wake up in japan

219 27 30
                                    

tatlı sabahlarının üzerine yaşadıkları gergin anlar taehyun'un kendisinin ne kadar şanssız olduğunu düşünmesine sebep olmuştu. beomgyu ile huzurlu bir sabah geçirmek istese bile kapılarında biten, düşmanım diyebileceği kadar nefret ettiği çocuk bugüne dair bütün hayallerini yerle bir etmişti.

jeongin içeriye doğru girip taehyun'un nefeslerinin arasından küfür etmesine sebep olurken beomgyu hemen ona doğru dönüp yanaklarını tuttu.

"aşkım," taehyun ateş saçan gözlerini salonuna ilerleyen jeongin'den çekti hızla. onu yumuşatmak için yanaklarını okşayıp ona aşkım diyen beomgyu çok daha önemliydi. "sakin ol tamam mı? ona birkaç gün önce konuşmamız lazım demiştim. o yüzden gelmiştir."

"beomgyu.." taehyun bu durumdan ne kadar nefret ettiğini tüm vücuduyla ona belli ederken beomgyu özür dileyen gözlerle sevgilisine bakıyordu. "lütfen taehyun, biliyorum her şeyi, sana yaptıkları için onu asla affetmeyeceğim zaten. bu konuda ne kadar öfkeliyim bilemezsin bile ama kaza ile ilgili konuşmamız gerekiyor sürekli, bir şeyleri çözmem lazım ve bunu o olmadan da yapamam.." beomgyu'nun elleri taehyun'un yüzünden omzuna inmişti. hafifçe dokunuyordu. "her şeyi çözdüğümüz an söz veriyorum senden özür dileyecek, biliyorum hiçbir işe yaramaz ama bir kere dene olur mu? benim için.." beomgyu alınlarını birbirine yaslayıp, taehyun'un gözlerini öperek kapanmasına sebep olurken, taehyun isteksizce başını salladı.

"olay bana yaptığı şey değil sadece beomgyu, bu tarz şeyler pistte zaten olur. olay sana da yaptıkları.."

"biliyorum aşkım, söz veriyorum ikisi içinde affetmeyeceğim onu. yeter ki bana güven. asla sınırları aşmam. biliyorsun değil mi?" beomgyu bencillik yaptığını düşünüyordu ve bu yüzden kendisinden nefret ediyordu fakat gerçekten de jeongin olmazsa kendi başına bu işin altından kalkamazdı. babasının nüfusu sayesinde çok fazla tanıdığı vardı ve beomgyu artık suçlu olan herkesin cezasını çekmesini istiyordu. bu yüzden taehyun'un gönlünü almak için her şeyi yapmaya razıydı.

taehyun ise yanaklarını öpen çocuğa sadece bir baş sallaması verdi ve belini tutarak onu içeriye yönlendirdi.

"bitti mi öpüşüp koklaşmanız sonunda? beomgyu ile konuşmam lazım da taehyun'cum. acil demiştim," jeongin koltuğa oturmuş ellerini koltuğun iki yanına uzatmışken, tek bacağını da diğerinin üzerine atmıştı. "hem de aşırı acil çünkü güzel haberlerim var ona."

beomgyu taehyun ile girişte dikilirken jeongin'in söyledikleriyle hemen ona doğru ilerledi ve ellerinin arasından ona doğru giden taehyun az önce beomgyu'ya söylediklerini kafasında tekrar ederek peşinden gitti.

"aramamışsın da bir anda geldin.." beomgyu cebindeki telefonunu ortadaki masaya bırakırken meraklı gözleriyle ona baktı. "hadi anlat çabuk."

taehyun ne ara ikisinin bu kadar yakınlaştığını anlayamıyordu. daha birkaç gündür sakindi ortalık. ikisinin o yanlarında olmadan gizli gizli görüştüğü, planlar yaptığı ve dertleştiği fikirleri taehyun'un aklında tilki gibi dönüyor, hem onun gibi tehlikeli birinin yanında iyi niyetli sevgilisinin olmasının verdiği his, hem de kıskançlık hissi yüzünden kulaklarına kadar kızarıyordu.

"babam ve annen tutuklanmak üzere beomgyu." jeongin'in yüzünde samimi bir rahatlama görmüştü taehyun. beomgyu'ya baktığında ise bu haberle gözleri kocaman olmuş, elleri dudaklarına giderek açılmış ağzını gizlemişti.

ikisi de bir dakika kadar konuşmadan birbirlerine bakıp gülümseyince taehyun boğazını temizledi.

jeongin taehyun'un varlığını hatırlayınca göz devirerek ona döndü.

"yemeyeceğim sevgilini korkma. karışmıyorum bile ben artık beomgyu'ya. kai'nin başının altından çıktı her şey."

"ya ne demezsin, malım ya bende yedim bunu." taehyun geriye yaslanarak ona meydan okuyan bakışlarını üzerine dikti.

babylon, taegyuTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang