kız ve hırsız

4.4K 398 38
                                    

Son ses müziğin bastırdığı bahçeyi, daha doğrusu hayatları izlerken adam da sigara yakma isteğini bastırıyordu. Çok içmişti ve leş gibi kokuyordu zaten.

Yanındaki kadınlar birbirleriyle hayat yarıştırıyor, az ileride onları elde etmek isteyen hırslı adamları görmüyorlardı bile. Buradan biraz para kaldırsa iyi olacaktı. Ekibinden ayrıldığından beri istediği kadar para kazanamamıştı. Artık bu yılda kalacaksa, buraya ayak uydurması gerekiyordu.

"Duydun mu anlattığını?" dedi kızıl saçlı kadın esmer olanı gösterip ve büyük bir kahkaha attı. "Sen de hiç yaşadın mı böyle şeyler?"

Ne anlatmıştı ki?

"Tabii." dedi önündeki bardaktan bir yudum alıp. "Her zaman."

Kadın daha büyük ve daha abartılı bir kahkaha attığında derin bir nefes verdi. Komik olmayan şeylere gülüp duruyordu.

Aklında dönen tilkiler nihayet baş gösterdiğinde kendisine yaklaşan garson kıza göz ucuyla bakıp hafifçe döndü. Ona doğru birkaç adım attığında, kız elindeki tepsidekileri adamın karnından aşağı dökmüştü bile. Onun istediği de tam buydu.

Yerdekileri toplarken bir yandan da özür dileyen kıza bakmadan kadınlara döndü.

"Hanımlar, lavaboyu kullanmam gerek, izninizle."

Kadınlar bir ağızdan "Burada da soyunabilirsin." dediğinde gülüşlerine karşılık verme gereği bile duymadan yerdeki garsonun yanından geçip yukarı çıkmaya koyuldu.

Basamakları dikkat çekmemek için ağır ağır çıksa da sabırsızlanıyordu buradan kurtulmak için.

Lüks evin alt katının aksine yukarısı boş ve sessizdi. Birkaç oda dışında.

Ana yatak odası en sondaki olmalıydı. Az önce kızıl olan oradan bahsetmişti. Adımlarını hızlandırıp en son kapıya yaklaştı ve içeride biri olması ihtimaline karşı yanlışlıkla girmiş bir hal takınıp açtı.

Boştu. Gülümsedi. Şanslı günündeydi.

Yatağın başındaki dolaba yaklaştı ve kapağını açtı. İçeride çelik bir kasa vardı. Kilitli olduğunu bile bile kapağını zorladı ama daha fazlasına gerek duymadı. Bugün o kadar büyük oynamanın bir anlamı yoktu.

Kasanın yan tarafında duran ahşap kutuyu çıkardı ve içini açtı. Altın yüzükler ve iki elmas küpe.

Yeterliydi. Hepsini avuçlayıp cebine attı ve kutuyu kapatıp eski yerine özenle koydu.

Dolabın kapısını kapatırken aynadan bakmayı ihmal etmedi. Kimse ondan şüphelenmezdi. Aptal insanları dış görünüşle kandırmak ne kadar kolaydı!

Hızlıca odadan çıktıktan sonra dikkat çekmemek hareketlerini eskisi gibi yavaşlattı.

Aşağı inen basamakları yöneldi ve boğazını temizleyip yakasını düzelterek yavaşça indi basamakları.

Birden, kontrol etme arzusu baş gösterdiğinde elini ceketinin iç cebine attı. İyi ki bunu yapmıştı. Kolye, yerinde yoktu.

Nerede düşürmüştü yine, bu lanet olası evden çabucak çıkmak istese de o kolyeyi bulmadan çıkamazdı. Belki de kadınların yanındaydı. Eski yerine geri dönüp kontrol etmeliydi çünkü yukarıda düşürmediğinden emindi. Aşağıda ceketini çıkardığı anlardan birinde düşmüş olmalıydı.

Adımlarını hızlandırıp aşağı indi ve kadınların gözleri ona çevrilirken eski yerine döndü. Gülümseyerek onların hiç dinlemediği komik olmayan, hoş da olmayan sözlerine karşılık verdi. Gözleri yerlerde geziyordu. Oradaydı işte. Az önce garson kızın bardakları düşürdüğü yerde.

Birkaç adım ilerledi çaktırmamaya çalışarak ve ayağını kolyenin üstüne koyup kendine doğru çekti. Sonra yere eğildi ve onu aldı.

Ama kafasını kaldırdığında ona olan bakışlar hiç umduğu gibi değildi.

Az önce çaldıkları, cebinden düşmüştü!

...

"Aptal adam." diye mırıldandı kız kravatını gevşetirken. Tepsiyi tezgahın üstüne fırlatır gibi bıraktığında diğer çalışanların gözü ona dönmüştü.

"Aptallar, hepsi aptal. Bilerek çarptığına yemin edebilirim."

Başına sımsıkı sarılmış lastik tokayı çekerek bağlı olan saçlarını serbest bıraktı.

"Onun yüzünden bugünkü paramdan oldum. Yok, çalışmayacağım işte."

Mutfakta yemeklerle ilgilenen yaşlı kadın ona üzgün bir bakış attı. "Kızım, babana destek oluyorsun fena mı?"

"Fena teyze fena. Bu aptal piçlere bir dakika bile katlanmayacağım. Hem Aziza'ya da bakan yok. Gidip ona bakarım, en azından hak etmediğim azarlar yemem."

Kadın sessiz kaldı.

Kız, mutfağın köşesine bıraktığı çantasını alıp "Kolay gelsin size." diyerek mutfaktan hışımla çıktı.

Dışarıdan sesler yükselmişti.

"Hırsız!" diye bağırıyordu ciyak sesli ev sahibi.

Kim bilir ne yaptılar, diye düşündü ve içinden onların bu kısa süreli mutsuzluğuna sevindi.

Dış kapıya yöneldiğinde karşısındaki basamaklarda gözüne parlayan bir şey ilişti.

Yaklaşıp iki basamak çıkarak yere eğildi ve onu alıp aldığında kendi kolyesi olduğunu gördü. Arkasını çevirip harfi görünce bundan iyice emin oldu.

Ama o hiç merdivenleri kullanmamıştı ki. Neyse ne, düşürmüşüm işte diye düşündü.

Bir an önce bu evden çıkmak istiyordu.

ZAMAN TRENİWhere stories live. Discover now