22. ESKİ BİR TANIDIK

2.7K 188 43
                                    

22

Ukde

ESKİ BİR TANIDIK


Eğer bize vakit ayırabilirseniz biz geldik🖤



Hayatta insanın başına herşey gelebilir, her duyguyu yaşayabilir, her acı ile sınanabilirmiş. Geçen zaman bana bunu zorla kabul ettirdi. Yaşadığım acının daha büyüğü olmaz derken en büyüğü ile sınandı annemin kırılmasın diye öpe, seve büyüttüğü kalbim. Abimin, saçımın teline kıyamadığı saçlarımı yoldurdu bu hayat bana. Düşünce dizimin kanamasına dahi katlanamayan babam parparça gördü bütün bedenimi. Ruhum bir zincire vurulmuş ve çıkmak için bu anı bekliyormuş gibiydi sanki...

"Tahir..."
Dudaklarımı belli belirsiz hareket ettirdiğimde güçsüz dudaklarımda varla yok arası döküldü ismi. Kendi sesim bana yabancılaşmıştı sanki. Bu gördüğüm gerçek olabilir miydi? Ya da her zaman ki halüsinasyonlardan biri miydi?

Karşımda gördüğüm o sert duruş hareket etmeden bana bakıyordu. Hareket etse sanki bütün büyü bozulacak ve ben uyanacaktım. Gözlerim biriken yaşların acısıyla yanarken, onun görüntüsü kaybolmasın diye kırpmaya korkuyordum. Üzerinde bedenine tam olan beyaz bir gömlek, altında siyah kot pantolon ile çok yakışıklı görünüyordu. Onu o son gördüğüm günden beri zayıflamış, yüzü sakallarının uzun olmasına rağmen içine göçen yanaklarını gizleyememişti. Hastalıklı bir zayıflama değildi bu hâlâ çok yakışıklı ve karizmatik duruyordu. Ona biraz daha fazla bakabilmek, içimdeki özlem ateşini bir nebze olsun dindirebilmek için bir adım attım. Ayağım yerde düşmesinden sebep, parçalara ayrılan cam kırıklarında bastığında gıcırtı dolu sesi doldurdu kulaklarımı ama umursamadım. Camın ayağıma batma ihtimalini, canımın yanmasını, ayağımın kanamasını umursamadım.
Kulağıma dolan uğultu şeklindeki sesler, neler söylendiğini anlamadan bir adım daha attım.

Kokusu...

Hayal olamayacak kadar keskin, gerçek olamayacak kadar onun değildi  sanki. Zihnim yaşananların gerçekliğini sorgularken, kırpmaktan korktuğum gözümden bir damla yaş aktı. Yanağımda süzülen yaş özgürlüğünü ilan ederken, benim tutsaklığım karşımda ki bir çift gözeydi.

Kalbimin atışı, dışarıdaki insan kalabalığının oluşturduğu bütün sesleri bastırıyor, kulaklarımı delip geçiyordu. Titreyen ellerimi gözümden akan yaş ile buluşturup, elimin tersiyle bir hışımla sildim. Göz yaşlarımla kavrulan elimi, karşımda duran adama dokunmak için uzattım.

Ellerim titriyor, dokunursam kaybolacak diye korkuyordum. Gözlerimi sımsıkı kapatıp, aklıma kazıdığım yüzüne dokunmak için uzattım elimi. Elim yüzüne değmedi. Boşlukta savrulan elimi geri çekip, yine gördüğüm hayale lanet edecekken bir el elimi tutup, yanağına götürdü. Ellerim sertleşmiş sakallarına dokunduğunda kalp atışlarımı kontrol edemiyordum.  Kısa ve sert sakalları avucumun içini yakıp, kavuruyordu sanki. Böylesi muhteşem bir acının haz vermesi mümkün müydü? Gözyaşlarım yanaklarımdan hız kesmeden akmaya devam ederken, dudaklarım iki yana kıvrıldı. Yaşıyordu. Gelmişti... Bana geri dönmüştü. Beynimde adeta bir çan gibi çalan o ses ile kendime gelip, yanağında duran elimi geri çektim. Kokusu genzimi yakıyordu. Konuşmakta güçlük çekiyordum. Aslında ne diyeceğimi de bildiğim söylenemezdi.

"Abi...!" Diye duyduğum ses Cansu'ya aitti. Koşar adım gelip, yanımda durdu. O da en az benim kadar dağılmış ge gerçekliğini sorgular bir haldeydi.
Tahir'in gözleri benim üzerimde dururken Cansu'ya cevap verdi.

UKDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin