4

2.9K 261 175
                                    

Batuhan'dan

Geldiğim mahalleye bakarken şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. Mahalle değil suç yuvası gibiydi. Bir köşede uyuşturucu satanlar, bir köşede elinde çakıyla çocuğun birini sıkıştırıp parasını almaya çalışıyordu.

Nereye düşmüştüm ben böyle?

"Geçmiş olsun Sero abim."

"Geçmiş olsun başkan."

Sokakta gören herkes selam vermeden yanımdan geçmiyordu resmen. Bazıları da yolunu değiştiriyordu. Bu Serhat sevildiği kadar, korkulan biriydi sanırım.

Ama tekin biri olmadığı kesindi.

Yıkıntıdan beter bir evin, daha doğrusu bir gecekondunun önüne geldik en sonunda. Bir insan burda nasıl yaşayabilirdi ki?Hastalıktan ölürdü insan burda.

"Girsene lan. Davetiye mi bekliyorsun?" Diğerleri içeri girmiş, benim de girmem için el, kol hareketleri yapıyorlardı. İçeri adım attığında tekrar bir bağırtı kopmuştu. Neden bu kadar çok bağırıyor bunlar?

"Çıkar lan ayakkabıları."

"Zaten berbat evin hâli. Bir de ayakkabı mı çıkaracağım?"

"Lan ben bir kere eve ayakkabı ile girdim diye bir hafta eve almadın, ne anlatıyorsun?"

Ben takılmam ki buna. Evimde ayakkabı çıkarmadım ben hiç. Çıldırmak üzereydim. Mecburen ayakkabılarımı çıkarıp girdim eve. İçerisinin dışarıdan bir farkı yoktu. Bir oda, bir salon ve mutfak vardı. Salon ve mutfağı kapatan ince bir duvar vardı sadece.

Salonda küçük, eski bir koltuk vardı. Duvarlar dökülüyordu neredeyse. Çok eski ve yıpranmıştı burası resmen. En ufak depremde çökmesi an meselesiydi.

Nasıl yaşıyordu Serhat burda?

"Geç otur şuraya. Konuşacağız başkan."

Kısa olan koltuğu gösterdiğinde yavaşça ilerleyip oturdum. Umarım çökmezdi. Ben oturduğumda diğerleri de karşımdaki mindere oturup, bana bakmaya başladılar. Gerilmiştim şu an.

"Sen harbi hatırlamıyorsun yani bizi?"

"Tanımı- hatırlamıyorum evet." Tanımıyorum diyecektim ama beni anlamayacaklardı eminim ki. Çünkü beni kim sanıyolarsa bedenim ona aitti. Ne dersem de işe yaramayacaktı.

"Biz de hatırlatırız o zaman." Esmer olan yerinden kalkıp mutfağa ilerlediğinde hepimiz arkasından baktık. Bir şeyleri katıştırdığının sesi geliyordu.

Birkaç dakika sonra elinde tava ile üzerime gelmeye başladığında refleksle geri attım vücudumu. Diğerleri de ayaklanıp onu tutmaya başladılar. Ne oluyordu böyle?

"Lan amına koyduğumun gerzeği ne yapıyorsun?"

"Vuracağım kafasına abi. Belki işe yarar. Filmlerde öyle yapıyorlar."

"Allah'ım bana sabır ver!"

Kısa olan elinden tavayı alıp mutfağa bırakmaya gitti. Bunların elinde ölecektim ben resmen.

"Böyle olmaz. Hatırlamıyorsa tekrar tanışırız gerekirse."

Benim için de böylesi daha iyi olacak gibiydi.

"O zaman ben başlıyorum. Ben Semih, çetenin en küçüğüyüm. Genelde işleri ben ayarlarım." Kısa olan, beyaz tenli adam konuştu. Bedeninde olduğum kişinin son konuşmasındaki kişiydi bu.

"Ben de Tolga. Senden 3 yaş küçüğüm. Genelde cüzdan işlerine bakıyorum." Az önce elinde tavayla kafamı yaracak olan, esmer tenli adamdı bu. Deli olanları buydu sanırım.

"Ben de Yusuf. Para işleri bende olur genelde. Sahada pek işe yaramıyorum bacağım yüzünden." Dedi sesi çok fazla çıkmayan buğday tenli çocuk. Diğerlerinden daha sakin ve akıllı gibiydi.

"Bacağına ne oldu?" Diye sordum. Bazen bacağından durmak zorunda kalmıştık yolda. Polislerden kaçarken yani.

"Kavgaya girmiştik seninle lisede. O sırada diz kapağıma bıçak yemiştim. O zamandan beri hafif topallıyorum."

"Tedavi olmadın mı peki?"

"Oğlum şu eve, mahalleye bak. Para var gibi mi bu mahallede? Nasıl tedavi olayım? Çok pahalı."

Bu çok kötüydü. Parasızlıktan sağlık sorunları vardı. Kim bilir ben bunca zamana kadar keyif içinde yaşarken kaç insan bu haldeydi?

"Peki çete diyordunuz, kim başınızdaki yani başımızdaki kişi."

"Sensin." Hepsi bir ağızdan, oldukça rahat bir şekilde konuştuğunda neye uğradığını şaşırdım. Ben miydim? Başıma gelenler yetmediği gibi bir de bu suç çetesinin başı mıydım? Daha ne gelecekti başıma benim?

"Bunların hepsini detaylıca konuşuruz daha sonra. Sen geç biraz uyu içerde. Yemek falan hazırlayıp uyandırırız biz seni."

Yusuf konuştuğunda diğerleri de onu onayladı. Yerimden kalktığımda odası kapalı olan odaya ilerledim. Diğerlerinin sesi çıkmamıştı hâlâ, burası benim odam olmalıydı sanırım.

Kapının kulbunu çevirdiğimde gıcırtılı bir sesle açıldı. Yavaşça içeri girip arkamdan kapattım. İçeriye baktığımda sadece küçük bir baza ve eski ahşap bir dolap olduğunu gördüm. Duvarlar burda da aynı şekildeydi. Rengi atmış, soyuluyordu.

Yatağa ilerleyip kontrol ederek oturdum. Bir şeylerin çökeceği hissi vardı içimde. Her yer dökülüyordu resmen.

Oldukça rahatsız ve eski olduğunu belli eden yatağa oturduğumda yayların sesi oldukça rahatsız etmişti beni. Nasıl kalıyordu bu adam burda?

Derin bir of çekip avuç içlerimi yüzüme kapattım. Delirmek üzereydim artık. Nasıl kurtulacaktım ben bu durumdan?

Ellerimi yüzümden çektiğimde -benim yüzüm, elim bile olmayan- karşımdaki dolabın kırık aynasına takıldı gözlerim. Olduğum bedeni süzmeye başladım. Yapılı ve oldukça yakışıklıydı ama yara vardı her yerinde. Tam bir sokak serserisiydi.

Nefret ettiğim insan tipiydi yani.

Yerimden kalkıp odayı incelemeye başladım. Pek bir şey olmadığı için dolaba bakmaya karar verdim. Kapağını açıp baktığımda çok fazla kıyafetin olmadığını gördüm.

Birkaç pantolon, 3 tane tişört ve 5 tane oldukça saçma renk ve modelde gömlek olduğunu gördüm. Çok kötüydü be bunlar. Pavyon işleten insanların giydiği şeylere benziyordu.

Kapağı kapatıp çekmecesini açtım. Birkaç tane tesbih ve zincir vardı. Tam kekoydu bu adam resmen.

Bunları mı giyecektim yani ben?

Yine oflayarak yüzümü yukarı çevirip bağırdım.

"Lütfen bu durumdan kurtar beni."

~~~~

Nasıldı bölüm? İyi gidiyor muyuz?????

RUH SAPMASI |BXBWhere stories live. Discover now