VIII

143 7 4
                                    

༊*·˚. ≪•◦ Rakip ◦•≫ .ೃ࿐

Konuştu Çetin ve Nil, uzun uzun... Nil aslında Çetin'e aşıktı, Çetin ise Rüya'ya. Onu itiraf etmişti kıvırcık kız. Yaşlarına boğuldu ve ayağa kalktı, sınıfa döndü. Aşk niye bu kadar can yakmalı? Çetin ise birşey diyemedi.. çünkü söyledikleri doğruydu. Tek yaptığı kafasıyla onaylamaktı. Sınıfa dönünce, herkes bu sefer Ateş'i de şüpheli görmeye başladılar. " Ne hepiniz diktiniz bana! Ne olsa bana bakıyorsunuz ya!? Babanız mıyım lan sizin?!" Diye bağırdı Ateş, öfkeyle. Herkes susunca,oğlan kendi sırasına geçer. O sırada Akif Öğretmen kendi ofisinden onları kameradan izliyor, arada sosyal medyada geziniyor. Telefonunun cebinde titrediğini hissedince onu eline aldı ve Zeynep'in aradığını fark eder. Biraz kıkırdadı ve telefonu kendi kulağına değdirip ayağa kalkarak " Komserim ben bu numarayı bir defa yerim. " dedi öğretmen, Yılmaz Komser'in gene ona bir şaka yaptığını düşünerek. "Akif." diye bir kadın sesi çıkmıştı. Evet.. bu oydu. Gerçekten Zeynep'in sesiydi. Gözleri bir anda gözyaşları ile doldu. "Z-zeynep? Sen iyi misin? Tamam tamam yorma kendini.. seni çok özledim Zeynep.. çok özledim" ded dili düğümlenerek. Kendi sevgilisinin sesini duymayalı çok olmuştu..

" Bunlar nasıl yalanlar ya? Daha kaç kişinin canını yakacaksın Akif? " dedi Zeynep, hasta sesiyle. Telefonu kapattı Akif'in suratına,kadın. Akif tam olarak ne olduğunu anlayamadı, aramayı kapattığını fark edince kendi telefonunu kapattı ve cebine soktu. Sinirliydi, hemde çok. Yanlış birşeyler hatırlıyordu Zeynep.. Onu arabasıyla vuran kişinin Akif olduğunu düşünüyordu.. sinirden heryeri dağıtmaya başladı, koltuk, defter, dolaplar. Ofisinde gördüğü herşeyi birbirine dağıtmaya başladı, bilgisayar ve kameraları dışında. Sınıftan çıktı öğrenciler, bu gürültünün Akif Öğretmen'in ofisinden geldiğini anladılar. Hepsi birbiri ile bakıştı arada.. " Ne yapıyor bu yine?" diye sordu Mine, sınıfın dışından ofise doğru bakarak. Sınıf arkadaşları cevap vermedi, onlarda en az Mine gibi ne olduğunu anlamadılar. Gizem, arkadaşlarıyla izlerken tek atölyeye giren kişi Gizem oldu. Öğrenciler onu camdan izlediler, Gizem ise yaklaşıp ofise kapıyı çaldı. " Hocam. Iyi misiniz? Ne oluyor?" diye sordu. Bir an durdu yerine Akif, Gizem'in sesini duyunca, kendi dağınık olan saçını düzeltti. Kapıya yaklaştı,açmayı düşünürken durdu. Ona " Iyiyim Gizem, sınıfına dön" dedi çok süratli ve gergin birşekilde. "Boşver Gizem, bu psikopat adam gene bir iş çeviriyordur. Gel sen" dedi Ateş,onu atölyenin kapısında bekleyerek. Gözlerini oğlana çevirdi, genç kız. Çok düşündü ama sonrasında atölyeden çıkarak koridorda gezindi. Onun yanına Mevsim geldi.

" Ne oldu? Yoksa aklına bir şey mi geldi?" diye sordu Gizem.
" Evet, bence Çetin yaptı. Videoyu çeken o" dedi Mevsim, az önce Nil ile lavabodan konuşup, çıkmışken.
" Ne? Ya yok yani.. Çetin yapmış olamaz." Dedi Gizem, Çetin'e saf kalbiyle böyle birşey yapacağını düşünmeyerek. "Demek işbirliği yapıyorsunuz. Siz ne zamandan beri böyle kanka oldunuz?" diye sordu Selin, onları gizlice saklanıp dinlerken bir anda aralarına girdi. " Ama yanlış seçim olmuş. Bu salak salak oturur, kimseye de birşey söyleyemez. Siz birde beni görün " dedi sinsice sırıtan Selin ve sınıfa girer. Sınıfa girince Çetin'in üstüne yürüdü , sarışın kız "Çetin, bunlar senin olduğunu söylüyorlar!" Dedi.
" Saçmalama! Ben niye öyle birşey yapayım ki?" diye sordu oğlan.
" Rüya'ya aşık olduğun için olabilir mi!?" Diye bağırdı Mevsim, Çetin'in suratına. O sırada uzaktan Gizem onları seyrediyordu ve gerçekten de birşey demiyordu. " Sen mi söyledin?" diye sordu Çetin, Nil'e. Aslında gerçekten de Nil söylemişti.. çünkü onun Rüya'ya aşık olduğunu biliyordu ve lavaboda ona Mevsim üstüne yürüyünce bunu itiraf etmişti.

Halil bir sıranın üstünde oturarak " Aklı olan zaten anlardı oğlum ya, kızın uydusu olmuştun resmen" dedi gene bir lafını içine sokarak. " Uydu değil, kuklasıydın" dedi masaya eliyle savurup ayağa kalkan Salih. " Ben ona yardım ediyordum." dedi Çetin, özgüvenli birşekilde. Kendi bir anısını anlattı onlara. Ayağa sakat kalmıştı ve bu yüzden birdaha asla spor yapamadı, ama Rüya'nın sporda vazgeçmemesi için onun hep yanındaydı. Hep destek veriyordu. Anısını anlatırken kendi gözyaşlarını boğuldu. " Çok acıklı bir hikayeymiş, şu anda uydurmadığını nerden bilelim?" dedi Selin. "Ben şahidim, uydurmuyor. Rüya Çetin'e çok değer veriyordu" dedi Gizem, onu savunarak. Aralarından itişerek Halil geldi, " Gizem senin sağlık kafan biraz kabarık. Bildiklerini söylemeyip, bilmediklerini söylüyorsun zannettiğin için bir kişi öldü. Sen daha ne konuşuyorsun!?" dedi Halil öfkeyle. "Doğru söylüyor. Çetin ve Gizem doğru söylüyor. Ben hep yanlarındaydım." Dedi Nil, aşık olduğu oğlana bir kaç kez bakarken. " Ulan sen değil miydin bana Çetin'in Rüya'ya aşık olduğunu ve onu arkadaş olarak gördüğünü söyleyen ha!? Ne oldu şimdi!?" Diye bağırdı Mevsim, Nil'in karşısına geçerek.

" Ohooo, baya baya Yasak Elma'ya dönmüşüz ha" dedi kendi sırasında oturup,onları izleyen Fiko. " Ya bırakın goygoyu! Adam beş kişiyi öldürecek farkında mısınız!?" Diye bağırdı sarışın kız,sınıfa. " Ya tamam sakin! Bugün o kişiyi bulucağız. Teker teker herkesi eleyelim. Mesela ilk... Halil" dedi Seher ve herkes bakışlarını esmer oğlana döndürdü. "Ne yani, hedef ben miyim? Ya bir s*kt*r!" dedi sinirle, ve sınıfı terk edecekken onu kolundan tuttular ve üstüne gitmeye başladılar. Şüpheli görmeye başladılar. Kendi çok yakın arkadaşını kurtarmak için yanına giden Ateş, Halil'in kolundan tutarak sıraya oturttu. " Ya bir bırakın ya! Herkes otursun yerine, saçmalayın!" dedi öfkeyle Ateş. " Tabi, senin adamların olunca dokunulmaz oluyor değil mi Ateş? Her konuda en önde atılıyordun. Ne oldu da şimdi sustun? " diye sordu Selin, sinsi sinsi sırıtması ile. " Tuttunuz birini, yüklenip duruyorsunuz. Böyle hiçbirşey bulamazsınız! Biz değil, polis verecek cevabı! O yüzden herkes sussun!" Diye bağırdı Ateş, gür sesiyle. Çok geçmeden herkes gerçekten de sustu ve yerlerine oturur.

