25. Bölüm

4K 303 99
                                    

Bennn geldiiim:)))

İyi geceler yada günaydın artıkın hangi saatte okursunuz bilememm *-*

İyi geceler yada günaydın artıkın hangi saatte okursunuz bilememm *-*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Belki demiştim, oysa. Belki..'

                                                                                            
         


Yürüdüğümüz yol yol değildi. Bir ateş çemberinin içinde hokkabazlık yapıyorduk. Son zamanların en tehlikeli oyunuydu bu. Şüphesiz oyunun adı şeytana ayak uydurmaktı. Şeytan oyunun kartlarını dağıtan kişiydi. Kartlar kraliçe tarafından dağıtılmış ve benle Acar arasında dolanmaya başlamıştı. Oyun şuanda Acar'ın istediği doğrulta da ilerliyordu. Ben bile yenileceğim duygusuna kapılmıştım. Ama bu da oyunun bir parçası değil miydi?

''Biraz daha canlı, lütfen. Bu sizin en özel gününüz olacak.'' Bizi izleyen adamın aynı kelimeleri yüzüncü kez söylemesiyle dudaklarımın arasından bir 'of' nidası çıktı. ''Sıkıldın mı?'' Kendisinin bu durum ölümüne hoşuna gitse de ben inanılmaz yorulmuştum. ''Yoruldum.'' Mızmızlanmam hoşuna gitmiş gibi gülümsedi. Elleri belimi daha çok kavradı. Havalanan bedenim ayaklarımın ayaklarının üzerine basmasıyla yerine sabitlendi. Şuan tamamen onun kontrolünde olan bedenim biraz daha gevşedi. Omuzundaki elimi ensesine kaydırdım. Yaptığım her hareketi dikkatle izliyordu. Bedenime yön vermesi ile rahatlayan bedenim onun yönlendirmesiyle ahenkle süzülüyordu. İstemsiz hoşuma gitti bu durumumuz.

''Odamıza gittiğimizde yorgunluğumuzu almak için çok güzel planlarım var.''Belimdeki eli beni kendine daha çok çekip bedenlerimizi bir araya getirmişken kulağıma fısıldadığı kelimeler ardı ardına çaresizce yutkunmama neden oldu. Karşı koyma kelimesi bana iki gece önce yaşadığım şeylerden sonra çok uzak geliyordu.

Acar... kesinlikle sevilmeyecek bir adam değildi. Sadece bir vampirdi ve beni kaçırmıştı. Bazen aklımdan uçup gidiyordu bu iki şey. Ve ben sadece onunla yaşadığım zamana odaklanıyordum. Mutluydum onunla. Ya da alışkanlığım olmuştu. Her sabah onunla uyanmak, gezmek, kavga etmek.. Bu iyi değildi. Heleki bir yanım ona olan bağlılığına yemin etmiş gibi güvenmek isterken. Ve ben bu yanı kestirip atamıyordum. Yemek yemek gibi bir alışkanlık olmak istiyordu bir de. Sanırım bu benim için iyi olamayan bir haberdi. Kırmızı olan ışıklar çoktan yanmış ve sirenler susmuyordu, kalbimde.

Gözlerim hala gözlerindeyken duygularının tüm geçişlerini izliyordum. Şevkat, tutku, aşk... Olmazsan olur muydu? Vücudundaki bu hoş ama bir o kadar garip olan soğuk hissi başkası karşılayabilir miydi? Sanmıyorum.. Senden sonra emin olamıyorum.

''Yine ormana götürür müsün beni?'' Tekrar gülümsedi. ''Gülce'yi mi özledin?'' Evet, özledim. Ama bu his onu bile gölgede bırakıyor. ''Hayır. Ben sadece seninle zaman geçirmek istiyorum.'' Gözlerindeki hüzünlü ifade giderken yerine parıl parıl parlayan kehribarlara bıraktı. Bazen onun çok iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyordum. Gülümsemesi hep yalan gibiydi. Her ne kadar dudakları kendini yanaklarına doğru itsede gözleri hep hüzünlü bakıyordu. Çok nadir parlardı. İşte o zaman inanılmaz durandudaklarının iki tarafındaki kırışık kırışık duran gamzeleri ortaya çıkardı.

Vampir'in Kraliçesi (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin