1.4

34.1K 1.9K 477
                                    

Medya : Balın ve Şahin

Yazar

Şahin gülümsedi. Bu zamana kadar kendisinden istenilen en güzel ve nazik istek olabilirdi bu. Ağzındaki lokmasını yutarak saçlarını okşadığı kızla ayağa kalktı. Yanağında kalmış çikolatayı masadaki peçeteyle silerek yanağını öptü sıkı sıkı.

Kafasını bir kaç saniye etrafında gezdirdi, ortam sakindi, bir kaç aile ve arkadaş grubu dışında kimse yoktu. Birlikte kasaya giderek ödeme yaptıktan sonra tatlı havası olan mekandan çıkarak karşılarında koşuşturan atların olduğu yere yürümeye başladılar. "Seni büyüklerine bindiremem güzelim. Düşersin, canın acır. Midilli olur mu?" anlamsız bakışlarını gördüğü kıza tatlı bir kıkırdamayla karşılık verdi. "Atların küçük olanına denir güzelim."

Balın kafasının aşağı yukarı sallayarak onayladı onu. Sol eli Şahinin yakasında sağ elinin baş parmağı dudağının üstünde duruyordu. Arkasına doğru heyecanla bakarak atların olduğu kısma ellerini salladı. Atlar onu anlıyormuş gibi selam veriyordu gördüğüne.

"Tayin mak! At!" Şahin peltek dili yüzünden aşırı tatlı konuşan kızın heyecanına dayanamıyordu. Atı işaret eden parmağını tutup yavaşça ısırdı. "Çok güzeller değil mi?" Balın hızla kafasının aşağı yukarı sallayıp ellerini çırptı. "Tok düzel, binebiler miyiz?"

Şahin küçük kızı yere indirip onaylayan mırıltılar çıkardı. "Tabi binebiliriz güzelim, bunun için getirdim zaten seni." Balın yere ayak basar basmaz etrafta koşuşturmaya başlamıştı bile. O kadar mutluydu ki, annesi gelmiyordu aklına. Şu an ondan mutlusu yoktu dünya üzerinde. Hızla siyah bir atın önüne koşarak yerden aldığı kıyılmış samanı uzatarak hiç korkmadan yemesini bekledi.

Hayvanlara aşık bir kız çocuğuydu, insanların korkup kaçacak yer aradığı, gördüğü yerde öldüreceği böcekleri bile öyle güzel seviyordu ki yemeğini bile küçük küçük paylaşıyordu. Zerrin kızını merhamet sahibi biri olarak yetiştirmişti. Sokakta oyun oynarken annesinin yapmış olduğu ekmeği karıncalara verirdi.

At, kafasını eğerek elindeki samanı kokladı. Ardından uzun dilini dışarıya çıkarak elindeki samanı kaptı. Kafasını öne doğru eğmişti, sevilmeyi bekliyordu. Şahin Balının yanına eğilerek biraz önce saman tutan elini tuttu. Elini yavaşça kaldırarak atın yüzünü sevmesinde yardımcı oldu.

"Aferin benim meleğime, aynen böyle." bir kaç dakika sonra elini çekerek Balının atı tek sevmesini bekledi. Yüzündeki hayranlığı gizlemedi. Zaten gören kimse yüzündeki hayranlığı gizlemiyordu.

"Menim işmim bayın! Senin dee at mı?" kafasını yana yatırarak attan cevap bekledi. Çok geçmeden atın burnunu öpüp kafasına sarıldı. Atı bırakıp ayağa kalkarak Şahinin bacaklarına yapıştı bu sefer. "Yoluur bineyim yoluur!"

"Tamam bebeğim, Hasan abi! Bizim ufaklık için bir midilli yollar mısın?" Hasan abi dediği kişi elindeki saman kovasını yere bırakarak elini göğsüne vurdu iki kere. "Hemen yeğenim!" Şahinde teşekkür amaçlı kafasının sallayarak "Eyvallah abi" Diye bağırdı arkasından.

🛐

Yazar

"Güzelim sıkı tutun, düşeceksin!" Şahin, manejin dışına çitlere yaslanarak elindeki telefonla Balını çekiyordu. Eğitmen Balının tatlığından dolayı sürekli kahkaha atarak Balınla ilgilendiğinden, arada sinir olduğu için bağırarak sesleniyordu. Belini çite biraz daha yaslayarak sinirle soludu. Kim göndermişti ki bu adamı buraya?

Telefonuna gelen aramayla kaydı durdurarak telefonu açtı. "Ne var!" gözleri hala Balın ve eğitmenin üstündeydi. Sesi haddinden fazla sinirli çıkınca kendini dizginlemeye çalıştı. "Abi neredesiniz!?" Cihan ağlamaklı sesiyle acıklı acıklı konuşup abisinin kapalı konumuna içinden küfürler yağdırdı. Fakat abisinin bilerek kapattığınıda biliyordu.

BalınWhere stories live. Discover now