VI

160 8 2
                                    

༊*·˚. ≪•◦ İddia ◦•≫ .ೃ࿐

" Efendim?.." dedi Akif, Gizem'in olduğuna inanamayarak.
" Benim, ben yaptım. Videoları da, mesajları da ben attım. " dedi genç kız, yavaşça kendi elini indirerek. " Tüm post'ları sen mi attın yani?" Diye sordu, tahtaya asmış olduğu fotokopileri kendi ellerine alarak. " Evet.." diye onayladı Gizem, kendi kafasıyla onaylayarak. Öğrenciler sessizlik içinde onları izliyorlardı,böyle saf kalpli bir kızın yapması imkansızdı.. " İnşallah ayakların kırılır ve koşamazsın. Seni dizlerine kapanmış sürünürken görmek istiyorum. Ölsen,belki bu dünya daha güzel bir yer olur" diye okudu Akif, Alone-45'in post'larından birkaç tanesini okuyarak ve daha sonra o kağıtları öğrencilerin üstüne fırlattı,kağıtlar ise süzülerek yere düştüler. " Tüm bu post'ları sen mi attın?" Diye tekrarladı Akif. Kız, kafasıyla onaylamaktan başka bir söz ağzından geçirmedi. " Peki, o zaman bana şifreni söyle. Alone45 hesabın şifresi, şifreni biliyorsun herhalde, değil mi? " dedi öğretmen ve kendi telefonunu eline alarak, sosyal medyayı açtı.

Gizem korku dolu gözlerle Akif'e baktı. Onun yapmadığı artık yüz renginden anlaşılıyordu. " Söyle artık ya! Lütfen!" Diye üst üste bağırdılar öğrenciler. Gizem ise sessiz durdu ve birşey diyemedi.. çünkü hesabın kullanıcısı o değildi. Uzun uzun Akif'in gözleriyle bakıştı, ama dudaklarını oynatamadı.."O çeneni kapatamadın değil mi ha?! Yine iyi kız ayaklarındansın! Ne oldu? Sınıfı mı kurtaracaktın dün yaptığın gibi!?" Diye bağırdı Mevsim Gizem'e,öfkeyle. "Senin yüzünden daha kaç kişi ölsün istiyorsun? Yalan söylemenin bizi neye patladığını görmedin mi sen dün!?" Diye bağırdı hüngür hüngür ağlayan Mine, Gizem'e. Herkes Gizem'e bağırıyordu.. ve bu onu çok rahatsız ediyordu.. Akif Öğretmen ise Gizem'in yalan söylediği için öğrencileri durdurmadı, aksine onun bundan ders almasını istedi. Mevsim, dayanamadı ve kafasını öğretmene çevirdi. " Benim. Alone45 benim!" Dedi,özgüvenli birşekilde. " Ne?.. nasıl ya?." Diye söylendiler öğrenciler. " Şifre, 45 alttan tire 64 fkl 77!" dedi Mevsim. Akif Öğretmen hemen telefonundan Alone45 hesabına girmeye çalıştı, Mevsim'i dikkatlice dinleyerek. Sonra hesaba giriş yapınca sırıttı ve " Arkadaşlar tanıştırayım, Alone45" dedi Mevsim'i işaret ederek. Daha sonra kendi telefonunu havaya kaldırdı ve öğrencilerine göstererek, Alone45 hesabına giriş yapabildiğini gösterdi. " Iyi haber, bugün kimse ölmeyecek " dedi Akif, yüzündeki bir tebessüm ile.

"Ben zaten senin olduğunu biliyordum! Gerizekalı!" Diye bağırdı Selin, Mevsim'i iterek. " Sabahtan beri bizi suçluyorsun ya, nasıl bir manyaksın kızım sen?!" Diye bağırdı Nil, Selin'e katılarak. Tüm öğrenciler bu sefer Mevsim'in üstüne yürümüştü, ama onun derdi onlar değildi. Gizem'di. Ona yaklaştı ve " O çeneni kapatamadın değil mi mal gibi!? Aferin ya! Bravo! Yine yaptın yapacağını! Aferin ya sana!" Dedi Mevsim, sinirli birşekilde Gizem'e bakarak. " Neden?.. neden peki? Neden böyle birşey yaptın?" Diye sordu Gizem, onun en yakın arkadaşı Rüya'ya nasıl böyle ağır post'lar yolladığını anlamayarak.
" Neden mi? Senin yüzünden gerizekalı! Herşey senin yüzünden oldu tamam mı!? Rüya'nın en yakın arkadaşı bendim, tamam mı? Neredeyse onun tek arkadaşıydım ya! Sen nereden çıktın ki? Nereden çıktın!? Biz birbirimizin herşeyini bilirdik! Ama sonra sen geldin, unuttu! Unuttu diyorum ya! Ben ne kadar üzüldüm! Ne kadar ağladım, biliyor musunuz siz ha!? Bilmiyorsunuz ki! Nereden bileceksiniz, değil mi Gizem!? Bana yaşattığı acıyı ona da yaşatmam lazımdı,tamam mı!? Çok üzülmüştüm! Çok kırılmıştım!" Diye bağırıyordu her defasında ağlayarak Mevsim.

