20| bizim finalimiz

345 27 35
                                    

-
Güneşin sıcaklığı yüzümü ısıtırken gülümsedim genişçe. Birazdan gözlerimin üzerindeki bandaj çıkarılacaktı. Doktorun gelmesini beklerken kapının açılmasıyla yerimden hemen doğruldum. Heyecanla arkama yaslandım.

"Hadi bakalım Jungkook... hazır mısın?"

Gülümseyerek başımı salladım. Doktorun bandajı açmasına izin verdim... yavaş yavaş yüzümden düşerken heyecandan kalbim çıkacak gibi hissediyordum. Tümü düştüğünde ise, göz kapaklarımı araladım yavaşça. Doktor ayaklanıp perdeleri çekmişti. Gözlerimi tamamen açtığımda ise bir kaç kere kırpma ihtiyacı hissettim.

"Acele etme..."

Gözlerim hafifçe acıyordu fakat bu pek umrumda değildi çünkü önümdeki beyaz örtüyü görebiliyordum... kıkırdadım mutlulukla. Doktorun yüzüne çevirdim gözlerimi yavaşça. Oldukça yaşlı bir adamdı, sesinden de tahmin ettiğim gibiydi. Saçları beyaz, önlüğünün önündeki ismi siyah dikişlerle yapılmıştı. Etrafı incelerken gülümsemeden duramıyordum. Ağlayacak gibiydim...

Doktor bana yaklaşıp bir gözlük taktı.

"Bunu kullanman gerek... daha net görebiliyorsun değil mi?"

Gülümsemesini bile görebiliyor olmak o kadar güzeldi ki... taktığı gözlüğü düzeltip tekrar etrafı incelemeye başladım. O kadar zevk alıyordum ki... ellerime baktım... ayağa kalkıp orada olduğunda bile haberimin olmadığı aynaya yaklaştım. Yüzümü gördüğümde yabancı birisini görüyor gibi hissettim... çok uzun süre olmuştu...

Aynada kendimi izlerken bir yandan çokça uzamış saçlarıma dokundum, yüzüme, yanağımda oluşan dikiş izine kadar her şeyi inceledim. Kendimle yeniden tanıştım..

•••

Uzun süre hastanede gözetim altında kaldıktan sonra sonunda çıkabilmiştim. Eve doğru giderken cebimdeki telefonu çıkartıp son konuştuğum numarayı aradım.

"Bulabildin mi?"

"Evet buldum. Numarayı şimdi atıyorum."

Telefonu tekrar cebime koyduğumda heyecanla gülümsedim. Etrafı seyrettim, cesurca adımlar attım. İnsanların yüzlerini inceleyip herkese gülümsedim.

Eve girdiğimde gülümsemem daha da genişledi. Kalbim hâlâ çok hızlı atıyordu... ama, bir şey eksikti. Gülümsemem yavaşça silinirken banyoya doğru ilerledim. Kıyafetlerimi çıkartıp soğuk suyu açtım. Gözlüğümü bir kenara bırakıp suyun altona girdim zevkle. Kalbimde kocaman bir delik var gibi hissediyordum... bir boşluk. Birisi eksikti bende. Alışık olduğum bir ses, ten.

Suyun altında durduğum sürede Taehyung'u daha çok hatırlamıştım... beni yıkadığı, beslediği anlar canlanmıştı zihnimde. Neredeydi?

Suyu kapatıp havlu bağladım belime. Salona doğru ilerleyip koltuğa oturdum rahatlamış şekilde. Telefona uzandım ve mesaj gelen numarayı aradım hemen. Kulağıma götürdüğümde ise, numaranın kullanımda olmadığını duydum. Ümitsizce arkama yaslanıp başka bir arama yaptım.

"Taehyung'un numarasının bu olduğuna emin misin? Kullanımda değil."

"Evet eminim. Adına başka bir hat bulunmuyor."

Sıkıntıyla nefes verdim ve daha fazla uzatmadan telefonu kapattım. Neden ulaşamıyordum ona? Sürpriz yapmak istiyordum. Deli gibi özlemiştim onu... sonunda görebilecektim çok hasret duyduğum yüzünü. Dokunarak ezberlediğim, hissederek sevdiğim yüzünü, bedenini...

Ağlama ihtiyacıyla gözlerimi yumdum ve yutkundum. Nefes alıp verdim ve ayağa kalktım. Hissetmek istedim... evimi. Koltuğa dokundum ilk baştan sona. Masam, sandalyelerim, televizyonum, kitaplığım...

Starry eyes | tk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin