XVIII

113 8 3
                                    

༊*·˚. ≪•◦ Düzen◦•≫ .ೃ࿐

"Vakit geldi" dedi öğretmen ve içeriye girdi. Öğrenciler ise sıralarına oturdu. "Ooo,boş durmamışsınız" dedi öğretmen, tahtanın üzerinde Harun Hoca'yı işaret ettiklerini fark ederek. "Size göre baş şüpheli Harun Hoca, öyle mi?" diyince, sınıf oyladı. "Güzel" dedi hoca ve kendi masasına doğru ilerken durdu. "Hah,bu arada çektiğin video çok aydınlatıcı olmuş Mine. " dedi öğretmen ve sinsice gülümsedi. "Ne? Ne videosu Mine?" diye sorgulamaya başladı öğrenciler ve hepsi kendi bakışlarını Mine'ye çevirdi. "Izleyelim" dedi Akif Öğretmen ve akıllı tahtadan onlara Mine'nin itiraf videosunu gösterir. Gösterdikten sonra sınıfa döndü, "İzlemiş olduğunuz video, Mine arkadaşınızın suçluya ifşa ettiği video." Diye yanıtladı öğretmen, video biter bitmez. "Siz bize itiraf gelmesi için öğretmenlerinizi zorlayın dediniz. Ben de üstüme düşen görevi yaptım. Yaptıklarımın arkasındayım hocam. Çoktan hak etti bunu Harun Hoca." dedi,hiç çekinmeyen Mine. Öğretmen onu dinlerken kendi gözlüklerini çıkardı, Gizem ise olanları dikkatlice izledi ve Akif Hocanın gözlüklerini çıkardığını fark ederek onu dikkatlice izledi. Mine ile olan konuyu çok uzatmadı Akif, ve yaklaştı masasındaki duran kendi bilgisayarına. Açtı onu ve öğretmenleri kameralı aramaya başladı. Açtıklarında gülümseyerek "Herkese iyi akşamlar diliyorum. Malum saat neredeyse sekiz oldu. Şimdi.. Rüya'nın ölümüne sebep olan öğretmen, bir adım öne çıksın." Dedi, bilgisayardan onlarla yüz yüze gibi konuşarak. Öğretmenler hepsi birbirine bakıştı ve birşey demeden kameraya döndüler. "Itiraf yok mu? Tamam, o zaman ben sınıfı patlatıyorum." dedi Akif Hoca, ve kendi kol saatini hazırladı. Tüm öğretmenler bağırıp,yalvardılar böyle birşey yapmasın diye, ayrıca öğrenciler de korkarak hocaya yalvardılar..

"Beni yalnızca itiraf durdurabilir" deyip durdu Akif öğretmen. "Birşey biliyorsan sen söyle ya!" Diye bağırdı Harun Hoca kameraya. "Ne güzel noktaya bastın Harun Hoca." Dedi, ve ilk önce sınıfa sonra kameraya dönerek "Tüm oklar seni gösteriyor Harun Hocam" dedi Akif Öğretmen. "B-beni mi?" dedi bedenci, ve şaşırarak itiraz etti. "Evet seni." Dedi Akif Öğretmen ve Mine'ye doğru döndü. "Mine, videoda söylediklerini Harun Hoca'nın da yüzüne söylemeni istiyorum. Hadi,gel." der Akif ve birkaç süre sonra genç kız ona yaklaştı. Kameraya doğru döndü ve Harun Hoca ile göz göze gelince, gözleri yaşardı. "Rüya'nın ölümüne sebep olan kişi sizsiniz, değil mi?!" dedi Mine, öfkeyle. "Saçmalama Mine, Neden öyle birşey yapayım?" dedi Harun Hoca, kendini savunarak. "Bana yaptıklarınızı aynısını Rüya'ya da yaptınız çünkü!" Diye bağırdı,ama bedenci itiraz ederek "Mine ben sana ne yapmışım?" diye sordu. "Siz benim geleceğimle oynadınız! Hayalimdi benim atlet olmak! Ama siz ne yaptınız? Ufacık bir hatamda takımdan attınız beni! Sırf benimle birlikte olamadığınız için! Sırf size yüz vermediğim için! Sırf bir başkasını sevdiğim için! Aynısını Rüya'dan da istediniz, onunla birlikte olmak istediniz! Ama Rüya size yüz vermeyince, çeteden bir video hazırlamasını istediniz! Itiraf edin! Ne kadar sapık biri olduğunuzu itiraf edin!" Diye bağırdı Mine, kameraya. "Ben öyle biri değilim. Gerizekalısın sen. Eğer koşmaya devam etseydin, ölecektin. Seni takımdan kovduğum günün sabahında beni annen aradı. Ağlıyordu. Hastanede yaptırdığın test sonuçların çıkmış. Annenle beraber gittik. Doktor bize,senin kalbinde bir aritmi olduğunu söyle. Annen bana aramızda sır kalsın dedi, kimse bilmesin dedi, yardım istedi benden. Benim de bir bahaneyle seni takımdan kovmaktan başka birşey gelmedi aklıma... ama meseleyi bu kadar büyüyeceğin aklımın ucundan bile geçmedi.. annen de burda, istersen anlatsın herşeyi " diye anlattı Harun Hoca, gözyaşlarını silerek ortalıktan yok oldu.

"B-ben.. özür dilerim" dedi Mine, kameraya bakıp, dediklerinden pişman olarak. Akif Öğretmen o sırada öğrencilerle onları izledi, sonra kendi gözlüklerini taktı ve bilgisayarı kapattı. Mine'ye bakarak ona "Hala suçlunun Harun Hoca'nın mı olduğunu düşünüyorsun?" diye sorunca, Mine ona karşılık olarak "Bilmiyordum! Hastalığımdan da Harun Hoca'nın benim için yaptıklarından da haberim yoktu!" Diye bağırdı. Hoca ise akıllı tahtadaki o itiraf videosunu işaret etti, "Peki bu paylaşmış olduğun videoya ne olacak?" dedi Öğretmen. Mine ise tedirgenleşerek ona "Hocam nolur yardım edin. Bu videoyu ortadan kaldırmamız,düzeltmemiz lazım! Harun Hoca'nın hayatını mahvettim.." dedi Mine, çok pişman kalarak. "Evet. Eğer bu video internette yayınlanmış olsaydı,evet öyle olacaktı. Ama video internette yayınlanmadı, çünkü Merve videoyu gönderemedi. Son anda onu lavaboda yakaladım ve uyardım" dedi Öğretmen. "Akif Hoca sana belli etmememi söyledi.. " dedi Merve, kenarda oturarak. "Oh.. çok şükür.." dedi Mine, yayınlanmadığı için sevinerek.

"Çok şükür mü? Senin şükretmeye nasıl bir hakkın var? Sonuçta sen bu videoyu çektin mi? Çektin. Internette yayınlanmış,yayınlanmamış. Ne fark eder?" dedi Öğretmen, ve cümlesini bitirmeden evvel "Ama-" Dedi Mine. "Ama yok! Bu işlerin aması yok!" Diye bağırdı Akif Hoca, onun sözünü keserek. "Eğer bu video internette düşmüş olsaydı,o adamın başına neler gelecekti!? Düşündün mü hiç!? Emin olmadan! Doğrusunu bilmeden! Sırf intikam almak için attığın itiraflar yüzünden masum biri!!! İnsanların gözünde adı bir sapık damgası yiyecekti! Senin yüzünden! Evli bir adam! Karısı, çocuğu ne hallere düşecekti!? Düşündün mü hiç!? Utancını düşündün mü!? İşini,ailesini,onurunu,hayatını.. herşeyini elinden alacaktın onun!" Diye bağırdı, ona ders vermek amaçlı Öğretmen. Çok ağladı Mine.. hemde çok.. tahtanın önünde rezil olmuştu ve gözleri ağlamaktan sişmişti. "Hocam yeter! Sonuçta kimseye birşey olmadı. Görmüyor musunuz? Mine ne kadar üzüldü.. dersini de aldı. Çok pişman,görmüyor musunuz?" dedi Tuğrul, ayağa kalkıp kendi sevgilisini savunarak. Sakinleşmeye çalıştı öğretmen, öfkeden o kadar bağırmıştıki boğazı ağrıyordu, ama buna değerdi. "Maalesef bazen pişman olmak,hayattaki büyük hataları telafi etmiyor." Dedi Akif ve Mine'ye kafasını çevirerek ona "Yerine geç." Dedi. Mine ağlayarak yerine geçti ve sırasına oturan Tuğrul'a sıkıca sarıldı.

