II

342 10 1
                                    

༊*·˚. ≪•◦ Beklenti ◦•≫ .ೃ࿐

Sökmüş kablolar.. duman kokusu.. ve o çatlak taban.. çıkışı engelleyen birsürü kayalıklar..öğrenciler bağırdı, yardım için çağırdı. Fakat kimse duymadı. Gizem sessiz biriydi. Korku dolu gözlerle bakmaktan başka birşey yapmadı. Burada sonsuza kadar sıkıştılar. Bunu her hatırladığında gözleri yaşaracak gibiydi. Arkalarından bir ses " Gördüğünüz üç bin derece ısı ve yüksek basınç altındaki etkileşim. Yüksek tesirli bomba " dedi o psikopat öğretmen, bir sandalyenin üstüne çıkıp onlara gülümserken.

" B-bomba mı?.." diye tekrarladı Gizem, emin olabilmek için. Akif öğretmen kafasıyla onayladıktan sonra gene öğrenciler korku içinde bağırmaya başladı. " Bence nefesinizi boşa yormayın, kimsenin sizi duyacak hâli olmadığına eminim " dedi Akif, yine o psikopatlık sırıtması ile. Öğrenciler ondan korkuyordu.. gerçi, kim korkmazdı? Okulu bombalatan ve onları rehineye alan öğretmenden herşey beklenirdi. Çok geçmeden evvel, sınıfa döndüler ve yerlerine geçtiler. O sırada Akif Öğretmen tahtayı ikiye kaydırarak açtı ve içinden akıllı tahtayı çalıştırdı. Bu bölgenin bir krokisini açtı. Nerelerde bomba koyup, koymadığını parmaklarıyla işaret edip anlatıyordu. Sonra bir anlık sınıfa döndü ve " Hiç bu kadar sessiz bir sınıf olduğunuzu bilmiyordum. Derslerde öyle belli olmuyordu da " dedi gülümserken,fakat kimsenin buna gülecek hali yoktu.. sessizlik içinde herkes dinledi. Akıllı tahtayı kapattı ve çekmeceden bir kumaşlı poşet aldı. Sıraları dolaşarak herkesten telefonları topladı. O sırada bir ses " Polis sizi bulmayacak mı sanıyorsun ? Bulunca ne olucak peki? Hepimiz kurtulacağız burdan" dedi o iddialı ses. Tabi, o Ateş'ti. Akif Öğretmen sırıttı ve kendi telefonunu çıkardı. Kendi kendini Yılmaz Komser'e ihbar etmişti.. öğrenciler, onun gerçekten aklını yitirdiğini iddia ediyorlardı. Ama birşey demeden sustular. Akif Öğretmen kendini ihbar ettikten sonra Ateş'e baktı ve " Oldu mu?" dedikten sonra kıkırdadı. Zeytin gözlü o genç, hocaya ciddi birşekilde baktı, ve birşey demedi. Neyse ki derslere başlamaları gerekiyordu.. bir intiharı sorgulayacaklardı. Öğretmen o iki fotoğrafı aldı. Bir fotoğrafta bir amcanın fotoğrafı vardı, diğerin de ise bir küçük oğlan vardı. Onları tahtaya yapıştırdıktan sonra " Aranızda onları tanıyan var mı?" diye soru verdi. Herkes düşündü ve tam olarak onları tanıyan biri yoktu..ta ki Gizem o fotoğrafları görene dek gözleri karardı. Kim olduklarını biliyordu,ya da öyle sanıyordu... ama susmak onun için en iyi karar olmuştu. Akif Öğretmen ise, o genç kızın aslında o resimdeki insanların kim olduklarını bilebileceğini biliyordu, ve kafasını ona çevirdi. " Gizem? Sen tanımıyor musun?" diye sordu gülümserken, o soruyu sorana dek herkes Gizem'den şüphelenmeye başladı ve onun üstüne gittiler..

