🌠 1 🌠

2.1K 96 91
                                    

Merhaba!
İlk kurgum ile karşınızdayım. Aslında uzun zamandır aklımdaydı bu kurgu ancak yazmayı pek düşünmemiştim açıkçası.
Ancak bugün başlamaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz💞

"Hey Kang Da-Som, borçlarının hepsi bitmedi. 1 Milyon won daha ödemen gerek."

"Ah hadi ama! Nasıl ödeyeceğim? Biraz merhamet et."

"Umurumda değil. O para bir şekilde bana gelecek."

Bana sert bir ses tonuyla cevap vermişti. Ona biraz üzgün bakışlarla baktım. Ancak o beni umursuyor gibi durmuyordu. Her zamanki gibi taktığı siyah maskesi onu rahatsız ediyor gibiydi. Maskesinin iplerini düzeltti çıkarmadan. Onu daha önce hiç maskesiz görmemiştim. Onu tanımamam içindi bu sanırım.

Aman çok da umurumda senin yüzün.

Yüzümü astım ve somurtmaya başladım.

Bana bakmadan yanımdan geçip gitti. Yutkundum. 1 Milyon won'u nasıl ödeyecektim? Tanrım, önceki hayatımda vatana ihanet falan mı ettim ben? Hayatım neden böyle?

Bir anlığına arkasını döndü. Ona dil çıkardım. Gözlerini kocaman açtı ve bana doğru yürümeye başladı.

"Kang Da-Som! Seni serseri!"

Elimden geldiğince koşmaya başladım. O piç kurusu beni yakalarsa canımı okur!

Bu arada, ben Kang Da-Som. 22 yaşındayım. Bir pastanede çalışıyorum. Babamın borçlarını ödüyorum. Kendisi çok kumarbaz bir adamdı, geçen sene ölünce tüm borçları bana kaldı. Annem teyzem ile beraber kalıyor çünkü o hasta ve hem babamın borçlarını ödemekte hem de anneme bakmakta çok zorlanıyordum. Bunu fark eden teyzem onu yanına aldı.

Bugün pastanenin yeni sahibi gelecekti. Ve benim uğraştığım şeye bak...

"Seni yakalarsam bir güzel tekmeleyeceğim!"

Ah, nedir bu adamdaki kıç sevdası?

Sırt çantamı tuta tuta koşarken bir yandan arkama bakıyordum. Ne aptal bir kızdım ben böyle? Ne diye bulaşırsın ki bir çete üyesine?

Bir anda kornanın çalmasıyla hızla önüme döndüm ve aniden kendimi kenara attım. Bana az kalsın araba çarpıyordu! Kalbim hızla atarken nefes alış verişlerim düzensizdi. Yutkunamıyordum bile. Kafamın arkası acıyordu çünkü kafamı yere çarpmıştım. Kanadığına emindim. Yerde uzanmış şokla arabaya bakarken araba durdu ve içinden benim yaşlarımda genç ve süper yakışıklı biri çıktı.

Hafif uzun siyah saçları, orantılı yüzü, uzun boyu, mükemmel fiziği ile her kızı kendine hayran bırakan cinsten bir erkekti. Hani şu oyuncular gibi.

Acaba bayılmış gibi mi yapsam? Ya da ağlasam? Birazcık drama queen olmanın bir zararı olmaz.

Ancak tuhaf bir şey vardı. Onu görür görmez içime bir hüzün dolmuştu. Sanki onu yıllardır görmüyormuş ve çok özlemiş gibiydim. Ama onu hayatımda ilk kez gördüğüme emindim. 

Önümde eğildi ve çekici bir sesle konuştu,
"İyi misiniz?"

Evet, sayende demek istedim ama başımı vurmanın etkisiyle mi, yoksa çocuğun yakışıklılığının etkisiyle mi bilinmez gözüme bir ağırlık çöktü. Hayır, hayır bu kesinlikle bir oyun değildi. Gerçekten ruhum çekilmiş gibi hissediyordum. Gittikçe içimde bir şey büyüyordu sanki. Bir ışık gibi. Kusma hissi artarken pes edip gözlerimi kapattım.

...

Birden kendime geldim. Ancak... bekle.
Dur biraz, hastanede miyim?

𝑂ℎ 𝑀𝑦 𝑃𝑟𝑖𝑛𝑐𝑒!/ʜᴡᴀɴɢ ʜʏᴜɴᴊɪɴOù les histoires vivent. Découvrez maintenant