" Madem derdin benleydi,neden bana gelip ondan uzak durmamı söylemedin?" diye sordu Gizem, sakin birşekilde onun yaşarmış gözlerine bakarken.
" Durur muydun ki!?"
" Evet. "
" Yalan söyleme Gizem!"
" Yalan söylemiyorum! Eğer Rüya'nın hayatta kalmasını sağlayacaksa tabii ki ondan uzak dururdum ya!" Diye bağırdı Gizem, zavallı gözleri dünkü gibi yaşarmaya başlayıp, ağlamaktan hıçkırarak. Akif, Gizem'in üzülmesine katlanamazdı.. ama bunu belli etmemeye çalışıyordu. Onları birbirinden ayırdı ve Mevsim'e yaklaştı. " Mevsim. Eğer biri senin yaptıklarının aynısını yapsa, nasıl hissederdin?" diye sordu öğretmen, kendi öğrencinin gözlerine bakarken. "Şimdi de bana mı nasihat çekeceksiniz!?
" Evet, sana nasihat ediyorum! Ve hepinize nasihat ediyorum" dedi öğrencilerine seslenirken. Gözlerini geri Mevsim'e çevirince ona "Kimseye böyle birşey yapmayın. Asla."

" Tamam! Söyledim işte! Kapattık bittirdik konuyu!" Dedi ve öğretmeninden uzaklaştı ama onu bir söz durdurdu. " Hayır kapatamayız!" Diye bağırdı Akif, ve öğrencisinin önüne geçti. " Mevsim, sen çok büyük bir hata yaptın ve bu yüzden de bir arkadaşın öldü. Bu konuyu nasıl hemen kapatmamızı beklersin?! Ama bu yüzden kaçma, hatalarınla yüzleş. Bana bak! Hatalarınla yüzleş ve kaçma!" Diye tekrarladı nasihat eden öğretmen. " Ben bunları sizden duymak zorunda mıyım!?" Diye bağırdı Mevsim, Öğretmen'in suratına. " Evet Mevsim, çünkü ben senin öğretmeninim! Sana doğru yolu göstermek benim görevim!" Diye yanıt verdi Akif. " Boş yapmayın ya! Ne zaman geldi aklınıza öğretmenlik yapmak!? Ne zaman bana öğretmenlik yaptınız!?" Diye bağırdı Mevsim, aslında dediklerinde haklıydı.. o nasıl bir öğretmendi?.. öğrencilerin canını alan bir psikopattan başka birşey değildi. Ama bu söz onun kalbini kırmıştı ve gözlerinin yaşarmasına neden olmuştu. " Haklısın.. o da benim hatam, haklısın. Ama ben bugün burada hatalarımı düzeltmek için burdayım. Başka bir yerde olabilecekken, burada karşınızdayım. Öğretmeniniz olabilmek için . Bir kere daha denemek için." dedi. Akif'in bu sözü sonrası herkesin içi sızladı.. derin bir sessizlik içinde Öğretmen'i ders anlatıyor gibi, dinlediler. " Düşün.. Lütfen düşün... Mevsim.. biri taşı senin camına atsa?.. kıyafetlerini parçalasa?.." diye tek tek Mevsim'in hatalarını sayarken Mevsim, dayanamayıp ağlaya ağlaya kendi dizlerine kapandı ve yere oturdu. Akif kendi dizlerini çöktü ve onun karşısında çömeldi " Ben biliyorum, sen kötü biri değilsin... sadece düşünmedin. O an olacakları düşünmedin. Bir an düşünseydin, belki bugün Rüya yaşıyor olacaktı " dedi Akif, ağlamaya yakın bir durumda.