"Ağzınızdan çıkan her lafın, attığınız her adımın, yaptığınız her eylemin iyi veya kötü sonuçları vardır! Bir anlık sinirle yaptın diye bir mazeret yok! Kelimeler ağzınızdan çıkancaya kadar sizin eserlerinizdir. Ağzınızdan çıktıktan sonra sizler onun eserisiniz. O yüzden şimdi size son defa söylüyorum. Düşünün! Çünkü düşünmek size üç tane üstünlük sağlar; doğruyu görmek, doğruyu söylemek, doğru eylemlerde bulunmak. Bizi yalnızca düşünmek kurtarır!" dedi Öğretmen,öğrencilerine öğüt vererek. Çok geçmeden masaya doğru ilerledi ve bilgisayarı tekrardan açarak, öğretmenlerle kameralı görüşür. O sırada ise kendi gözlüklerini tekrardan çıkardı. "Herkese merhaba tekrardan. Şimdi size son defa soruyorum. Var mı bir itiraf? Yoksa sınıfı patlatayım mı?" dedi ve tekrardan hocalardan bir itiraf gelmez. "En azından aramızdan biri sözünde durmuş olsun, değil mi?" dedi ve sırıtarak laptopu eline aldı. "On...dokuz...sekiz...yedi..." diye saymaya başladı,sınıftan çıktı ve sınıfı kilitledi. Tüm öğrenciler korkarak kapıya ve duvarlara vurmaya başlayarak, Akif Hocaya yalvardılar.. ama çok geçti.. çünkü Akif Hoca sınıfı terk etmişti. Onu kameradan izleyen öğretmenler ise ona yalvarıyordu, ama Akif'in dediği gibi.. onu birtek itiraf durdurabilirdi. "Altı...beş...dört...üç..." diye devam etti kendi ofisine doğru ilerleyerek. Sanırım öğrencilerden tek korkmayan Gizem'di, çünkü Hoca'nın gözlük takıp, takmadığında olanları anlayabilmişti. "Iki.. yazık." dedi bilgisayara bakarak ve kol saatiyle sınıfı patlatır.. hemen dışarıdaki polisler ve öğretmenler bomba patlayan doğru yere koşarlar. "10-A sınıfını paylatmış" dedi Coşkun Bey rahatlayarak.

O sırada Öğretmen kendi ofisine girmişti ve mikrofondan onlara seslendi, "Öğrencilerinizin hayatına mal olduğunuz için, az da olsa suçluluk hissetmişsinizdir umarım. Evet, öğrenciler güvende. Peki ya siz? Öğrencilerin hayatları söz konusu olduğunda bile, yalnızca kendini düşünen o öğretmen için, dünya ne düşünecek sizce?" Dedi ve onları bilgisayarından izledi. O sırada öğrenciler sınıfın camından olanları izlediler, 10-A sınıfının patladığını fadk ettiler. "Valla bombadan değil, stresten gebereceğim abi ya!" dedi Halil ve camdan çekildi. "Yok yok! Bu adam gerçekten manyak! Aksiyon seviyor, yapacak birşey yok!" Diye ona katıldı Mevsim ve cam kenarından sınıf arkadaşlarıyla çekildi. "Aslında.. Akif Hoca bize sınıfı patlatmayacağını söyledi... Fark ettim ki Akif Hoca gözlüğünü ne zaman çıkarsa yalan söylüyordu. Gözlüğünü taktığında da doğruları" dedi Gizem, bir anda kalabalığın sessiz durmasıyla. "Kız sen bunu biliyordun ve bize hiçbirşey söylemedin mi yani?" dedi Seher, hafifçe gülümseyerek. "Evet.." dedi Gizem, biraz gülümseyerek. "Keşke söyleseydin de korkudan üç buçuk atmasaydık biz de." diye aralarına girdi İsmail. "Ya tamam da o zaman ne önemi kalırdı ki? Akif Hoca bence hepimizin ayrı ayrı fark etmesini istedi." diye yanıtladı Gizem. "Ya arkadaşlar, adam düşünün dedikçe düşünmüyoruz. Bundan sonra ama Akif Hoca'ya da güvenmiyorum. Size de güvenmiyorum lan artık,kendi kafama güveneceğim abi" dedi Halil ve tüm öğrenciler aniden güldüler. "Ya oğlum gülmeyin, ciddi birşey konuşuyoruz burdan" dedi, ama yinede gülenler oldu.

Akşam sekize vurunca, Akif Öğretmen mikrofona Avcı kodadlı olan kişinin kim olduğunu söylemek için kendi eline mikrofonu aldı. Dışarda ve içerde olan herkes can kulağıyla dinliyordu. "Sur çetesiyle işbirliği yapan, yani Avcı kodadlı kişi, Taner Arslan. " dedi. Çoğu kişi şaşırmıştı, çoğu kişi de zaten onun olduğunu baştan beri düşündüler. Öğretmenlerin hepsi kendi kafalarını Taner Hoca'ya çevirdiler, ama bir tıs bile çıkmadı...

Devam edecek...

𝐀ş𝐤'𝐚 𝐃üşü𝐧 || Akgiz.ೃ࿐       Öğretmen Öğrenci İlişkisiWhere stories live. Discover now