35. Bölüm

2.8K 214 95
                                    

#korkunç esaret#

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

#korkunç esaret#


Kulağımda çalan şarkılar birbirine karışmış ve ahengini kaybetmişti. Artık birbirlerini tamamlamıyor aksine acı bir senfoni oluşturuyorlardı. Bu acıyı hisseden kulağım cayır cayır yanıyor ve acısını hafifletmek için uğuldanmaya başlamıştı kendi kendine.

Kısacası tek acı çeken kalbim olmamıştı. Buna kulaklarım, ellerim, gözlerim hatta ve hatta kirpik uçlarım eşlik etmekten geri kalmıyordu ona.

'Biz acı çekiyoruz!' diye bas bas bağırıyorlardı.

Ama her ağrıma ve çektiğim sancılarıma rağmen iradem ile sınanıyorum. Her şey bitmişti sanki. Ondan mıydı bu saçmalık? Yoksa iradem gerçekten benim elimde değil miydi?

İrade, irade diyen adam şimdi karşıma geçmiş sırıtarak beni izliyordu. Bende ona onun gibi karşılık veriyordum. Tek fark ben sırıtmıyordum.

Karşılığı ne olursa olsun bu soğuk savaş benim için hiçte yolunda gitmiyordu. Tren raylarından kurtulmuş rampadan aşağıya uçalı çok oluyordu.

"Neden şimdi geldin?"

Boğazımda düğümlenen soru bu kez ağzımdan doğru çıkmıştı. Ona hep neden geldin derken bu sefer neden şimdi geldiğini sormuştum.

"Eğer önceden gelsen anneni kurtarabilirdin. Ama gelmedin," dedim tane tane. Onun yüzündeki sırıtma an be an yok oldu. Gözleri halının üzerine düştü. Yüz çizgileri tamamen düz bir hal aldığından şuan nasıl bir duygu içerisinde olduğunu kestiremiyordum.

"Ben onu zaten kurtardım," dedi. Durgun sesi, cızırtılı bir şekilde benim kulaklarıma ilişti. "Onu öldürdün. Bu kurtuluş değil," dedim kendimden emince. Ama o bana itiraz edip kafasını 'hayır' dercesine salladı.

"Onun tek kurtuluşu buydu. Ve o da bunu istedi. Ben annemi özgür bıraktım."

Bilerek beklemişti. Babası kollarında can verirken bile annesi için bilerek beklemişti. O son kez annesini seçmiş ve onu kurtarmıştı. Kendisi ve kardeşlerini feda ederek.

Ve kraliçe beni kullanmıştı. Özgürlüğü için. Ben de ona kendi ayaklarımla gitmiştim. Ona her şeyi altın tepside sunulmuştum.

"Özür dilerim." Duydu mu emin değildim. Çünkü en küçük bir hareketlenme olmadı vücudunda. Başı önünde sadece yeri izledi. Oysa duyduğundan emindim. Sadece bir suçlu arıyordu. Ve ben onun için biçilmiş kaftandım. Ellerimle destek aldığım koltuğu avuçlarımın arasında ezdim. Tırnaklarımın kökleri acıyla sızladı.

"Dileme. Bazı özürlerin affı olmaz. Bazı özürler ise dilenmeye layık değillerdir," dedi.

Uzamış saçlarını parmaklarının arasına hapsedip çekiştirdi. Bunu yaparken gözlerime bakıyordu. Kehribar rengi hiç görmediğim kadar garip duruyordu. Her zamanki gibi değildi. Sanki içinde farklı bir renk vardı. Ne siyah, ne mavi nede kırmızı.

Vampir'in Kraliçesi (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin