(21) Gitme Üzerinde Eflatun Bir Elbise Var!

281K 19.8K 31.8K
                                    

"O, kızım sana emanet diyen bir annenin kızını öldürmeye gelen biriydi. En acısı da o, kızını ona emanet eden annenin iki kızından biriydi."

Acı da benliğimizin bir parçasıydı ama bazen katlanamayacağımız kadar şiddetli oluyordu. Her 13 Haziran'da öyle darbeler alıyordum ki her defasında bir sonraki yıla kadar nasıl yaşıyordum, bilmiyorum. Hayatımda eksilenler oluyordu, içimde ta en derinimde kaybını hissettiklerim oluyordu. Her biri geceleri gördüğüm kâbuslarıma ortak olurken ben yaşamanın bir yolunu buluyordum. Aslında dışı süslü bir kabuk gibiydim çünkü içeride yaşayan biri yoktu. Boş bir evin içindeki onlarca ceset gibiydim kuru bir kalabalıktan farkım yoktu. Evet, onlarca ceset vardı içimde çünkü onlar beni öldürdükçe ben kendimden yeni bir Bige yaratıyordum. Saçma biliyorum ama hayatta kalmaya çalışıyordum.

Bir benliğim öldükçe farklı bir benliğim ortaya çıkıyordu çünkü hayatta kalmak için yeniden doğmalıydım. Bu yüzden evimin içi benden oluşan onlarca cesetlerle doluydu ve ben, tıpkı bir anka kuşu gibi öldükçe yeniden diriliyordum. Nafile bir çaba biliyorum ama son gözyaşımı dökmemek için direniyordum. Bu yüzden hücreler gibi bölünüyor ve çoğalıyordum çünkü onlar bir Bige'yi öldürünce onun yerini hemen başka bir Bige almalıydı. Hani Karun dedi ya içinde birden fazla kadın var gibi, işte bunun sebebi buydu, hayata tutunma çabam.

Bir gün son gözyaşını döküp şarkı söylemeyi bırakacağımı biliyorum.

Ve o gün geldiğinde hem varlığım hem de sesim silinecekti tüm hayatlarda.

Carlos'un telefonunu kapatıp eve girdiğimde hâlâ ağlıyordum. Aynada yüzümdeki kızarıklığa bakıyor, babamın parmak izlerine ve büyükbabamın yokluğuna ağlıyordum. "Yoruldun, değil mi? Yoruldun," dedim aynadaki yansımama bakarak. "Son bir kez daha sahneye çıkıp oyununu oyna sonra herkes yoluna," diye fısıldadım. Carlos'un anlamadığı şey tam olarak buydu, ben artık yaşamak istemiyordum. Yaşamaya devam ederek babam için daha fazla utanç kaynağı olmak istemiyordum. Bu yüzden bu gece bana ne yaparsa yapsın ona direnmeyeceğim.

Ben artık annemin güvenli kollarına ve arkadaşlarımın yanına gitmek istiyorum.

Ama öncesinde hak etmeyen biri için yapmam gereken son bir iyilik vardı. Furkan'ı arayarak pencereye doğru yürüdüm. Karun gideli sadece on beş dakika olmuştu, henüz uçak kalkmamış olabilirdi. Telefonlara bakmadığı için Furkan'ı aramaktan başka çarem yoktu. Telefonu açan Furkan, "Sizi dinliyorum Bige Hanım," deyince derin bir nefes aldım. Korumaların içinde özellikle onu aradım çünkü aklımdaki delice şeyi yapmama bir tek o yardım ederdi. Evet, Furkan'da bu potansiyeli görüyorum.

"Neredesiniz?" diye sorduğumda, "Daha yeni havaalanına geldik, birazdan uçağa bineceğiz," deyince rahat bir nefes aldım. Şükürler olsun ki geç kalmamıştım.

"Şimdi beni iyi dinlemeni istiyorum Furkan," diyerek ciddileştim. "Oraya geliyorum ama ben gelene kadar o uçak kalkmamalı. İster pilotu bayılt istersen de tehdit et, umurumda değil ama o uçak kalkmamalı. Ben gelene kadar Karun'u bir şekilde oyalayın ve bana bir insanı kolayca uyutacak bir şeyler temin edin," dedikten bir süre sonra duraksadım. "En az on hayvan gücünde olan bir insanı uyutacak bir şeyler olmalı," dedim ve cevap vermesine izin vermeden telefonu kapattım.

Aklımda bir şeyler var ama Karun'un pek hoşuna gitmeyecekti.

Gözyaşlarımı silerek çantamı alıp hızlıca evden çıktım. Şu halime bak, oturup babamın yaptıklarına ağlayacağıma ben nelerle uğraşıyordum. "Eve dönünce ağlayacağım." Hızlıca başımı salladım. "Çok ağlayacağım," dediğimde bile gözyaşlarım yanağımda süzülüyordu. Babam bana hiç doğmamış olmanı dilerdim derken canı bile yanmamıştı ama benimki yandı, hem de çok yandı.

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin