monster among man

364 47 75
                                    

adil olmak.

birine karşı adil olmak ya da hayata karşı adil olmak.. herhangi bir cevabı var mıydı bu karmaşanın?

bir kişiye karşı adil gelen şeyin, bir başkasına tamamen haksızlık gibi gelmesi normal karşılanır mıydı?

beomgyu bu soruları yıllarca düşündü. ona karşı yapılan şeylerin beomgyu cephesinde haksızlık olması, fakat karşıdakilere bunun adil gelmesi ne kadar doğruydu.. işte bunun cevabını alamamıştı hiçbir zaman.

şimdi tiyatro salonundan hızla çıkmış, parmak uçlarından tuttuğu kang taehyun ile onun motoruna ilerliyorlardı. beomgyu taehyun'un kendisini sakinleştirmek için öpmesini henüz algılayamamış ve suratı bembeyaz bir şekilde arkadaşının(?) arkasından sürükleniyordu sadece. taehyun ise beomgyu ona bir şeyler anlatacağını söylediği an beomgyu'nun rahat etmesi için onu nereye götürmesi gerektiğini düşündü ve evinin yüz metre kadar yakınında kendisine ahşaptan yaptığı ve içini tamamen kafa dinleyebileceği şekilde döşediği kulübeye götürüyordu.

choi beomgyu'nun sessizliği taehyun'u korkutsa bile en azından artık titremediği için şükretti. salondan arka kapıya onu çekiştirirken başlamıştı vücudu titremeye beomgyu'nun, taehyun onu öyle gördüğü için çok ama çok üzgündü sadece. ona neden bir anda böyle tetiklendiğini sormadı, doğrusunun bu olduğunu düşündü fakat içindeki merak tohumları beomgyu ona anlatacağını söylediğinde rahatlamaya yüz tutmuştu. çünkü saygı duymak istese dahi, ilgisinin olduğu bu çocuğun neler yaşadığını merak ediyordu taehyun.

oradaki saçma insanlar görüntülerden bahsetmişti, beomgyu'nun kriz geçirirken videosunu çekebilecek kadar ondan nefret eden insanlar olduğu bir gerçekti yani.. ne yazık ki insanların bu tür şeyler ile bile dalga geçecek kadar düşüyor oluşu da gerçekti.

taehyun motoru yavaş kullanıyordu. aynasından beomgyu'ya baktığında, beomgyu'nun kaskla yapabildiği kadar kendisinin omzuna yaslandığını gördü. gülümsemek istese dahi şu anda beomgyu'dan çekiniyordu. hiçbir şey demeden sürmeye devam etti ve yaklaşık yirmi dakikanın sonunda kang taehyun'un evine ulaştılar.

beomgyu her ne kadar şokun içinde dahi olsa kang taehyun'un evini uzun zaman süren arkadaşlıklarından sonra ilk defa görüyor olmanın bilinci ile etrafını inceledi. ikisi de motordan inerken taehyun'un ona beklenti dolu gözlerle baktığını fark etti beomgyu. fazla hassas davrandığını düşünse bile beomgyu onun, taehyun doğru olanın bu olduğunun farkındaydı.

"üşüdüm," beomgyu ellerini kendine sararken, taehyun vakit kaybetmeden ilerledi ve evi es geçerken beomgyu'ya dönüp açıkladı, "içeride çalışanlar var, rahat etmen için kendi vakit geçirdiğim yere geçelim önce."

iki dakikalık yürüyüşün sonunda vardıkları kulübeye bakarken beomgyu hafifçe gülümsedi.

"içinde romantik birinin yattığını biliyordum."

taehyun elini ensesindeki saç diplerinde dolaştırıp onun gibi minik bir gülümseme bırakırken kulübenin kapısını açarak geçmesini işaret etti.

içeriye girdiklerinde beomgyu'nun dikkatini ilk olarak sağ duvardaki graffitiler çekti. taehyun sevdiği diziler ve filmlerin karakterlerini ahşap duvarların üzerine resmetmiş, içeriye ruh katmış gibiydi. sol kenarda büyük bir kanepe, ortada ufak bir sehpa ve birkaç oyun konsolu dışında içerisi boştu. buraya sadece kafasını dinlemek için geldiği çok açıktı ve beomgyu içerinin havasından dolayı şimdiden mayışmıştı.

taehyun sağ kenara ilerleyince kafasını ona çevirdi beomgyu ve yaptığı şeye bakarken iç çekti.

"ben sütsüz içemem ama," kahve yapan taehyun'un hareketleri yavaşladı ve gözlerini kısarak beomgyu'ya baktı. ona takılmak için söylediğini fark edince kafa sallayıp güldü ve elindeki iki kahve bardağını ortadaki ufak sehpaya bırakarak kanepeye oturdu.

babylon, taegyuWhere stories live. Discover now