33

698 24 7
                                    

Ömrümüz bir kibrit kutusunda yanıp kül olmadan yaşanması gereken her şey yaşanmalıydı...

Elis'ten...

Onu seviyordum, onu çok seviyordum, onu kelebeğin kanadında görebilecek kadar seviyordum. Gelinen nokta onu hep daha çok sevmem gerektiğini bana bir kez daha anlatmıştı.

Onun için bir yol kat ediyordum, eşsiz bir yıldı bu bir kere yolun sonunda onunla mutluluk vardı.

Uzunca bir yol vardı önümde, mutluluğa giden... Toz toprak olsa da üstüm başım, bu uğurda ona da razıyım...

- Kelebek mı?

- Evet. Sürekli bir kelebek gezdi etrafında Berdan hemde en olanaksız zamanlarda. Çok güzeldi kelebek, eşsiz kanatları vardı, göz alıyordu. O kanatlarını çarpınca sanki sen hayat buluyor gibiydin ya da hayattan kopar gibiydin öyle ki bir ara onun azrailin olduğunu anladım ve ona yalvardım seni bana bağışlasın diye. Her gün, her dakika Allah'a açtım ellerimi ve seni bize bağışlamasını istedim, o da bana kelebeği yolladı. O kelebek ile kalbim yerinden çıktı her saniyede ve senin kıymetini daha da bildim Berdan, sen benim için eşsiz bir yere sahipsin...

Sevdiklerinizin kıymetini onunlayken anlamınızı tavsiye ederdim, çünkü kaybedince bilinen değer anca üzer...

Sevdiğimin bana bakan gözleri birden derinleşti. Elimi tutan elleri sanki destek almak ister gibiydi. Nihayet boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.

- İnanmayacaksın ama o kelebeği bende hep gördüm...

- Ne?

- Vurulduğum an gördüm, rüyamda gördüm ve hep onunlaydım, sadece bir kaç kez yoktu o kadar...

Sevdiğim bana o kelebekle olan her şeyi anlatırken şaşırmadan edemiyordum. Ne yani şimdi o kelebek bizi birbirimize mı bağlamıştı?

- İnanamıyorum....

- Bende yavrum, bende...

Bir günlük hayatı olan kelebek bize bir ömür bahşetmişti. Berdan'a olmayan ömründen ömür, banaysa Berdan'ı katmıştı...

...

Bir adam düşünün: semtin abisi, karakolun başkomiseri ve sevilen polisi, benimde kalbimin sahibi.

Bu adam bana bir dünya bahşetmişti, duygularla dolu olan bir dünyaydı bu. Elimi uzatsam bulutlara değerdim, ağlasam gökyüzü ayaklarımın altına düşerdi.

' İçim dışım sensin...'

Yanımda ki kusursuz yüze baktım bir müddet, uyurken bile bu kadar yakışıklı olman bu dünyaya aykırıydı. Saçları dağılmış, gözleri uykudan şişmiş, kokusu hâlâ hüküm sürüyor ve dudakları her nefes alış verişinde kımıldıyor.

Sımsıcak elini tuttum, sanki bu eller benim hayata tutunmamı sağlamlaştırıyordu. Bir öpücük kondurdum elinin üzerine, neden bilmiyorum ama bu eller bana dünyayı veriyordu sanki.

VİSALOù les histoires vivent. Découvrez maintenant