Bölüm 11; Hedef

682 117 145
                                    

2K okunma için çok teşekkür ederim. Ficimi okuyan herkese minnettarım. Çok güzel büyüyor, inanması zor ama gerçek 🥺

+50 oy sınırı ve +125 yorum sınırı. İyi okumalar.
🗡

Uykumun en hafif olduğu zamanda homurdanarak diğer tarafa dönerken belimin üstünde ağır bir şeyler hissetmiştim. Yüzümü yattığım yerde daha iyi bir uyku çekebilmek için yastığa sürttüğümde burnuma ulaşan tanıdık bir koku hissettim. Aromatik meyveli ve ferahlatıcı kokuyu derince içime çektiğimde kaşlarımı çattım.

Neden bu koku burun deliklerimi işgal edip beni yavaşça esir almıştı bunu anlamaya çalışırken kulağımın hemen arkasında bir homurtu duymuş saçlarıma sürtünen bir şey hissederken bacaklarımın hemen üstünde koca bir ağırlık oluşmuştu.

Kaşlarım daha fazla çatılırken birkaç homurtu bıraktım dudaklarımın arasından yan dönmeye çalıştım ama başarısız oldum.

Sonunda beynim yavaşça uykudan uyanıp gözlerimi irice açmamı sağladığında belimde gevşek olmayacak şekilde bana sarılan kaslı bir kol ve bacaklarımın üstüne atılan kaslı bacağı olduğunu anlamıştım. Bunu yapan kişi de Jeon Jungkook'dan başkası değildi.

Kıpırdanmak istedim, onu uyandırmak ve neden aynı yatakta yattığımızı sinirle sormak istedim ama gece hatırladığım görüntüler zihnime dolarken yavaşça iç çektim. Gerçekten neden şimdi olmak zorundaydı ki? Onun karşısında bütün duvarlarımı yıkmıştım. Şimdide içeri girmesini izliyordum resmen.

Sakince kalakaldım olduğum yerde. Ellerim ikimizin arasında sıkışmıştı. Yüzüm onun boynu arasındaydı. Çenesi hemen başımın üstündeydi. Kalbim bu durum yüzünden hızla atarken kendi kendime sinirle içimden söylendim.

'Buradan Jungkook uyanmadan çıkmam lazım.'

İlk önce ellerimi kurtarmaya çalıştım. Dikkatli ve yavaştım ama herhangi bir gelişme kazanamadım. Sonunda bizi uyandırmak için telefonundan çalan alarm bütün odayı doldurduğunda iç çektim. Evet gerçekten tam zamanında.

Uyanmaması benim daha çok sıkıntı çekmeme neden olurken onu kendi ellerimle uyandırıp bu görüntümüzü görmesine izin vermekten başka çarem yoktu. Bacaklarım ağrımaya başlamıştı üstüme atılan ağır kaslı bacakları yüzünden.

"Jungkook, uyan." dediğimde ortaya birkaç homurtu bırakıp çenesini başıma sürtmeye devam etti. Belimdeki eli sıklaşarak beni kendine daha çok bastırdığında sinirle nefes alıp verdim ama yine de dün akşam yaptığı yardımlar için sakin olmaya çalışarak tekrar nazikçe seslenmeye çalıştım.

"Jungkook, alarmın çalıyor. İşe gitmemiz lazım. Uyanmalısın." dediğimde Jungkook'dan yine birkaç homurtu geldi ama herhangi bir kıpırtı olmadı. Nefesim her konuştuğumda onun boynuna değerken onun beyaz çıplak boynuna bakarken yutkundum. Neden ona bu kadar yakın olmak zorundaydım ki?

"Jungkook, uyan artık!" diyerek sinirle tısladığımda belime sarılı eli benden ayrılıp bacağı üstümden kalkarken rahatlıkla nefes alacağım sırada kıkırdamasını duydum.

Sinirle bakan gözlerim onu bulduğunda yatakta sırtüstü yatıp tavana bakarak kahkaha atan bedeni görmek sinirle gözlerimi devirerek konuşmama neden olmuştu.

"Yani bunca zamandır uyanıktın ama uyuyor numarası mı yaptın? Tanrı aşkına tek derdin eğlenmek ve bana bulaşmak!" dediğimde sinirime hakim olamadan söylenmiştim bunları ama o sanki bu dediklerime hiç alınmamış gibi gülmeye devam ederken mırıldanmıştı en sonunda gülüşleri durduğunda.

Crime Scene - KookMin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin