36

555 18 4
                                    

Hiçbir günah kefaretsiz kalmazdı. Ve hiçbir acı bu kadar can yakmazdı...

Yazardan...

Kimisi sınavını ailesiyle, kimisi sevdiğiyle, kimisi kendiyle verirdi. Dünya bir varoluştan ibaretti. İnsan varoldu ve serüven işte ilk o zaman başladı. Yasak olan meyve yendi ve konu nerelere gitti. Günah ve yasak olan her şey insanlara cezbedici geldi. Peki hangi günah kefaretsiz kaldı?

Serüven demiştik ya, onlar için serüven daha yeni yeni başlıyordu. Biri iyileşirken diğeri yaralanıyordu. Derdin biri bitip diğeri başlıyordu. Onlar tüm bunlara rağmen gökyüzünü ve kalplerini bir tutacaklardı.

Adam kalktığı koltuğuna geri oturdu ve kaybettiği kanı umursamadı. Kafasını ellerinin arasına aldı ve öylece durdu. Şimdi ne yapacaktı? Telefonunu açtı ve sevdiğiyle olan fotoğraflarına baktı, ne kadar çok özlemişti sevdiğini.

Birden telefonu çaldı, Ceyhun arıyordu. Adam önemsemedi ve teleofnu sesini kapatıp düşünmeye devam etti. Telefon ısrarla çalmaya devam etti, belkide önemli bir şeydi. Adam dayanamadı telefonu açtı ve kulağına götürdü.

- Efendim Ceyhun.

- Abi bizim çocuklar sizin aradığınız arabayı görmüş.

- Nerede?

- Orman yolunun oralarda.

- Ordalar mı hâlâ onlar?

- Evet abi. Ben oraya geçiyorum sende gelirsin.

- Hemen geliyorum koçum. Ben gelmeden hiçbir şeye kalkışmayın.

Adam hızla telefonunu ve sigarayla çakmağını cebine atıp odadan çıktı. Gözleri Han'ı arıyordu ve en sonunda oturmuş bilgisayardan kamera kayıtlarına bakıp iz sürmeye çalışıyordu.

- Han, haber geldi bizim çocuklardan. Bir kaç kişi al ve benim arabayı takip et.

- Takviye ister miyiz?

- Duruma göre bakarız ben önden gidiyorum.

Adam hızla karakoldan çıkıp arabasına bindi ve dedikleri yöne sürdü. Kadınsa o sıra da sevdiğinin ondan gerçeği nasıl sakladığını hazmetmeye çalışıyordu. Birden bulunduğu odanın kapısı açıldı, yine o adam gelmişti. Kadın hiç oralı olmadı ve duvara bakmaya devam etti.

- Ne o, küs müyüz yengecim?

- İğrenç bir yaratıksın.

- Sevgilin ile kardeştik bir ara şaşırmamak lazım. Ne de olsa üzüm üzüme baka baka kararmış.

- Sen Berdan'ın tırnağı bile olamazsın, kendini kandırma.

- Biliyor musun, aynısını annem ve arkadaşlarımda diyordu. Berdan hep bir numaralı çocuktu. Okulda, semtte, mahallede, karakolda hep en sevilen ve en başarılı oydu, bense hep Han ile onun gölgesinde ezilirdim. Mahallenin reisi olmak benim hakkımdı belki ya da başkomiser olmak ama senin o sevgilin her şeyi benim edilmeden aldı. Sevdiğim kız bile onu sevdi. Şimdiyse onun sevdiği kız benim yanımda bazı şeyleri yaşaması lazım ki anlasın.

VİSALWhere stories live. Discover now