Güneş batınca ve saat sekize yaklaşınca, Akif öğretmen sınıfa girdi " Oturun" dedi, daha kimse sırasına geçmemişken. Bugün ofisinde yaşananlardan bir gram birşey söylemedi, sanki birşey olmamış gibi devam etti. " Videoyu çeken arkadaşa son bir fırsat veriyorum. Ayağa kalksın" dedi ama herkes sustu. " Peki, neyse ki böyle durumlarda polisimiz var." Diyerek telefonu eline aldı ve Yılmaz Komser'i aradı. Hoparlörü açarak " Iyi akşamlar Yılmaz Komser, bu saate rahatsız ediyorum affedersiniz ama malum. Ama saat sekize ulaşmak üzere. Ne yaptınız? Cevabı bulabildiniz mi?" diye sordu öğretmen. " Bulduk " dedi komser, diyer polislerle tartışarak. Ona " Nil Öğünlü " diye cevap verdi polis. " Ben yapmadım ya! Ben çekmedim o videoyu hocam, gerçekten!" Diye bağırdı Nil , dili düğümlenerek. Akif Öğretmen, Nil'e yaklaştı ve telefondan komsere "Öğrencimiz onun olmadığını söylüyor" dedi. "Ama o" diye yanıt verdi Yılmaz Komser. "Dıt dıt, yanlış cevap" dedi sırıtan ve gerçek cevabı bilen öğretmen. Nil rahatladı ve kendi göğsünden tuttu. " T-tamam Akif.. Başka bir cevabım daha var. Çetin Taşkıran" dedi ve o sırada bu sefer Çetin gerildi. " Hayır hocam ben yapmadım, valla ben yapmadım" de Çetin, ona yaklaşan öğretmene. "Dıııt, yine yanlış cevap. Kusura bakma Komser, ama senin sesini artık bir zahmet kapatmak zorundayım dedi ve telefonu " Akif sakın saçma birşey yapma-!" Diye komser bağırırken, karşısındakinin sesini 'mute' yaptı ve telefonu masaya koyup, polisin dinlemesine izin verir.

" Evet. Şimdi hep beraber, doğru cevabı duyalım. " dedi ve kendi kafasını hafif sola doğru çevirdi. "Salih Karakaya. Anlat bakalım! Neden çektin o videoyu?" dedi, tamda Gizem'in arkasında oturan o mavi ceketli oğlana. "Ne? Nasıl ya?" Diye söylentiler başladı öğrencilerin arasında ve hepsi o oğlana doğru kafasını çevirdi. Utandı Salih ve birkaç kez yutkulandı. Birşey demedi ve susmayı tercih etti. Yanına yaklaştı öğretmen. " Eğer şimdi itiraf ve kanıtlarımı sıralamamı beklersen. Şimdikinden çok daha fazla utanıcaksın ve çok daha fazla pişman olucaksın, seni dinliyorum." dedi Akif, Salih'in gözlerine bakarken. Ödü koptu oğlanın. Kendi ellerini çıtlayarak gözleri parladı. "Rüya benim kalbimi kırdı hocam. Ben ona ilk defa kalbimi açtım,ama o olmaz diyip ezip geçti." Dedi Salih ve sonra kendi sınıf arkadaşlarına baktı. " Ne? Niye öyle bakıyorsunuz!? Sizin canınız bu kadar yansa, siz ne yapardınız sanki!? Ha!?" Diye bağırdıktan sonra öğretmene döndü. " İşte öyle hocam. Beni reddedince üzüldüm! Ama çok üzüldüm yani arkadaşlarla dertleştim filan ama olmadı hocam! Ama olmadı hocam! dertleşmek olmadı! Şu-bu hiçbirşey olmadı hocam yani içimdeki öfkeyi hiçbirşey dindirmedi! Bende takip ettim işte onu biraz. Birgün soyunma odasına girdim, videoya çektim onu.." dedi ağlamaya başlayan Salih.

Rüya'nın sırasına oturdu Akif ve Salih'e doğru döndü. " Yani özetlemek gerekirse. Rüya seni redetti ve sende intikam almak istedin. O yüzden sahte bir video hazırlayıp ona iftira attın. Doğru mu?" Diye sordu öğretmen,sakin kalmaya çalışarak. " Hayır! Soyunma odasına girip sadece videoyu çektim,zaten Rüya beni fark edince kaçtım! Ya yemin ederim hocam! Çektiğim videoda dolaptaki ilaçların vitamin olduğu gözüküyordu, sonra biri editleyince bende şaşırdım! Gerçekten! Montajlayan da , Mevsim'e de gönderen kişi ben değilim" dedi gözyaşlarını tutmaya çalışan oğlan. O sırada Gizem öğrenciler ile bakıştı, Ateş'e gözlerini çevirdiğinde onun ne kadar şüpheli davrandığını fark eder ve gözlerini kısar. Elleri terleyen ve arada etrafına birşey olmamış gibi davranan, en son sırada oturan Ateş, Gizem'le göz göze gelince hemen başka tarafa döner.

Devam edecek...

𝐀ş𝐤'𝐚 𝐃üşü𝐧 || Akgiz.ೃ࿐       Öğretmen Öğrenci İlişkisiWhere stories live. Discover now