lie to me

275 31 121
                                    

choi beomgyu.

tatlı ve nazik kişiliğine ters düşecek şekilde sert kahve severdi. zift gibi içiyorsun kahveni diye onunla dalga geçen kişilere rağmen hiçbir zaman tatlı içeceklere ısınamamıştı beomgyu. sabahları uyandığı zaman kahve içmeden ne yemek yiyebilirdi, ne de yürüyebilirdi. taehyun onu birkaç kere acele ile okula geldiği için kahve içmeden görmüştü ve yanına gidemese bile uzaktan haline gülmüştü. sürekli ofluyor, sabah insanı olmasına rağmen güne lanetler ediyordu. içki içmekten hoşlanmazdı beomgyu. sebebi içkinin kötü tadı değildi, sonraki gün yarattığı baş ağrısıydı. migreni olan biri olarak uzak durması gereken şeylerde içki, sigara ve stres vardı. bu yüzden yıllarca sigara içilen ortamlardan kaçmıştı beomgyu. arkadaş baskısına boyun eğmeyip onlarla içmeye de gitmemişti.

parti gününe kadar.

iki haftalık cehenneminde nasıl olduysa iş yerinden jungwon ev adresini bulup gelmişti. annesi o an evde olmadığı için kapıyı dağılmış bir şekilde açan jungwon iş arkadaşını o halde görünce endişelenmiş, evine girmişti. beomgyu ise hissettiği yalnızlık ile kolay kolay yapmayacağı bir şey yapıp jungwon'a sarılmıştı. jungwon şaşırsa bile kolları arasında içli içli ağlayan çocuk yüzünden geriye çekmedi. aksine, onu salonlarına çekiştirip sakinleşmesi için arkadaşını teselli etmişti saatlerce.

o günden sonra jungwon ve beomgyu eskisine kıyasla çok daha yakınlardı. fakülteye gittiği günden sonra ise hyunjin ile konuşmuştu birkaç kere. belki yeonjun ve soobin gibi gerçek dostlar değillerdi ama en azından yalnız kalmamasını sağlamışlardı.

şimdi aynanın önünde kendini inceliyordu. ailesinin umurunda olmadığı için camdan atlayıp partiye gidecekti. üç gün önce hyunjin'in mesajını onaylamış, taehyun'un gelmesi umuduyla partiye sıvışacaktı. insanların onu tanımaması için kılık değiştirmeyi düşünmüştü fakat jungwon ve hyunjin beomgyu'ya kendisini savunması gerektiğini, onun bir suçu olmadığını söyleyip duruyordu.

beomgyu ise o kadar yorulmuştu ki bu durumlardan, şu an tek istediği üniversite öğrencisi gibi partiye gidip, biraz dağıtmaktı.

hava çok soğuk olmadığı için sadece koyu yeşil bir hırka giymişti. boynunda asılı olan birkaç kolye, altındaki mavi kot pantolon ile beomgyu göz kamaştırıcı duruyordu. partinin teması olan simleri boynundan başlayarak çıplak göğsüne, biraz da yüzüne sürmüştü. abartmadığı için fazla parlamadığını sanıyordu ama şu anda tam olarak bir peri gibi gözüküyordu.

insanların arasına girdiğinde başına neler geleceğini bilse bile gidiyordu oraya şu anda beomgyu. ona küçümseyici bakışlarını yollayacaklar, hiçbir şey bilmeseler bile dedikodusunu yapacaklardı.

umursamamaya çalıştı beomgyu. eğlenmek istiyordu. suçluluk duygusunu, taehyun'a olan özlemini.. her şeyi unutmak istiyordu bu gece.

hyunjin'in evinin önüne geldiğinde herkesin vücutlarına simler sürdüğünü ve abartılı kıyafetler ile dans ettiklerini gördü. hyunjin arkadaşından aldığı mesajla kapının önüne çıktığı için gelir gelmez beomgyu'nun üzerine atladı.

"beomgyu! inanılmaz güzel olmuşsun, oha.." hyunjin dudaklarına sürdüğü simler ile beomgyu'nun dibinde konuşurken aynı zamanda arkadaşının vücudundaki simleri süzüyordu. "sen de öyle hyunjin.." beomgyu'nun son üç gündür ağlamayışı yüzünden artık sesi daha düzgün çıkıyor, gözlerinin tatlı kahveleri artık kırmızılardan daha belirgin gözüküyordu. hyunjin dayanamayıp arkadaşına sarılırken, beomgyu ona karşılık verdi.

belki de insanlara bu kadar ön yargılı olmamalıydı. hyunjin onunla gerçekten bir arkadaşı gibi ilgileniyordu.. hem artık jungwon ve hyunjin ile ortak sohbet grupları bile vardı!

babylon, taegyuWhere stories live. Discover now