" Bilmiyorum.." dedi Gizem, ama öğrenciler onun üstüne yürüyünce kendi gözlerini kapattı korkudan. Akif, onları izledi ve kendi kol saatindeki bombayı hazırladı ama herkes bomba patlayacağını anlayarak geri çekilirler. Bunu Gizem'i korumak için yapmıştı.. " Ders başladı, aranızda konuşmak yok!" Dedi bir öfkeyle ve herkes yerine geçtikten sonra, tahtanın karşısına geri döndü Akif. Olanları hatırlamak için kendi aklından bir kez daha Rüya'nın ölümünü gözde geçirdi... Gizem yerine geçince, Akif Öğretmene bazı cevaplar söyledi.. sadece söyleyebilen oydu. Diyerleri sessizlik içinde oturuyordu.

Akif Öğretmen, çok geçmeden tahtaya siyah tahta kalemi ile 'Rüya Örnek'in Ölümüne Aranızdan Kim Sebep oldu?' diye büyük harflerle bir yazı yazdı. 'Aranızdan' kelimesini ise kırmızı kalemle altından geçtikten sonra yazıyı sesli okudu ve sınıfa döndü. " Sorumuz bu. Eyer doğru cevap verirseniz hepiniz evinize gidebilirsiniz ama, yanlış cevap verirseniz. Aranızdan, biri.. ölecek " dedi sırıtarak. Herkes bir anda korkudan onun şaka yaptığını düşündü, ama karşılarında gülen biri yoktu.. Gene o iddialı oğlan dayanamadı, aldı eline sırayı ve camı kıramayınca " Ne oluyor lan?.." dedi Ateş.. Akif Öğretmen kendi bilgisayarını alıp, çantaya koyarken " Camlar fiberglas. Kırılmaz cam. Tüm bu hazırlık üç ayımı aldı " dedikten sonra çantayı kendi omzuna asıp, sınıftan çıkmak isterken bir anda durdu ve geri dönerek gülümsedi.

" Neredeyse unutuyordum. Cevabı iletmesi için aranızdan birini seçmemiz gerekecek. Siz cevabı aranızda karşılaştıracaksınız, seçtiğim kişi sınıfın önüne gelip bana cevabınızı iletecek. Böylece sonradan fikir değiştirmeler , ben böyle dememiştim, ben böyle demiştim gibi saçmalıklara değerli vaktimizi boşa harcamamış olacağız " dedi öğretmen, ve kendi işaret parmağını kendi dudağına değdirip aralarındaki o şanslı kişiyi düşündü ve sola doğru döndü, kapının tam yanında oturan Gizem'i işaret ederek " Gizem Bozkurt. Seni seçiyorum " dedi, yüzündeki mimik sallanarak. " Hocam hayır, hocam lütfen başkasını seçin lütfen hocam" dedi çaresiz kız, ona ne kadar ikna etmeye çalışsa da ikna edemedi.. " Düşünün " sınıfa dedikten sonra oradan çıktı, ve kendi atölyesine yöneldi. Ama bir ses onu kendi yerinde durdurdu. Kendi elini atölyenin kapı koluna dayadı ve o sese doğru döndü. " Hocam.." dedi, o genç kız. Çaresiz birşekilde yanına yanaştıktan sonra " Neden beni seçtiniz?.." diye sormuştu. Daha önce ona aşıkla baktığı o gözlere,şimdi korkulukla bakıyordu... " Rüya'yla yakın arkadaştınız Gizem, değil mi?"
" Rüya yakın arkadaş olduğumuzu düşünmüyordu.. yemin ederim,yalan söylemiyorum!" dedi ve öğretmene yaklaşarak kendi çaresiz ve titreyen kollarını hareket ettirdi. " Telefonum da sizde, isterseniz bakabilirsiniz, bana mesaj atmıştı -"
" Rüya seni sevmese, sana mesaj atmakla uğraşır mıydı sence? " diye sordu Akif, o kızın gözlerine bakarken biraz sırıttı. Onun dağılmış saçına dikkat etti ve kendi elini hafifçe kızın saçına getirerek saçını kulağın arkasına getirdi. Gizem korkudan gözlerini kapatarak birşey demedi ve gözyaşı aktı. Onun elini kendi saçında hissettiğinde yanakları pembeleşti ve kendi gözlerini açtı.. aşık olduğu adamın gözlerine son bir kez daha bakarak " Neden bunu yapıyorsunuz?.." diye sordu o dolmuş gözleri, ve dili düğümlenirken.

Akif, Gizem'i duydu ve bir an yüzündeki tebessüm söndü. Birşey demeden kendi atölyesine girdi.. ve kapıyı kapattı. Sandalyesine oturdu ve biraz düşündükten sonra bilgisayardan kameraları seyrediyordu.. öğrenciler heryerden bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordu. Lavaboya girip ordaki camları kırmaya çalışıyorlar, ama ne yapsalar olmuyordu. En mantıklısı sınıfa dönüp beraber bir cevap bulmaktı. Gizem kendi yerinde oturuyordu ve gözyaşlarını kendi elleriyle nazikçe siler. O sırada etrafına kızlar gelir ve ondan bir cevap beklerler. " Neden hoca seni seçti Gizem? Ne haltlar işliyorsun sen?" dedi, sarışın güzeller güzeli Selin. " Bilmiyorum.." diye tekrarlıyordu Gizem, onların sorduğu her soruya..
" Delirtme beni Gizem! Neden o zaman koşturdun hocanın peşine! Yoksa bize söylemediklerin mi var!?" diye delirdi Mevsim, Gizem'i yakasından tutup onu sert birşekilde duvara savurarak " O zaman niye susuyorsun Gizem!? Ha!?" diye bağırır onun yüzüne.. kulağı çınlana dek.. " Bana arkadaşıydın dedi.." dedi Gizem, bu sefer aşık olduğu adama değil, kendi bir arkadaşına korku dolu gözlerle bakarken dedi. Ondan sonra Tuğrul'un sevgilisi, saçı başı toplu olan Mine geldi.. Mevsim'e eşlik ederek " Öldürürüm seni! Elimde kimse kalmaz!" diye bağırdı Gizem'i boğarak. Birkaç dakika sonra erkekler geldi, ve onları birbirinden ayırdı.. en azından burda bir işe yaradılar. Ateş kızlara baktı ve " Görmüyor musunuz? Bu psikopat herifin aklı yerinde değil! Birşekilde burdan çıkmaya çalışalım ya!" dedi bağıra bağıra. O sırada bir ses " çıkamayacağız.." dedi. O kişi yerinde oturan Mine'nin sevgilisi Tuğrul'du. Gözleri yaşarıyordu ve " O manyak hepimizi öldürecek.." dedi. O sırada ciddi bir surat ile alkışlayan Halit " Bravo kanka, ne güzel konuştun sen öyle pozitif pozitif. İçim açıldı vallahi " dedi, derin bir iç çektikten sonra. Onları camın dışından izleyen bir drone vardı , dışardan polisler getirmişti ama sorun şu ki bu camdan dıştan hiçbirşey göremiyordu.. öğrenciler aşağıda olan olayları görüyor, ama dıştakiler onları görmüyordu, simsiyah bir çerçeve sadece.. onlara geri yansıyan bir ayna ile kaplıydı.

Hava kararıyor.. öğrenciler hâlâ bir cevap bulamıyor. Akif o sırada saat sekiz olmasını bekliyor, ve sosyal medyadan yorumları okuyordu. Herkes öğretmeni sövüyor ama Akif'in umrunda değildi. Öğrenciler cevabı bulamıyor ama camdan dışarıdan kendi ailelerine bakıyorlardı. Onları çok özlediler artık. Gözleri yaşarmış, bazıları ağlıyorlardı.. " Anne.. babam.. ailem orda.." dedi öğrenciler. Ama içlerinden en üzülen Tuğrul'du. Onun öz babası müebbet yemişti...ve böyle durumdayken onu ziyarette gidemiyordu bile. Herkesin kalbi sızlar. Ağlamaktan gözleri şişer ve saat sekize vurunca sınıfa Akif Öğretmen geldi. Onlar ise hala cevap bulamadılar. Kahretsin..

Devam edecek...

𝐀ş𝐤'𝐚 𝐃üşü𝐧 || Akgiz.ೃ࿐       Öğretmen Öğrenci İlişkisiWhere stories live. Discover now