27. Bölüm

3.2K 232 94
                                    

Okuduğunuz saat

Yayılan büyü
________________________
_________________
___________

'Ben seninim..'

ϑαℳ℘¡ℛ¡ท ƙℛαℒ¡☪ℯ₷¡

Tezgahta sallanan ayaklarım, tezgahın altındaki dolaba çarpıp duruyordu. Yemek tenceresinden gelen fokurdama sesi, tahtaya vurulan bıçağın keskin sesi arasına karışıyordu, 'tak tak' diye işitilen ses. Benim hoşuma gitse de bir başkası duyunca cinnet geçirebilirdi belki de.  Ama yinede alıkoyamıyorudum bunu yapmaktan. Gözlerim itinayla ile karşımdaki bıçağın hareketlerini izliyordu.

"Feda in oradan. Getirme beni yanına," dedi kraliçe bir anne edasıyla. Ayaklarım anında dururken yüzüne aval aval baktım. Bir çok kez yemek yaparken izlemiştim onu. Tıpkı annem gibiydi sadece sıfır beden ve çok alımlıydı.

Ayaklarımı tekrar sallamaya başlayınca kraliçenin gözleri beni buldu. "Canın dayak istiyor sanırım," dedi. Onu aldırmadan omzumu silktim. Belki de istiyordu. Aklım  yerine öyle gelirdi sanırım.  Kim bilir?

Bir anda koluma atılan terlikle ağzımdan bir inleme çıktı. "İn çabuk oradan. Patatesleri soy. Karşında aşçın mı var? Sende yardım edeceksin bana." Gördüğüm en zarif kadının elin de daha yeni bana attığı terliğin eşini sallarken ki görüntüsü kahkaha atmama neden oldu. Benim gülmem ile masanın etrafındaki sandalyelerin birine kurulmuş olan Afşa da bir anda ciddiyetini kaybedip gülmeye başladı.

Kraliçe sert duran ifadesini  ikimizin de güldüğünü görünce sildi ve elindeki terliği yere atıp bizim gibi o da gülmeye başladı. Garipti. Sanki hiç bir şey olmamış gibi. İki arkadaş edinmişim ve onlara yemeğe gelmişim gibi. Ama değildi. Biri kayınvalidem ve bir diğeri de onun pek yakın arkadaşıydı. Ve onlar yaklaşık 2 asırdır yaşıyorlardı.

Yüzümdeki gülümseme solmak istemezcesine büyüdü. Komikti. Komiklerdi. Bir o kadar da eğlenceli. Hep iyi gibiydiler. Ama bir o kadarda birbirlerine kanlı bıçaklı.

"Ama haklıyım ben," dedi kraliçe üste çıkmak istercesine. "Sen hep haklısın zaten kraliçem," dedi Afşa ona destek verircesine ama sesindeki alay ortadaydı. Kraliçe ona göz devirdi. "O zaman Feda patateslerin başına. Afşa sende maydanozları yıka!" Tezgahın üzerinden atlayıp patateslerin yanına gittim. Kraliçe terlik konusunda pek hedef tutturamasa da can acıtıyordu. Sanırım annemden terlik konusunda ders alması gerekiyordu.

"Maydanoza elimi sürmem Eva. Sakın o illeti başıma sarmaya çalışma. " Araların da bir şeymiş gibi bu konu üzerinde çok kavga ettiler. Ama ikisini de umursayacak durumda değildim. Benim için ses olsun diye açılmış bir televizyon gibiydiler.  Kafam çok karışık olmakla beraber yarın evleniyordum. En çokta bu kafamı karıştırıyordu.  İçimdeki garip heyecan bazı duyguların esiri olmuş gibiydi. Elimdeki patatesi ince ince soymaya çalıştım.

''Feda, kızım sana bir şey söyleyeceğim,'' diyen kraliçeyi bir anda duymam yüzünden bıçak derimden içeri kaydı. Hissettiğim acıyla ağzımdan bir inleme kaçtı. Elimi sıkınca kanlar tüm elimi kaplamaya başladı. Derin kesmiştim. 

Bir anda elime peçete sarılması ile neye uğradığımı şaşırdım. Aynı anda beni ocağın yanına götürmüştü ve etrafa oldukça ağır kokan bir parfüm sıkıyordu. O kadar telaşlıydı ki ne olduğunu tam kavrayamıyordum. ''Sadece bir kesik hemen yıkarım geçer,'' dedim. Aslında derindi ama çokta büyütülecek bir şey değildi. Musluğun yanına gelmişken sertçe kolumu kavrayıp ocağın yanına getirdi beni. ''Suya karışan kan vampirlerin hoşuna gitmez.'' Elimdeki peçeteyi alıp ocaktan çıkan ateşin üzerine attı. Peçete anında alev alırken yanmaya basladı. Gözlerimi oradan alıp kraliceye baktım. Elinde tuttuğu peçeteyi tekrar elimde gezdirdi. 

Vampir'in Kraliçesi (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin