more

487 62 125
                                    

hayatın bazı insanları kayırdığını taehyun çok genç yaşında öğrenmişti. henüz sekiz yaşındayken annesinin ölmesi üzerine babasının tanıdığı o sevgi dolu adamdan bambaşka birine dönüşmesini izlemişti. babası zengin bir adamdı ve her gece eve içip içip gelirken, taehyun'a babasının rastgele tuttuğu bakıcılar bakmıştı. her gece uzun ve gösterişli cam kapının önünde yere oturur, koca ve dolu gözleriyle babasını beklerdi taehyun. bakıcıları onu odasına götürüp uyutmak istese dahi taehyun babasının harley modeli motorunun bahçe kapısından girdiğini görmeden uyuyamazdı.

hiçbiri taehyun'un suçu değildi halbuki fakat babasının ona her baktığında annesinin büyük ve parlak gözlerini gördüğünü, kokularının bile aynı olduğundan dolayı sarılmadığını taehyun anlayamamıştı. o da annesini kaybetmişti fakat sevgisinin koca bir boşlukla kaldığı gerçeğini kabullenemeyen babası yüzünden annesinin ardından ağlayamamıştı. taehyun'un tek yaptığı babasını memnun edebilmek için evin içerisinde çok dolaşmayıp, parmak uçlarının üzerinde yürümekti. sanki kocaman, tehlikeli bir aslandan kaçan tilki gibiydi, biraz ses çıkardığı an babasının acımasız dişleri geçerdi ruhuna. karşısındakinin çocuk olduğunu umursamadan tüm acılarının yüklerini ona yüklerdi.

taehyun büyüdükçe bazı şeyleri kavramaya ve babasının ona ne kadar haksızlık yaptığını anlamaya başladı. bunun farkındalığıyla babasına karşı içinde büyüttüğü kin ve acıma hissi orantılı büyümüştü. ona bağırıp çağırmak, üzerinde bıraktığı kötü etkiden dolayı şimdiki hayatında bile insanların onu suçlamalarına sustuğunu, kimseye karşı kendini savunamadığını, bunu yaparken korktuğunu anlatmak istiyordu. aynı zamanda ona acıyor, bir kayıpla yıkıldığı için ona güçsüz demek istiyordu. fakat taehyun bunu yapamayacak kadar kibar biriydi. söylemek istediklerinin aksine birini kaybetmenin ne kadar ağır bir duygu olduğunu, herkesin bununla farklı şekillerde başa çıktığını biliyordu. büyürken aklı ermeye başladıkça babasının gözüne girmek için yaptığı tüm o şeyler arasında nefret etmediği tek şey motor kullanmaktı. aldığı onlarca birincilik arasından babasının kaşlarını havalandırıp yüzünde ufacıkta olsa bir mimik barındırdığı o yarıştan beri ortak bir konuları olmuştu. soğuk evlerinde babasının her akşam oturduğu koltukta kitap okumasını izlerken yanına giderek aynı onun gibi motor kullanmaya başladığını, aynı babası gibi başarılı bir sürücü olmak istediğini söylediği andan itibaren bazı şeyler değişmişti. tabii, ne kadar doğruydu burası tartışılırdı. ne taehyun, ne de hiçbir çocuk ailesinin ilgisini kazanmak için böyle bir yola başvurmak zorunda kalmamalıydı.

ne yazık ki taehyun'un içindeki sevilmek isteyen, babasının güçlü kollarının arasında annesi için ağlamak isteyen o çocuk yüzünden bu gerçek silikleşmişti taehyun'un zihninde. istemeden yaptığı bu refleks haline gelmiş tatmin etme duygusu yüzünden ne kadar yara aldığının farkında bile değildi.

"motorun bakımını yaptırdın mı?" motorunu bahçeye park ederken arka bahçeden çıkan, artık saçları beyazlamış olsa bile hala yakışıklı görünen babası taehyun'u şaşırttı. genelde evde olmaz, yurt dışında iş seyahatlerinde çapkınlık yaptıktan sonra ayda bir, bazen iki kez eve uğrardı.

"baba, gelmişsin."

taehyun'un yaklaşan doğum günü, istemeden de olsa içinde birkaç neşe tohumunu alevlendirdi. babası onun doğum günü için gelmiş olabilir miydi?

babasının çatılı kaşları gevşerken kafasını sallayarak taehyun'un üzerinden indiği motora yakınlaşarak inceledi.

"öyle oldu, bir hafta kadar buradayım."

taehyun'un doğum günü üç gün sonraydı.

"anladım, evet bakımını yaptırdım sorun yok."

siyah tişörtü ve üzerine giydiği deri ceketle taehyun babasının motorunu incelemesini dikkatle süzdü. ona büyürken hiçbir şey öğretmese bile motor konusunda öğrendiği her şey babasının ağzından ona ulaşmıştı. hayatta ona tek kattığı şey de buydu zaten.

babylon, taegyuWhere stories live. Discover now