ÖZEL BÖLÜM - 3

34.9K 2.7K 957
                                    

Medya: Balın ve Polat

Bu bölümü daima destekçim olan sizlere ithaf ediyorum. Hem küçüklük hemde büyük hallerini okuyacaksınız şimdi. Onların aşkı için küçük bir kalp bırakmayı unutmayın. 🤎

"Çok sevenlere Mecnun derlermiş Bal çiçeği, Leylam olsana benim..."

Yazar

"Mak poyat! Şakika nene yapmış çok düzel" dedi Balın cilveyle. Elindeki kakaolu keki havaya kaldırıp Polata yaklaştırdı. Polat gözlerini kızın güzel yüzünden alamazken dudaklarının önüne gelen keki hafifçe ısırarak çiğnedi. "Evet" dedi melül melül. "Çok güzel, hemde çok..." utançla hızla keki kendine çekip bir ısırık aldı Balın.

Çikolatadan nefret eden Polat, ağzındaki çikolatalı keke hiçbir şey demekten yavaş yavaş çiğneyerek yuttu. "Biraz daha versene." dedi yan bir gülüşle. Şu an biri onu böyle görse karizması çizilirdi ama umursamadı. Balının ona yavaş yavaş uzattığı keki büyük bir ısırıkla aldı ağzına. "Bütün teki yedin poyat!" Balın bu kez kaşlarını çatarak, tabağın içinde bitmiş keklerin kalıntılarına baktı.

Dirseğini masaya yaslayıp elini yanağına yaslayan Polat, kızın ne dediğini duymuyordu. Sarhoş gibiydi, birazdan hızlı atan kalbinden dolayı kalp krizi geçirebilirdi.

"Bitsin güzelim, ben sana yaparım." dedi gülümseyerek. Mecnun bile Leyla bu kadar güzel bakmamıştı eminim. Balının çatık kaşları hızla düzelirken, yüzü tekrar kızardı. "Yapay mışın şahiden?" masmavi gözlerini kocaman açarak öne doğru eğildi. Bade hanım sandalyede otururken önünü giremeyen kızı için altına bir kaç tane kitap koymuştu. Hala Polattan kısaydı ama en azından rahatça öne doğru uzanabiliyordu.

"Bakma işte! Öyle bakma!" hızlı hızlı atan kalbinin üstüne koydu elini Polat. Masmavi cam gibi gözleri, yüreğine öyle bir kazınmıştı ki, o gözle olmadan yaşamayacak gibiydi. Geriye çekilerek, nefes almaya çalıştı. Küçük kız hala kendisine öyle bakıyor, ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu. "Tamam vallahi yapacağım söz. Ama şöyle bakma." dedi kafasının masaya doğru çevirip. Onlar nasıl gözlerdi öyle? Resmen içini okuyormuş gibi hissetmişti. Balın gülümseyerek zaafı haline geldiği çocuktan çekti bakışlarını.

İçeride hâlâ abilerinin saçma sapan kıskançlık krizlerinden kalan sesleri duydukça gülesi geliyordu. Sevildiğini bilmek güzel hissettiriyordu küçük kıza. Annesinden sonra onu seven birilerinin olması çok mükemmeldi.

"Bak sana ne vereceğim, elini uzat." dedi Polat düzene soktuğu sesiyle. Hâlâ biraz kalbi hızlı atsada umursamamaya çalıştı. Balın elini öne doğru uzatarak, merakla baktı çocuğa. Siyah takım elbisesinin iç cebine özenle koyduğu büyük siyah işlemeli yüzüğü çıkarıp kızın minik parmağına taktı.

Balın şaşkınca yüzüğe bakarken, biraz önce kendisininde babasından çaldığı yüzüğü Polatın parmağına taktığını hatırladı. Güzel yüzüğü incelerken gülümsedi. "Sen aytık menim kocam mışın?" dedi sevgiyle.

"Şimdi değil, fakat büyüyünce evet. Sana söz alacağım seni." Polat boşuna söz vermez, yalan yere yemin etmezdi. Kabadayı da olsa, sözünün eriydi. Bu kez dedesinin ölmeden önce ona taktığı ince gümüş kolyeyi çıkardı boynundan. Kızın minik parmaklarında duran yüzüğü alıp kolyeye geçirdi. "Ne zaman parmağına olursa o zaman tak ve bir daha hiç çıkartma sarışın."

🛐

Balının anlatımıyla.

"Abi! Şu bavulu alır mısın çok ağır!" yukarıdan Yiğit abime bağırırken, yorgunlukla çöktüm bir merdivene. Saatlerdir hazırlık yapıyordum ama hiçbir şey bitmiyordu sanki.

BalınWhere stories live. Discover now