19

2.1K 211 78
                                    

"Kim verdi bu herife benim numaramı?!" Semih'in bağırışıyla yattığım yerden fırladım. Yataktan kalkıp salona geçtiğimde sinirden suratı kıpkırmızı olmuş halde buldum onu.

"Ne oluyor lan?" Uykusundan zorla kalkan Yusuf konuşunca ona kaydı bakışım.

"Ödüm koptu. Ne oluyor Semih?" Diye sorduğumda elleri titreyerek telefonu gösterdi. Furkan'ın mesajı görünüyordu. 'Günaydın güzellik' yazdığı bir mesaj.

"Sen verdin ya geri zekalı." Dediğimde ağzımdan çıkan hakaretle şoka uğradım. Ben böyle şeyler söyleyecek insan değildim.

"Ne zaman verdim?" Diye sorduğunda göz devirdim. Gece neredeyse kucağına çıkacaktı Furkan'ın. İki bardakla sarhoş olmuştu resmen.

"Sarhoşken verdin ya gece."

"Ne verdim?"

"Lan numara!" Diye bağırdığımda yine ağzımdan kaçan kelimeye şaşırdım. Bugün iyi değildim ben. Beni sanki başka biri yönetiyor gibiydi.

"Niye izin verdiniz abi bana?"

"Ya Semih hiç mi hatırlamıyorsun, numaranı verdiğinde dur dedik, emin misin dedik ama sen, siz karışmayın diyip bize bağırdın."

Yusuf açıklama yaptığında, Semih koltuğa geçip oturmuş bir şeyleri hatırlamaya çalışmaya başladı. Ben de tekli koltuğa geçip başımı ovdum. Gece başım çatlarcasına ağrımaya başlayınca bardan çıkıp gelmiştik ama hala ağrım vardı. Migrenim azmıştı sanırım.

"Ananı sikeyim!"

"Küfür etme." Dedim başımı kaldırarak. Küfür duymak istemiyordum sabah sabah.

"Kurt gibi açım ben." Yusuf konuştuğunda bana bakıyordu. Çünkü ben hazırlıyordum her gün kahvaltıyı.

"Bugün Tolga hazırlasın kahvaltıyı. Halim yok benim." Diğerleri bir domatesi bile doğramaktan aciz olduğu için onların mutfağa girmesini istemiyordum. Önceden de hep Tolga hazırlarmış kahvaltılarını.

"Ya bu arada siz niye evinize gitmiyorsunuz hiç? Aileniz arayıp sormuyor mu oğlum?"

Evleri olmalarına rağmen her gün burada yiyip içiyorlardı. İki odalı evde uyumalarını bile saymıyorum yani. Sıkış tepiş uyuyorlardı bir de.

"Rahatsızsan söyle abi. Niye ima ediyorsun?"

"Rahatsızım." Değildim.

"O zaman siktir git." Dediğinde şokla yüzüne baktım. Yerimden kalkacağım sırada tuvalete kaçtı. Daha fazla uğraşmak istemediğim için yerime yerleştim yeniden.

Kafam o kadar karışıktı ki deli gibi ağrımasına sebep oluyordu. Gece olanlardan sonra eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum. Ordan çıktığımda masaya geri dönmüş ve bizimkileri toparlayarak eve doğru yol almıştık.

Orada daha fazla duracak halim de yüzüm de yoktu açıkçası. Sadece Serhat'ı deneme amaçlı yaptığımız şeyi elime yüzüme bulaştırmıştım. Resmen önünde ona kaldırmıştım.

Amaç buydu biliyorum ama işler düşündüğüm gibi değildi. Ben herhangi birini, bir erkeği hayal ettiğim anda gözümün önünde Serhat'ın yüzü belirdi. O andan sonra erekte oldum asıl.

İçinde olduğum bedene de kaldırmam nasıl bir manyaklıktı bilmiyorum.

"Abi iyi misin?" Yusuf bana doğru sorduğunda başımı kaldırıp ona baktım. İyi değildim aslında ama anlatacak halim de yoktu. Ki anlatabileceğim bir şey de değildi.

Aslında bilmeleri gerekiyordu. Böyle yaparak onları da kandırmış gibi görünüyorduk ve bu hiç hoşuma gitmiyordu. Arkadaşları gibi davranıp, onlara yalanlar söylüyordum. Bunu haketmiyorlardı.

"İyiyim, neden ki?"

"Gece Batuhan ile bir ara kayboldunuz, geldiğinizde ise ikiniz de kıpkırmızıydınız." Dediğinde gözlerimi kaçırdım. Orda erekte halde duran penisimin -daha doğrusu Serhat'ın- kendi kendine inmesini uzun bir süre beklemiştim. Demek ki o bile yüzümün kızarıklığını geçirememişti.

"Biraz atmıştık. Ondan olmuştur." Diye geçiştirdim fakat inandığını sanmıyordum. Ben olsam ben de inanmazdım.

"Emin misin?"

"Eminim Yusuf. Asıl sen yarım saat boyunca Berk ile nerdeydin?" Tuvalete diye çıktığında ardından Berk de hışımla kalkmış 'sigara içeceğim' diyerek çıkıp gitmişti.

"Tuvalete gittim ben. Onu bilmiyorum hiç. Neden bana soruyorsun ki? Bir şey yapmadım cidden. Öyle ortamlarda bunaldığım için sakin bir yere gitmek istedim.  Yoksa bana ne Berk'ten."

"Yusuf sakin ol bir şey demedim. Nefes al." Ardı ardına sıraladığı cümlelerle şok içinde yüzüne bakmaya başladım. Nefes bile almadan konuştu resmen. Yalan söylemeyi asla beceremiyordu bu çocuk

Ki dediklerine de zerre inancım yoktu. Yaklaşık yarım saat sonra geldiklerinde ikisinin de dudakları şişmişti. Mal olmayan anlardı ne olduğunu. Tabii Serhat ve çetesi hariç.

"Lan siktir bunun ne işi var burda?" Tolga'nın bağırış sesiyle mutfağa koştuk. Camdan dışarı gözlerini belerterek baktığında bakışlarımı oraya çevirdim.

Lüks bir arabanın içinden bir kadın ve iki çocuk indi. Merakla yanımdakilere döndüğümde onların çoktan bana bakıyor olduğunu gördüm.

"Ayşem mi bu?" Diye sorduğumda kalbimde bir sızı hissettim. Bu Serhat'ın geçmek bilmeyen acılarını hissetmek kadar boktan bir olay yoktu. Aşk acısı böyle bir şey miydi? Eğer öyleyse berbat bir şeydi bu?

Diğerlerinden bir ses çıkmadı. Demek ki oydu. Bakışlarımı yeniden kadına çevirdim. Bu kadın ile Serhat halimle uğraşacak gibi hissediyordum.

~~~~

Yıllar sonra yb geldi hahahahaha özrdlrm ama yazamıyordum. Artık olaylara girmek istiyorum ve batırmak da istemiyorum cidden emek verdiğim bir hikaye bu. Birr yerde yanlış, saçma bir şey yaparsam çok üzülürüm. Bu yüzden bölümler çok geç geliyor. Kusura bakmayın.

RUH SAPMASI |BXBNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