" Sus! Duymak istemiyorum!" Diye bağırdı Mevsim, hüngür hüngür ağlayıp kendi kulaklarını elleriyle tıkayarak. Birkaç dakika sonra Gizem yanlarına yaklaştı ve Akif Öğretmen'in yanına çömelip, ağlayan Mevsim'e baktı. Rüya'nın ona hediye ettiği yıldızlı anahtarlığı cebinden çıkardı ve Mevsim'e uzattı. " Rüya seni seviyordu.. Bana çok sevdiği bir arkadaşım hediye etmişti demişti, ama ben çok beğenince bana hediye etti. Bende sana ediyorum" dedi hafifçe gülümseyerek. Mevsim ağlayarak Gizem'in gözlerine sonra verdiği anahtarlığa baktı. Onu eline aldı ve yıldızlığı anahtarlığı okşayarak " Özür dilerim Rüya." Dedi, dili düğümlenerek. Akif Öğretmen onları izledi ve kendi gözyaşlarını silerek Gizem'le göz göze geldi. Ona biraz gülümsedi ve " Aferin Gizem.." diye mırıldandı kendi kendine, sonra ayağa kalktı ve öğrencilerinin karşısına geçti.. " Evet arkadaşlar,dersimiz bitmiştir." dedi ve çantasını kendi omzuna asarak çıkmaya hazırlanır ama tam kapıdan çıkarken onu Çetin bir ses ile durdurdu. " Hocam, bir dakika.." dedi Çetin ve öğretmen öğrencisine doğru döndü. " Rüya'nın ölümüne sebep olan kişiyi bulduğumuza göre, bizi artık serbest bırakın gidelim, nolur! " dedi Çetin, ve yalvardı. " Evet hocam ya nolur!" Diye yalvardı öğrenciler. " Doğru söylüyorsun Çetin.. haklısın. Hatırlattığın için teşekkür ederim. Rüya'nın videosunu,internette yükleyen kişiyi bulduk." Dedi ve kafasını Mevsim'e çevirdi.

" Peki ya videoyu sen mi montajladın Mevsim? Yada sen mi çektin?" diye sorunca, Mevsim elindeki anahtarlık ile hala yerdeydi. Yıldızı okşuyordu ve " Hayır, ben çekmedim. Ben yükledim. Çantamda bir disk bulmuştum. Ama ben çekmedim" dedi, gözleri ağlamaktan şişerek. " Mevsimi duydunuz, daha bu videonun hikayesini bulmamız lazım sizinle. Kim çekti? Kim montajladı? İşimiz uzun sizinle. Maalesef bu akşam da evinize gidemiyorsunuz." dedi sırıtan öğretmen. Sınıftan çıkınca kendi atölyesine doğru gitti. " Hocam, bir saniye bekleyin lütfen.. " dedi o genç kız, koştura koştura hocanın peşine giderek. Akif, artık sesinden Gizem olduğunu anlayabiliyordu. Atölyenin kapısının önünde ona doğru döndü ve Gizem'e baktı. " B-ben.. yalan söylediğim için özür dilerim.. en doğru olan şeyi yapmaya çalışıyordum.. " dedi. Akif ciddi birşekilde öğrencinin gözlerine baktı. "Yalan söylemenin ne zamandan beri, doğru olan birşey olarak, görüyorsun Gizem? Bunun nasıl bir mantığı olabilir?" diye yanıt verdi Akif, sert birşekilde. Düşündüğü gibi, Gizem cevap vermemişti. Birşey demeden kapıyı açtı ve içeri girecekken "Sizde yalan söylüyorsunuz. Tuğrul ölmedi,yaşıyor. Biliyorum " dedi korkudan dolan gözleri. Akif Öğretmen sırıttı ve Gizem'e döndü.

" Peki. Gel benle istersen. Birlikte öğrenelim. Ama gelirsen, sınıfa geri dönemezsin" dedi öğretmen. Gizem içten içe korktu.. kendi gözyaşlarını sildi ve elini biraz olsa sinirden sıktı. Araları biraz bozulmuş olabilirdi.. yada soğumuş, onlardan birisi. İç çekti öğretmen "Düşündüğüm gibi" dedi, ve sonra kendi odasına girdi öğretmen, yapacak daha çok işi vardı. Polislerin buraya gelmesi için engellemek gibi. Gizem ise kendi sınıfına dönmüştü. Herkes sessiz birşekilde sıraların üstünde, bazıları ise soğuk zeminde yatarak uyuyorlardı. Aralarından geçti Gizem ve bir kenara yattı. Olanları birkaç kez düşündükten sonra sınıf arkadaşları gibi derin uykuya dalar.

Devam edecek...

𝐀ş𝐤'𝐚 𝐃üşü𝐧 || Akgiz.ೃ࿐       Öğretmen Öğrenci İlişkisiDove le storie prendono vita. Scoprilo ora