22. Bölüm

5.1K 342 101
                                    

Başlayalım..

Üniversite yaşamımı en güzel üç kelime açıklardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üniversite yaşamımı en güzel üç kelime açıklardı.. genciz, güzeliz, yaşarız.. Ama bunları sadece Gülce ile güzelleşiyordu. O yoksa ne anlamı vardı? En basiti, sınav zamanı gelene kadar saatlerce gezer sonra ise yurda geç kalırdık. Kapıdaki görevli her seferinde bizi bir daha almayacağını söylese de Gülce'nin paha biçilemez çenesi tüm kapıları ardına kadar açardı.

Sınav zamanı vizeler.. finallere zaman gelince ikimizde adeta birbirimize küsüyorduk. İkimizin de hedefleri vardı. Ben her ne kadar derece yapamasam da iyi bir yüzdelikle bitirmiştim üniversiteyi. Ama Gülce birincilikle taçlandırmıştı bu başarısını. Bir şey olacaksa en mükemmeli olsun dedi hep. Sonra iş hayatına atıldık. Ben küçük sevimli bir yerde veterinerlik yapıyordum. Oysa ünlü bir yazılım şirketinde mühendis olarak işe başlamıştı.

İşini o kadar seviyordu ki eve her geldiğinde büyük gözlüklerini takıp kendi kendine kodla yazıyordu. Ama çok korkaktı bir andan da. Ya işimi kaybedersem korkusu. Tıpkı babası gibi. Hüseyin amca gaziydi. İşinde çok iyi bir subaydı. Ama gittiği görev yerinde bombalı saldırı olmuştu. Hatrım da kaldığı kadar çok sert bir adam olduğunu hatırlıyorum. Ama ruhunda açılan yaralarınu dindirmiş melek bir adam olarak bırakmıştı. Ruhunda açılmamıştı bu yaralar sadece bedeninde de bir izi vardı. Karnında derin bir çizgi mıh gibi kazınmıştı.

Gülce bundan çok korkardı yaralanmaktan. En küçük bir yarada oturup saatlerce ağlayabilirdi.. Peki şimdi ne yapıyordu? Vücudunda bu kadar yara varken ne yapıyordu? Bedeni nasıl taşırdı ki bu kadar acıyı?

Gözlerim bu sefer kollarını bana sarmış usul usul uyuyan adama değdi. O gün bizi kimsenin görmemesini o sağlamış. Hiç gücü kalmamasına rağmen beni korumak için gücünü son demine kadar kullanmış. Belki bunu yapmasa Gülce burada olabilirdi. Belki.. Ama Acar'a da kızamıyordum.

O da sevdiğini korumak istemişti. Heleki o günden sonra tam 2 hafta uyanmadı. Başında bekledim hiç kalkmadan. Kraliçe bile ben uyuya kalınca odaya girip gizli gizli izlemişti onu. En sonunda bir gün kollarımı ona dolayıp kalbinin üzerine kafamı koyunca uyanmıştı. Ama hala uyuryor numarası yapmaya devam etmişti. Kalbinin hızlı hızlı atmasından anlamıştım uyandığını.

Ellerimle sırtında ritim tutarak hafif hafif tıpışladım onu. Bazen bir çocuktan farksız oluyordu. Gece benim yüzümden uyuyamadığını ima etmiş sonrada benim cezalandırması gerektiği gibi bir çok şey saçmalamış en sonunda da bu hale gelmiştik. Şimdi o mışıl mışıl uyuyor bense onun uyanmasını bekliyordum.

''uff'' dudaklarımdan kendi kendiliğine çıkmıştı iki harf. Gerçekten sıkılmıştım. Acar beni umursamayıp daha çok üzerime abandı. Dışarıdan bir bakılsa sadece kafam görünür kıvamdaydı. ''Acar yetmez mi cezam?'' Burnunu boynuma sürtüp mızmızlandı. ''Hayır.''

''Neyin peşindesin? Beni tamamen yatağın içine filan mı sokmak istiyorsun?'' Gözleri hızla beni buldu. Bu serseri bakışlarına göz devirdim. Son günlerde gerçekten çok arsızlaşmıştı. Süreli bel altı imamalar da bulunup duruyordu. ''Yatağa değil kendi içime sokmak istiyorum seni. Hem ne güzel kocaman bir yerde rahatça yaşarsın.'' Sanki bu dediğine beni inandırmak ister gibi kafasını aşağıya yukarıya salladı.

Vampir'in Kraliçesi (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin