🌠12🌠

810 70 46
                                    

Kang Da-Som'dan;

Gerçekten şu anda Jeongin'i boğarak öldürmek istiyordum. Neden her şeye bu kadar karışmak zorunda ki?

Seungmin keyifli bir şekilde sırıttı.

"Olur tabii."

Ne diyor bu? Olur tabii de ne demek?

"Ama gerçek bir nişan değil. Oyun." Dedi Jeongin ekleyerek.

"Tüh."

"Ee ne diyorsun ağabey?"

"Acaba ona ben mi karar versem? Ne dersiniz?" Dedim en sonunda dayanamayarak.

Şaka gibi ama gerçekten ya.

"Neden? Sen istemiyor musun?" Prens Seungmin yüzüme doğru eğilip iyice yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

Bu adam... Ne yaptığını zannediyordu? Neden yüzlerimiz bu kadar yakındı?

Hyunjin güçlü bir şekilde öksürerek dikkatleri kendi üzerine çekti. Hepimiz ona bakarken Jeongin Hyunjin'in kollarından tutup onu sarstı.

"Ağabey, iyi misin? Ne oldu, neden öksürüyorsun?"

"İyiyim." Dedi o da sadece.

Bende bunu fırsat bilerek hızla geriye doğru üç adım atarak Seungmin'den uzaklaştım.

Ancak Seungmin bunu fark etmedi. Çünkü kaşlarını çatmış, Hyunjin'e bakıyordu.

Bu biraz garipti.

Bir anlık kimse konuşmadı. Sessizlik tuhaf hissettiriyordu.

Bu sessizliği Jeongin'in sesi böldü.

"Öyleyse Da-Som karar versin. Prenslerden hangisini istersin Da-Som?"

Lisedeki matematik öğretmenimin kolay dediği soruya benziyor. Ben buna şimdi nasıl cevap vereyim?

"Ben..."

Seungmin yüzüme umutla bakarken Hyunjin başka bir yere bakıyordu. Hyunjin'i çok isterdim ama bunu yapmam tam bir maniaclik olurdu.

Bekle, neydi bu? Pazardan meyve mi seçiyorum? Bende iyice aklımı kaçırdım.

"Hiçbirini." Dedim.

"O zaman saraydan çıkmayı unut." Dedi Jeongin.

"Ne? Saraydan mı çıkacaksın? Ama neden? Nereye gideceksin? Kalacak yerin var mı? Ailenin yanına mı gideceksin? Ailen nerede? Beni onlarla tanıştırır mısın?"

Seungmin'in arkası gelmeyen sorularına cevap düşünürken aklıma birdenbire annem geldi.

Onu gerçekten çok özlemiştim. Acaba ne yapıyordu? Nasıldı?
Hastalığı ne durumdaydı? Keşke onu görebilsem. Ona şu anda sarılabilmeyi o kadar çok isterdim ki...

"Başka şansın yok Da-Som." Galiba Jeongin, ben ve Seungmin'i yakınlaştırmaya yemin etmişti.

Haklıydı. Başka şansım yoktu. O halde ne yapacaktım? Aslında o kadar da kötü olmayabilir. Sonuçta gerçek bir nişan değil, sahte. İşin sonunda hiçbirini görmeyeceğim ve gerçekten artık daha iyi bir hayat yaşayacaktım. Bundan kesinlikle emindim.

"Peki."

"Ne peki? Neye peki dedin?" Dedi Hyunjin bana endişeli bir sesle.

"Nişanlı rolüne. Ama sadece buradan çıkana kadar. Herkese öyle söyleyip saray hizmetçisi olmayı bıraktıktan sonra ben gideceğim. İnsanlara arkamdan istediğinizi söyleyebilirsiniz. Umurumda değil."

𝑂ℎ 𝑀𝑦 𝑃𝑟𝑖𝑛𝑐𝑒!/ʜᴡᴀɴɢ ʜʏᴜɴᴊɪɴWhere stories live. Discover now