22

1.9K 210 119
                                    

Yazardan

"Hoş geldiniz." Alp, kafeden içeri giren dört genci gördüğü gibi ayağa kalktı. Kendilerine doğru gelen gençlere yaklaşıp selam verdi başıyla. Ama yeni kankası Tolga'nın elini sıktı ve sarıldı. Sırtını birkaç kez pat patladıktan sonra ondan ayrıldı ve oturdukları masaya doğru ilerletti onları.

Berk, Yusuf'u gördüğü gibi ayağa kalktı. Birbirlerine açıldıklarından beri ilk defa birbirlerini görüyorlardı.  Berk buluşmak için ısrar ediyordu ama Yusuf çocuklara yalan uyduramıyordu. Çünkü Berk onunla saatlerce vakit geçirmek istiyordu.

"Hoş geldiniz." Hepsi bir ağızdan çocukları selamladıklarında Berk çevik bir hamleyle Yusuf'un yanına oturmasını sağladı. Diğerleri şaşkınca bakıyordu ama yine de ses etmediler. Ama biri daha da şaşkın ve sinirliydi.

Serhat.

"Ne güzel oldu böyle buluşmamız değil mi?" Diye söze girdi. Amacı Semih ile biraz da olsa konuşmaktı. Ona olan hislerinin hemen farkına varması mümkün değildi tabii ki ama ona karşı boş olmadığı açıktı.

"Yaa yaa öyle. Ayrılamıyoruz artık." Serhat'ın iğneleyici ses tonundan laf soktuğu çok belliydi. Ortamda arkadaşlarına yürüyen oğlanlar ve Batuhan'a hem de.

Batuhan ile aralarında geçen olaydan beri hiç konuşmamışlardı. Arada Batuhan'ı sinir etmek için ya da ailesinin sorduğu sorulara cevap vermesi için mesaj atıyordu ona. Ama günlerdir yazmıyordu. Aklı oldukça karışıktı.

"Ben çok sevdim Serhatları. Çok kafa dengi hepsi." Alp oldukça samimi konuştuğunda yanındaki Tolga'nın bacağını pat patladı.

"Ben de çok seviyorum." Berk'in bakışları Yusuf'un üzerinde gezinirken istemsiz konuştu. Yusuf ve gerginlikle öksürdü ve gözleriyle masayı işaret etti. Berk toparlanarak masaya döndü hemen. "Çok iyi çocuklar harbi." Toparlamaya çalışıyordu ama pek işe yaramış gibi değildi.

Masadaki gerginlik gözle görülür dereceydi.

"Sipariş verelim." Alp garsonu çağırıp kahvaltı için sipariş verdiğinde birkaç dakika sonra masa donatılmıştı bile. Her şey normal gibi gözüküyordu masada. Uzaktan biri görse güzel bir arkadaş grubu sanardı onları ama sorunları vardı.

Mesela Batuhan'ın aklını yiyip bitiren sabahki olay. Serhat'a söyleyip, söylememek arasında gidip geliyordu. Söylese ne olacaktı diye düşünüyordu ama bilmeye hakkı da olabilirdi. Sonuçta onunla ilgili bir olaydı bu.

Bir yandan da canı yanar düşüncesiyle hareket ediyordu. Sonuçta hafif şeyler değildi bunlar. Üzülebilirdi Serhat. Sinirlenebilirdi. Belki de bunların hiçbiri olmazdı. Onunla tekrar beraber olmak isterdi.

Batuhan'a göre bu imkansız değildi açıkçası. O kadın ve Serhat arasında geçen olayı öğrendiğinde kalbinde inanılmaz bir ağrı hissetti. Kadın geldiğinde ise aynı ağrı kendini hatırlatmıştı ona. Onun hislerini kendi hissediyordu ve bu onu farklı düşüncelere sokuyordu.

"Serhat kime diyoruz lan!" Semih elini Batuhan'ın gözü önünde salladığında başını iki yana sallayarak kendine gelmeye çalıştı. Masadakilere döndüğünde ise hepsinin çoktan kendine baktığını gördü.

"Dalmışım. Ne diyordunuz?"

"Berk'in doğum günü varmış haftaya. Bizi çağırıyor." Yusuf konuştuğunda bakışları ona döndü Batuhan'ın. Bu tamamen aklından çıkmıştı. En yakın arkadaşının doğum gününü unutmuştu. Yaşadıklarından sonra gayet doğaldı fakat kötü hissetmiyor değildi. Arkadaşının doğum gününü kendisi gibi kutlayamayacaktı.

RUH SAPMASI |BXBWhere stories live. Discover now