8| mandalina kokusu

647 70 114
                                    

-Taehyung'dan

Sakince açtım telefonu ve kulağıma yerleştirdim. Stresliydim... neden bilmiyorum ama, hoş şeyler hissetmiyordum.

"oğlum? Sensin değil mi?"

"Ben bakıcısıyım bayan Jeon... telefonu Jungkook'a vermemi ister misiniz?"

"Evet... lütfen."

Telefonu kuşağımdan çekerken gerginliğim artmıştı. Jungkook'a baktığımda, kaşları çatıktı. Yanıma adımladı. Telefonu eline verdiğimde arkasını masaya yasladı ve telefonu kulağına yerleştirdi.

"Efendim anne."

"Oğlum, daha iyi misin?"

Sesi dışarıya çıkıyordu. Çekinmeden yanında durdum ve dinledim. Jungkook'un yüz ifadesi... çok rahatsız ediciydi.

"Aynıyım anne. Dün nasılsam, bugünde öyleyim."

Karşı taraftan ses gelmemişti. Jungkook'un ses tonundan anlamıştı... anlamamazlıktan geliyordu.

"İyisin değil mi? Ben-"

"Anne bir şey istiyorsun... uzatma ve söyle."

Gözleri dolmuştu fakat kaşları hâlâ çatıktı.

"Canım... sana ihtiyacım var."

Güldü Jungkook. Yanılmamıştı...

"Kör oğlun sana yardım edemez anne."

Dedi düz bir sesle. Karşı taraftan hıçkırık sesi geldiğinde dudaklarını kemirmeye başladı Jungkook. Bu kadın, neden bunu yapıyordu? Neden...

"Bunu senden başka kimse yapamaz oğlum... sen tek çaremsin."

"Ne istiyorsun?"

Bunu söylerken gözünden bir damla yaş süzülmüştü yanağına. Ona hem öfkeliydi, hem seviyordu. Bu çok zor bir şey... elimi omzuna koydum ve sıktım hafifçe. Gözündeki yaşı sildi hızla.

"Şirket batıyor oğlum... sevgilim ise ortalarda yok. Tek dalım sensin... buraya gelmen gerek. Şirket batarsa biteriz oğlum.. biteriz.."

Telefonu tutan parmakları, sıkmaktan beyazlaşmıştı.
Sakinliğini korumaya çalışarak konuştu.

"Batsın. Bitelim anne..."

Kendini kontrol ediyordu.. ama kırgınlığını edemiyordu. Tüm duygularını bastırabiliyordu fakat onu bastıramıyordu.

Bu halde, nasıl ondan şirkete gelip bir şeyler yapmasını bekleyebilir? Tam o kadınlık bir hareket aslında... o kadın gibi bir pisliğin yapabileceği bir şey...

"Oğlum neden anlamak istemiyorsun-"

"Anne ağlama bana! Kaç gündür yanımda yoksun şu siktiğimin şirketi yüzünden! Neden ben her şeye sensiz alışmak zorundayım?! Yanındaki adam yüzünden bana gelmedin sen! Şimdi kendimi es geçip sana mı gelmemi bekliyorsun? Para! Para! Para! Yeter!"

Sinirden elleri titriyordu... gözlerindeki yaşların ise sayısı sayılamayacak kadardı...

"O para olmasa yanındaki bakıcıyı bile tutamayız jeon Jungkook! Kendine gel! Baban hakkında da düzgün konuş! Küçücük boyunla dediğin şeylere bak! Terbiyesiz!"

"Benim babam falan değil! Sen kendi dünyanda yaşamaya devam et! Hasta... hastasın sen anne. Bana bakıcı tuttuğun için teşekkür etmemi mi bekliyorsun? Cidden... senin bana bağırmaya hakkın bile yok! Benim çocuklu-"

Starry eyes | tk Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang