ve yan tarafında Jungkook'un varlığını hissedip ona doğru döndü.

Alfanın büyük eli öne doğru uzanmış, omeganın minik elini kavramak için bekliyordu.

Taehyung dudakları hafifçe aralanmış bir şekilde Jungkook'un suratına bakınca Jungkook rahat bir şekilde gülümsedi. Kendisinden beklenilmeyecek derecede yumuşak bir sesle "Gel." diye fısıldadı, ardından çenesiyle elini işaret etti.

Taehyung ise tereddüt etse de kendisine uzatılan eli tuttu ve alfanın onu uzun ayçiçeklerinin arasına sürüklemesine izin verdi.

Tereddüt etmesinin sebebi alfa değil, kendisiydi. Aylarca rüyalarına giren o yerde, rüyalarını güzelleştiren o alfayla aynı havayı soluyup sakin kalabilir miydi bilmiyordu.

Jungkook onu birkaç saniye boyunca sürükledi, ardından ayçiçeklerinin budanmış olduğu bir boşlukta durdu. Yalnızca küçük küçük çıkmış çimlerin olduğu ayçiçeksiz yer nereden bakılsa en fazla dört metrekareydi.

Taehyung etrafında her yeri kaplayan ayçiçeklerini incelerken arkasından alfanın odunsu kokusunu alınca hemen o tarafa döndü. Heyecandan ayakları birbirine karışınca yalpaladı, ardından alfanın güçlü kolları hızla beline sarıldı.

Vücutları birleşince elleri istemsizce alfanın göğsünün üzerinde durdu. Alfanın bir eli belinden sırtına kaydı, ardından omegayı yavaş yavaş geriye doğru yatırmaya başladı. Bunun üzerine Taehyung ne olduğunu anlayamadan korkuyla ellerini Jungkook'un boynuna sardı, vücudunu da iyice onunkine yapıştırdı.

Belini yay gibi gerdiği sırada sırtı yumuşak bir şekilde çimlerle buluştu, ardından o da rahat bir nefes verdi.

Jungkook'un burnu yeniden kendisininkine temas etmeye başlayınca derin derin nefesler almaya başladı, göz kapakları yeniden kapanmak istiyordu.

"Jung-ah..."

Jungkook omeganın ismindeki son kısmı derin bir nefes vererek söylediğinde Taehyung nereden cesaret aldığını bilmeden onun boynundaki kollarının tutuşunu sıkılaştırdı.

𝑺𝒖𝒏𝒇𝒍𝒐𝒘𝒆𝒓𝒔&𝑲𝒊𝒔𝒔𝒆𝒔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin