IX

149 7 2
                                    

༊*·˚. ≪•◦ Güç ◦•≫ .ೃ࿐

Ayağa kalktı Akif öğretmen ve tahtanın önüne geçerek Salih'e döndü. "Gerçekten sana sormak istediğim birşey var. Sırf seni reddettiği için. Sırf sana 'hayır' dediği için, onun bu kadar çok acı çekmesini istedin mi? Hiç Nil'e baktın mı? Yada Çetin'e baktın mı?.. hiç bir dakika düşündün mü!? Çetin, Rüya yüzünden sporu bıraktı. Ama kızıp ona kötülük yapmadı. Nil, Rüya yüzünden hep ikinci oldu. Ama o da Rüya'ya kötülük yapmadı,onun yerine daha çok çalıştı, daha çok çabaladı, ve kötülüğe teslim olmadı. Ama sen kötülük yaptın, çünkü kolayına geldi, değil mi? Ve bunu güç zannettin. Kendini güçlü zannettin" diye tekrarlayarak sınıfa döndü ve öğrencilerine " Hepiniz, kötülük yapabilmeyi güç zanediyorsunuz! Birilerinin canını yakabilmeyi güç zanediyorsunuz! " Diye bağırdı öğretmen. Sakinleşince onlara "Bu güç değil, bu zayıflık,alçaklık,korkaklık. Gerçek güç, elinde imkanı olmasına rağmen onu kullanmamayı seçebilmek demektir. Güç, budur" dedikten sonra mavi ceketli oğlan ayağa kalktı. " Herşeyi biliyormuş gibi konuşuyorsun ama hiçbirşey bilmiyorsun!" Diye bağırdı Salih, ve kafasını Çetin'e döndürüp onu işaret ederek "Bu mu herif  benden daha iyi, ha!? Ben o heriften nasıl zayıf oluyorum ya!?" Dedi ve o oğlana doğru ilerleyerek Çetin'in yakasından tuttu.

"Çetin güçlü biri, Rüya anlatmıştı bana" diye ayağa kalktı Gizem. Kendi arkadaşı koruyarak. "Rüya, Çetin'in acısını yendiğini görmüştü. Çetin çok güçlü biri" diye tekrarladı Gizem. "Boş yapma ya! Sessiz kalmak mı güç ha!" Diye bağırdı ve Çetin'in yakasını sertçe bırakan Salih, bu sefer Gizem'in yakasına yapıştı. Korkulukla sınıf arkadaşının gözlerine bakan Gizem, cesaretli durmaya çalıştı. Ama onun yüzüne bağırınca gözleri yaşarmıştı. Aralarına girdi öğretmen, Gizem'in kolundan tutup onu kendi arkasına çekti. Salih'in gözlerine sinirli birşekilde baktı. " Rüya bu halini görse ne derdi hiç düşünmedin mi? Kendine bir bak, elinde bir bıçak olsa vururdun sınıf arkadaşına değil mi? Dövebildiğin kadar değil, sevebildiğin kadar kazanırsın o insanı. Duydun mu beni? Her sessiz kalınan şiddet, bir gün seni de bulur. " diye nasihat verdi öğretmen. Salih, hocayı dinlerken gözyaşlarına boğuldu kendi dizlerine kapandı ve yerde dizlerinin üstünde ağladı. O sırada, Akif Öğretmen'in Gizem'i kolundan tutup arkasına çekince yanakları pembeleşmişti. Onun kolundan tutmuştu ve onu savunuyordu. Ayrıca her sözüne hayran kalmıştı. Aşık olduğu adamın gözlerine baktı, öğretmen de ona. Sadece birkaç dakika öyle durdular.

Sonra öğretmen birşey demeden yanından çekildi ve kendi öğretmen masasına yaklaştı. Telefonu masadan aldı ve onu hala telefon araması olarak dinleyen komsere "Geldik esas konumuza. Ne demiştik? Doğru cevap, beş öğrencinin hayatını kurtaran komser. Yanlış cevap, beş öğrenciye kıyan katil komser, ve yanlış cevabı verdiğinize göre beş öğrenciye veda etmek zorundayız." dedi, telefondan sesini tekrar açarak. "Akif! Saçma sapan birşey yapma sakın! Çocuklara dokunma!" Diye bağırdı komser telefona. Birşey demedi Akif, sadece telefonu masaya koydu ve çantasından tabanca çıkarınca, aniden tüm öğrenciler korkarak en arkaya geçtiler. "Hocam nolur yapmayın nolur!" Diye yalvardı öğrenciler ağlayarak. Akif Öğretmen kendi sesini onların yalvarışına bastırdı, " İsmini saydığım beş öğrenci, tahtaya gelsin" dedi. "Tamam! Ben yaptım benim suçum! Bu yüzden beş kişi ölmek zorunda mı?! Beni seçin! Bütün sorumluluğu alıyorum!" Diye bağırdı Salih,tahtaya yaklaşarak. " Vayyy. Arkadaşlarının yerine ölmeyi tercih mi ediyorsun?" Diye sorunca öğretmen,  Salih kafasıyla onayladı ve tahtanın önüne geçti. "Etkilendim, çok güzel " dedi Salih'e, sonra sınıfa döndü ve " Diğer dört öğrencinin adını söylüyorum. İsmail Çokçalış! Fikret Güngör! Ayşe Sayge! Merve Esen! " Diye tek tek o öğrencileri tahtaya çağırdı.

Herkes korkarak ağladı, maalesef o öğrenciler istemese de tahtaya doğru yaklaştılar ve hepsi tabancaya her baktıkları an, yüzleri soluyordu. " Ben ölmek istemiyorum" dedi o tahtadaki öğrenciler. " Atölyeye doğru " dedi onları arkalarından tabanca ile takip eden öğretmen. O öğrenciler ağlayarak sınıftan çıktı ve atölyeye gitti. Akif Öğretmen ise sınıfı kapattı ve onları takip ederek hep birlikte atölyeye gittiler. Çok geçmeden bir bomba sesi ile ortalıklar karıştı. Öğrenciler sınıftan çıkarak nerede bomba patladığını görmek için toz ve dumanın çıktığı yeri takip ettiler. Hafif hafif öksürdü hepsi ve atölyeye dönünce öğrencilerin bir anda yüzündeki korku gerçekleşti. Hepsi ağlayarak atölyeye bakmaktan korktu. En fazla cesareti olup ta atölyeye yaklaşan Ateş oldu. Camdan içeriye atölyeye baktı ve çok kötü şeyler gördü... Salih..Fiko..Merve..Ayşe ve İsmail'in atölyede bombanın altında kaldıklarını görürler. Çünkü ölü kesilmiş kollar, bacaklar vardı. Üstlerine zemin çökmüş gibiydi. Herkes ağlayarak sınıfa döndü..  gerçekten gene o gece de uyuyamayan çok fazla sayıda vardı.. çok yakın arkadaşları ölmüştü..

Yada öyle sanıyorlardı.
Bir de o da neydi?.. İsmail,Merve,Ayşe,Fiko ve Salih gözlerini açtılar ve kendilerini bir bodrumda gördüler. Nerde olduklarını tam anlamadılar, ama önlerinde hiç beklenmedik birini gördüler. "T-Tuğrul..s-sen?.." dedi İsmail, onu gördüğünde inanamayarak. Bir sandalyeye yaslanmıştı oğlan, üstünde okul üniforması değil, artık serbest kıyafet vardı. Sırıttı ve kendi ellerini bir masanın üzerine koydu. Onlara bakarak " Ölmedim " dedi.

Devam edecek..

𝐀ş𝐤'𝐚 𝐃üşü𝐧 || Akgiz.ೃ࿐       Öğretmen Öğrenci İlişkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin