2.8

24.8K 2.2K 225
                                    

Medya: Balın

Merhaba... 🥺🤎

Yazar

"O, iyi olacak mı?" yaslı sesi doktorun kulaklarına doluşurken, Eray bey karısını kollarının arasına aldı. Oda; ağır bir hüzün sisiyle kaplanmıştı bir süredir. Deli bir ritimle bacağını sallayıp duran Cihan, hemen karşısında duran doktora baktı. "Fiziksel olarak, vücuduna almış olduğu yaralar kısa sürede kapanıp yok olacak. Fakat..." dedi dudaklarını yalayarak. Ciğerlerini havayla doldurup başını sağa sola salladı. "Fakat ne?" Titrek sesi bir kez daha duyulan Bade hanım, doktorun ağzından çıkacak kelimeyi duyar duymaz ağlayacak gibiydi.

"Fakat ruhuna aldığı yaralar fazla derin. Küçük yaşında böyle bir şey yaşamış olması, ileride büyük travma olacaktır. Ve bilirsiniz, ruha açılan yaraların kapanması uzun sürdüğü gibi izlerinin geçmeside imkansızdır. Bu yüzden size tavsiyem, hastaneden çıkar çıkmaz bir psikologla görüşmeniz." doktor söylediklerini bitirerek üstünde fazlaca yazı olan kağıdı masaya bırakıp arkasına yaslandı. Gözü yaşlı aileye acıyarak bakıyordu şimdi.

Kim bilir neler yaşamışlardı. Kendisinin bu duydukları buz dağının görünen kısmı olabilirdi. Çok şey söylemek istiyor, hepsini teselli edip rahatlatmak istiyordu ama yine de sustu. Bir doktor olarak elinden geleni yapmıştı zaten, daha fazlası boş laf olurdu. Gözleri dolan kadına baktı bir süre, evlatlık kızını fazlasıyla seviyordu belli. Lakin onun için elinden bir şey gelmiyor olmasına yanıyordu içi, hissetmişti.

"Peki..." dedi. Eray bey yutkunarak. Kuru kuru bir peki, hepsinin içine oturdu. Söylenecek başka bir şey yoktu zaten, ne söyleyebilirdi ki? Kızı kollarının arasından alınmıştı resmen. Onu ilk geldiği andan itibaren sonsuza dek koruyacağına yemin etmişti ama bir asker olmasına rağmen yine de koruyamamıştı.

Cihan daha fazla dayanamadı ağır havaya. İyi günler dileyerek çıktığı odada kalan enkazlar, toparlanacaktı elbet ama zaman alacaktı çokça. Belki çok kırılacaklardı ama kırıldıkları yerlerinde çiçekler açacaktı hepsini. "Bizde artık kızımızın yanına gidelim güzelim, hadi Bade." karısının kollarından, incitmekten korkarcasına tutup kaldırdı. Belinden tutup kendine yaslayarak onlarla beraber ayağa kalkan doktora döndü. Elini uzatarak karşılık bekledi. Çok değil birkaç saniye sonra doktor da elini uzatmıştı.

"Her şey için çok teşekkürler." dedi nazikçe. Dili konuştukça yanıyordu sanki, bu yüzden konuşmayı kısa tutmak istedi. Belkide yüreğindeki acı kavruk bir his diline değmişti. "Ne demek albayım, bu benim görevim. Umarım küçük hanım kısa sürede tekrar eski sağlığına kavuşur." dedi gülümseyerek doktor. Baş selamı vererek ayırdılar ellerini. Bade hanımı yavaşça çıkarttı odadan.

"Ne yapacağımı bilmiyorum Eray, çok çaresiz hissediyorum." dedi yakınarak. Daha fazla dik duracak gücü bulamıyordu kendinde. Kızını o sedyenin üstüne savunmasızca yatarken görünce aklını kaybedecek gibi olmuştu. Kaçırılmasıyla bulunmasını, hastaneye getirilip de tedavi edilmesini aynı saat dilimi içerisinde öğrenmişti. Yanında olamadığı, ona sıkı sıkı sarılıp her şey geçecek diyemediği için kendini yıpratıyordu saatlerdir.

"Sakin ol güzelim, iyi olacak. Bizimle beraber iyi olacak, söz veriyorum bir daha böyle bir şey asla yaşanmayacak." kendinden emin sesi, kırgın çıkıyordu. Tıpkı kırgın bakan gözleri gibi... "İyi olacak mı sahiden?" dedi hevesle karısı. Onu üzmemek adına, aslında kendisine de inandırmak isteyerek gülümsedi. "Evet güzelim, iyi olacak söz veriyorum. Bizimle beraber iyi olacak..." koridorun ortasında kimseye aldırış etmeden daha da sıkı sardı eşini. Kızlarının kaldığı toz pembe, ayıcıklarla donatılmış odasının önüne gidene kadar öylece yürüdüler. Aralarında sessizlik yemini etmiş gibi ikiside konuşmadı.

BalınDonde viven las historias. Descúbrelo ahora