6

2.7K 246 148
                                    

Batuhan'dan

"Lan Sero iyi ki kafanı çarptın amına koyayım. Daha çok sevdim ulan seni."

Önlerine koyduğum yemekler ile ağızları bir karış açılan üçlüye döndüm. Tolga enseme küçük bir tokat attığında irkilip ona döndüm.

"Yapma el şakası sevmiyorum."

Bana dil çıkarıp önündeki yemeğe yumuldu hemen. Evde ne bulduysam onlarla yemek yapmaya çalıştım. Pek bir şey yoktu fakat elimden geldiğince bir yemek çıkarmıştım ortaya.

Bu insanların doğru düzgün bir yemek yiyemediği belliydi. Kendileri bile yapamıyolardu büyük ihtimalle. Buzdolabı neredeyse boş duruyordu.

"Oğlum sen kafayı vurunca yemek yapma kabiliyeti mi gelişti sende?"

"Harbi lan. Sen yumurtayı zor kırarsın."

"İnternetten baktım ya." Diyerek geçiştirdim onları. Yemek yapmayı çok severdim. Annem pek fazla bilmediği için evdeki yardımcılardan ben küçükken öğretmelerini istemiştim. Bazen onlara bakarak, bazen de kendim yaparak öğrenmiştim.

"Bu zamana kadar niye bizi zehirleyecek türden yemekler yaptın lan? İnternet yok muydu o zaman?"

Dün birinizin elinden zehirlenecekken aklıma geldi kusura bakmayın.

"Akıl edememişim." Dediğimde kafalarını sallayıp yemeğe döndüler. Sanki yıllardır yemek yememiş gibi davranıyorlardı.

"Artık işe çıkmamız gerek Sero." Dedi Semih ağzında ekmeği varken. Yüzüne anlamadığım bir şekilde bakmaya başladım. Ne işinden bahsediyorlardı?

"Ne işi?"

"Holdinge gitmemiz lazım. İşler birikti sonuçta. Batarız bir de."

Şaşkınlıkla kaşlarımı çattığımda birbirlerine dönüp kahkaha atmaya başladılar. Bu kadar sesli gülmelerini sevmiyordum. Ayrıca komik bir şey de sormamıştım.

"Valla başkan yankesicilik olur, araba olur, adam tokatlama olur." Tolga konuştuğunda şaşkınlıkla ona döndüm. Ben bunların hiçbirini yapamazdım ki.

"Adam da mı dövüyorsunuz? E yuh artık saçmalamayın."

"Allah belamı versin büyük falan demem kafanı patlatırım. Geri getir lan hafızanı."

Sanki kafamda bir düğme var, ona basınca geri geliyor. Hem hafızamı kaybetmedim ki ben. Bedenimi kaybettim. Canım bedenim. Çok özledim.

Bu beden de fena değildi. Yakışıklıydı, çekiciydi ama benlik değildi. Yapılı ve esmerdi. Biraz daha minyon ve tatlı olabilirdi açıkçası.

Artık kafayı yediğime eminim. Resmen adamın bedenini eleştiyordum. Elimde olsa başka bedene geçerdim sanki.

Düşüncelerimden çalan kapının ziliyle sıyrıldım. Herkes burdaydı. Kim gelmiş olabilirdi ki? Tolga kapıya ilerlediğinde bir kadın sesi gelmeye başlamıştı.

"Nerde benim aslanım? Başına neler gelmiş erkeğimin anca haberim oluyor. Yazıklar olsun. Ay Serhat'ım, hayatım çok geçmiş olsun."

İçeri doğru söylenerek giren kadın beni gördüğü anda bağırarak üzerime gelmeye başladı. Elindeki tabağı masaya bırakıp yanıma gelince kaymaya çalıştım ama hemen dibine oturdu.

"Aşkım benim. Bunlar bakamıyor değil mi sana?"

"Pardon kimsiniz acaba?"

Kendimi biraz geri çektim. Yüzüme şok içinde bakmaya başladı. Serhat'ın sevgilisi miydi acaba? Hayır ya bir de bununla uğraşamam ben.

"Kurt bakışlım neler diyorsun sen?"

"Kafa gitti onun. Hafıza kaybı gibi bir şey yaşıyor." Semih konuştuğunda ona döndü bakışları. Şaşkınlığı yavaştan geçer gibi olunca birden dişlerini göstererek sırıtıp bana sarıldı.

"Sevgilim beni nasıl hatıralamazsın? Sevgilin Emel ben. Evlilik arifesindeyiz hatta."

Şakadır umarım. Ne evliliği ya? Başıma neler geliyordu benim böyle? Bir an önce kendi bedenime geçmem gerekiyordu. Yoksa hiç tanımadığım bir kadınla evlenmek zorunda kalacaktım. Tanısam bile evlenemezdim ki.

"Ne evliliği hanımefendi? Bence bir yanlışlık var." Umarım vardır. Yoksa 26 yıllık eşcinselliğim bir beden değişimiyle sona erecekti.

"Emel uğraşma adamla. Hafızasını kaybetse bile bakmaz yüzüne. Boşa çabalıyorsun."

"Kes sesini Tolga. İki dakika yanına yaklaşmıştım. Sıç içine."

Hiçbir şey anlamıyordum şu an. Semih'e dönüp soran bakışlar attığımda boşver dercesine elini salladı. Sanırım kandırılmıştım.

"Yapışık falansın Emel ama elinin lezzeti mükemmel." Dedi Yusuf. Tabağı eline almış bütün börekleri yemeye başladı. Emel uzanıp tabağı elinden aldığında mızmızlandı.

"Size yapmadım ben bunları. Erime yaptım. Yesin güç olsun, kuvvet olsun." Derken eliyle ağzıma börek uzattı. Zorla da olsa kırılmasın diye kabul ettim. Ama bakışları çok tuhaftı.

"Hanımefendi lütfen biraz uzaklaşın." Annemden başka hiçbir kadın bu kadar yakın olmamıştı bana. Rahatsız hissediyordum biraz.

"Of yemedik ya. Gidiyorum ben. Yine geleceğim yiğidim. Bekle beni." Göz kırpıp kapıya ilerlediğinde derin bir nefes verdim. Başıma bela olacak gibiydi bu kadın.

Evden çıktığında diğerlerine döndüm. Bu kadın kimdi? Neden bana bu kadar yaklaşmıştı anlamamıştım.

"Emel yıllardır sana aşık. Yüz vermiyorsun ama vazgeçmiyor işte." Yusuf ağzındaki börek ile konuştuğunda şaşkınlıkla ona bakıyordum.

Artık yüz vermem daha da imkansız hâle gelmişti. Kadınlardan hoşlansam bile bir şey yapamazdım çünkü bu vücut bana ait bile değildi.

~~~~

E ne Buket nasıl bu kadar geç bölüm atarsın sen? Yazıklar olsun sana.

Motive edin her gün bölüm atayım. Yazamıyorum nedenseee 😭

RUH SAPMASI |BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin