26. DUYGULAR

1.3K 75 19
                                    

26

UKDE

DUYGULAR

Selam bir randevunuz yoksa biz geldik ☺️





Hayat insanın en savunmaz anını kollar hep. Ya çok mutluyken, ya da en mutsuz anında vurur sillesini suratına. Sen daha ne olduğunu anlamadan bir tokat daha yersin suratının tol tarafına. Hayat o kadar acımasız ki bazen, bütün  dünyanın yükünü sen çekiyorsun sanırsın, etrafında ki olandan bitenden habersiz...

Sen çektiğin acının boyunu en büyük sanırken, etrafında acısı büyük olanları sorgulamayı düşünmez bile vicdanın. Tıpkı benim kendi acımı yaşayıp en büyük acı benim ki sanırken, abimin burada günlerce yaşadığından bir haber yaşamam gibi...

Abim, elleri ayakları bağlı bir şekilde gözlerimin önünde yatarken. yaşlar gözlerimden oluk oluk akıyordu... Bunca zaman o buradayken, benim kendi acıma yaslanışım geldi aklıma daha çok ağladım. O burada tek başına acı çekerken, ben ona bunu yaşatanların yanında onların omuzunda teselli aradım...

Ben ne biçim bir kardeştim böyle...

Kalbim acıyordu. Gözlerimde ki yaşlar yanaklarım da süzülüp, dudaklarımı ıslatırken, bağlı olan ellerimi açmak için hareketlenmeye başladım. İp o kadar sert ve sıkı bağlanmıştı ki hareket etme çabalarım başarısız olmuştu. Ellerimi birbirine sürttükçe yanan canımı umursamadan devam ettim. Bağlı olduğum sandalyede abimin yanına gitmek için çabalarken olduğum yere sandalyeyle birlikte düştüm. 

"Abii..." Dudaklarımdan sözcük acı içersin de döküldü. Düştüğüm omuzumun üzerinden  bağlı ayaklarımı hareket ettirerek, hala bilinçsiz yatan abime yaklaşmak için süründüm. Canımın acısını önemsemedim. Kolum kırılabilir hatta canımı şu an burada alabilirlerdi umurumda bile değildi. Abime dokunmak onun kokusunu içime çekmek istiyordum. 

Çektiği acıları almak, hafifletmek istiyordum. 

Sandalye abime yaklaşmamı zorlaştırdıkça, aynı anda hem ellerimi hem de ayaklarımda ki iplerden kurtulmak için çırpınıyordum. Bir yanım bağıra çağıra ağlamak istiyordu bir yanımsa abimi buradan ne pahasına olursa olsun kurtarmak istiyordu. 

Ellerimde ki kalın ipi bir kez daha çekiştirdiğim de bileğimde bir sıcaklık hissettim. Ilık bir sıcaklık bince bir sızı şeklinde bileğimden akıyordu.

"Lanet olsun sana!" diye boş odaya avazım çıktığı kadar bağırdım. "Seni kendi ellerimle geberteceğim!"

Boğazım patlayana kadar bağırmalarıma dışarıdan hiçbir tepki gelmiyordu. "Allah belanı versin! Senin Allah belanı versin Kemal!"

Bütün çabalarım sonuçsuz kalınca, boğazımda kopan bir hıçkırıkla, zaten akmak için sabırsızlanan gözyaşlarımı  serbest bıraktım. 

Başımı soğuk zemine yaslayıp, hıçkırarak ağlamaya başladım. Abime, kendime, şu an ki çaresizliğime ağladım... 

bir sürü keşke, bir sürü öyle olsaydı, böyle olsaydı geldi aklıma.

Ağladıkça, ağlayasım geldi.

UKDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin