🌠5🌠

923 82 300
                                    

"Bu yerdeki yabani otlar gün batımına kadar temizlenecek, anladın mı?" Dedi Saray Hanımı.

Bugün bu kadın gerçekten kelimenin tam anlamıyla pestilimi çıkarmıştı. Ya bu kadar hizmetçi var bu sarayda, nasıl tüm gün bu işler bitmez?

"Anladım." Dedim ve önüme sepeti koyarak yabani otları koparmaya başladım.

Aslında bu zaman yolculuğu olayına çabuk uyum sağlamıştım. Çünkü sonuçta her halükarda burası çok daha iyiydi. Tamam burada bir hizmetçi olabilirdim ancak en azından her gün iş yerime ve kapıma gelip benden borcun kalanını isteyen çete üyeleri, 1 milyon won borcum, gece gündüz servis yapmak ve insanların sürekli çalışanları azarladığı bir pastanede çalışmak, kira, elektrik ve su faturaları derdi ve geçindirmek zorunda olduğum bir evim yoktu.

Burada tüm gün ot da toplasam, yemek de yapsam veya çamaşır falan da yıkasam buradaki yaşam daha kolaydı. Bunu asla inkar edemezdim. Bu yüzden tüm gün oturup buraya nasıl geldiğimi veya neden geldiğimi düşünüp kafayı yemek yerine uyum sağlayıp yaşamaya çalışacaktım. Ayrıca çoktan bu hizmetçilik işine alışmıştım. E bi zahmet Do-Sam. 5 gün oldu burada çalışmaya başlayalı. 5!

Ben otları temizlemeye devam ederken biri başımda dikildi.

"Acaba burada oturmam mümkün mü? Yani eğer işinize engel olmayacaksam tabii."

Kafamı kaldırıp yanımdaki kişiye baktım. Çok güzel, benim yaşlarımda bir kızdı. Gerçekten çok güzeldi. Benim geldiğim zamanda falan olsaydı büyük ihtimalle her gün eğlence şirketlerinden onlarca kart alırdı.  Ama gerçekten, bir idol kadar güzeldi.

"Tabii." Dedim ve otları temizlemeye devam ettim.

Dediğini yapıp oturdu. Pek bir bilgim yoktu bu konularda ama sanırım soylu biriydi. Üzerindeki kıyafet, saç stili falan hepsi, çok zengin ve soylu bir aileden geldiği belli ediyordu.

Acaba neden burada bekliyordu?

"Ah, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Ae-Cha." Dedi bana tatlı tatlı gülümseyerek.

"Kang Da-Som." Dedim bende.

Başını hafifçe eğdi. Güzel olmasının yanında tatlı bir kızdı da.

Biraz zaman geçti. Sanırım o sıkılmış olmalıydı ki önündeki yabani otları sepete atıyordu o da.

"Teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek.

Tam bu anda Saray Hanımı geldi.

"Ah, Hanımefendi! Neden buradasınız? Hey, Do-Sam. Nasıl başbakanın kızına iş yaptırırsın? Başbakan bunu duyarsa ne olur biliyor musun!?"

Tanrım, bu kadın... şaka yapıyor olmalı. Evet evet ağzımı bozmayacağım.

"Hayır hayır. Buraya oturmayı ve ona yardım etmeyi ben istedim. Onun bir suçu yok." Dedi Ae-Cha.

"Pekala hanımefendi."

"Ben babamın yanına gidiyorum." Ayağa kalktı ve sarayın kapısından içeri girdi.

O gerçekten havalıydı.

***

Otlar sonunda bitmişti. Bitkince ayağa kalktım ancak saray hanımı dibimde bitti.

Tanrım, sanki sürekli beni izliyor.

"O otları yakması için Dan-Bi'ye götür. Sonra da 6. Prens Felix'in odasını temizle. Kendisi bizzat senin temizlemeni istedi."

𝑂ℎ 𝑀𝑦 𝑃𝑟𝑖𝑛𝑐𝑒!/ʜᴡᴀɴɢ ʜʏᴜɴᴊɪɴWhere stories live. Discover now